MİMARLIK FAKÜLTESİ DEKANINDAN CEVAP GELDİ

Adnan Bahadır

      Konumuza girmeden önce bir hususu aydınlatmak istiyorum, bir önceki yazımda Milli Eğitim Müdürüyle ilgili arka plan gerçeklerini yazmıştım, orada bazı kitapçılardan bahsedince Ebabil kitab evi Sahibi Sinan Göç aradı, arkadaşlarının kendisini aradığını, yazıda kendisinin kast edildiğini söylediklerini beyan etti. Yazıyı okuyan arkadaşlar iyi okumamış olmalılar ki Sinan Göç kardeşime böyle birşey demişler, zira Sinan Göç kendi halinde, samimi, dürüst, alaveresi, dalaveresi olmayan, okul müdürlerine gidip Cep telefonu ve bilgisayar hediye edip bayisi olduğu kitapları ve dergileri satmasını beceremeyen bir kardeşimiz. Yazıda kimleri kast ettiğim belli, okullarda okutulan dergilerin Samsundaki bayisinin hangi kitapçılar olduğuna bakarsanız, kısa zamanda Yazlıklar, lüks arabalar alan hangi kitapçılar olduğuna bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız. Benim kimseyle bir derdim yok, derdim doğru ve dürüst adamların yanında, yanlış adamların karşısında olmak, bunun dışında en ufak bir derdim olmadığını açık ve net bilmenizi isterim. Bu konuyu bu kadar aydınlattıktan sonra gelelim asıl konumuza.

 

    Geçtiğimiz hafta Mimarlık Fakültesiyle ilgili yazdığım köşe yazısı okunma rekoru kırdı, normalde internet sade ortamında günlük 3000 civarında okunma oranımız varken bu yazı 6000 kişi tarafından okunmuş gazeteden okuyanlar da hariç. Ortada ciddi bir sıkıntı olmasaydı o yazı asla o kadar okunmazdı, yazıyla ilgili Dekan Vekili olan Derya hanım bana bir mail atmış, mailde yazıma cevap vermiş, ardından da Whatsapptan bana yazı yazmış demiş ki cevap hakkımı size yolladım, hala yayınlamamışsınız mahkemeye gitmeden yayınlayın demiş, yani aba altından sopayı göstermiş. Şayet öyle değil de Mimarlar odası Başkanı İshak Memişoğlu bey gibi arayıp benimle konuşsaydı yazısını aynen yayınlayacaktım, çünkü verdiği cevap bizim yazdığımız yazının doğruluğunu teyit etmekte. Biz yazımızda kimseye hakaret etmedik, ortadaki sorunları yazdık, sadece orada şöyle bir sürçü lisanımız oldu, öğrencilerin altıncı, yedinci yıl da okuma pozisyonuna düşeceğini yazarken düştüler gibi yazmışız, onun dışındaki yazımızın tamamı Dekan Vekili hanımefendi tarafından da teyit edildi.

 

    Dekan Vekili Hanımefendinin yazıya verdiği cevap adeta itiraf gibi, yazısında diyor ki bize kapatılan Canik Başarı Üniversitesinden 250 öğrenci KHK ile geldi, bu öğrencileri okutabilmek için dışarıdan mimarlar aldık onlarla bu öğrencileri okuttuk. İyi güzel de beş yıllık bir Fakültenin kurucu Dekanı olan siz değil misiniz? 5 yılda bu fakülteye onlarca öğretim üyesi alma imkanı varken siz hala daha sekiz öğretim üyesi ile orayı yönetmeniz akla, mantığa ve eğitim gerçeklerine ne kadar uymakta. Dışarıdan takviye ettiğiniz 24 tane Mimarla bu Fakülte ne kadar yürür, ayrıca bu mimarları seçerken hangi kritere göre seçip aldınız, kendi ifadenizle bir kısmı bu işi yapamadığı için daha sonra idare olarak görevlerine son verdiğinizi siz söylüyorsunuz, bu nasıl bir idarecilik ki kendi aldığınız öğretim elemanlarının görevlerini yine kendiniz sonlandırmışsınız.

 

   OMÜ Mimarlık Fakültesinin puanını yükselttiğinizi ve 440 puanlar seviyesine getirdiğinizi belirtmişsiniz iyi güzel de Başarı Üniversitesinden gelen öğrencilerin o Üniversiteye giriş puanları belli, ya 350 dir ya da biraz yukarısı, siz özel DAÜ’den gelmiş bir hoca olarak özel Üniversitelerde okuyan paralı öğrencilerle yüksek puan alarak parasız okuyan öğrencileri nasıl bir tutarsınız. Yine kendi ifadenizle 100’ün üzerinde öğrencinin yaz okuluna kaldığını, bunlarla ilgili yaz okulu açacak yeterli öğretim üyesi olmadığından yaz okulu açmadığınızı hatta dört ayda öğrenemedikleri proje dersini iki ayda nasıl öğreneceklerini sorgulayarak yaz okulu açmadığınızı söylemektesiniz. Peki bu çocukları ta Edirneye Trakya Üniversitesine göndermek ne kadar doğru bir davranış biçimidir. Çocukların paralı üniversitelere gidip yaz okulundan geçmelerinin önüne geçmek için sırf çocuklara zulüm yaparcasına ta Edirneye yollamak ne kadar vicdanlı bir hareket olduğunu da kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Bu çocuklar yüksek puanlar alarak Üniversiteye girmiş çocuklar değil, düşük puanlar alarak paralı üniversiteye girmiş çocuklar, bunlara eğitim verirken bu hususu dikkate almak zorundasınız.

 

     Yazınız adeta benim köşe yazımı doğrularcasına yazılmış bir cevap metni, öğretim elemanlarının bir kısmının İranlı, bir kısmının da Doğu Akdeniz Üniversitesinden gelen hocalar olduğunu belirtmişsiniz. Türkiye’deki öğretim üyeleri bitti de İran’dan mı hoca getirmek zorunda kaldınız. Bir kısım hocaları da Doğu Akdeniz üniversitesinden getirmişsiniz benim oğlum da DAÜ mezunudur, benim derdim DAÜ ile değil, Türkiye’deki okullar varken neden KKTC’deki DAÜ. Derya hanıma tavsiyem gazetecileri personelleri veya öğrencileri gibi görüp mail atarak veya Watsapp’tan yazarak iletişim kurması,  mademki telefon numaramı buldunuz İshak Bey gibi medeni cesaret gösterip açın telefon konuşalım ve varsa bir sorun çözmeye çalışalım, bu tavrınız yan odanızdaki personelle dahi mail üzerinden yazıştığınız görüşme gereği duymadığınız iddiasının doğruluğunu teyit etmekte. Bugünlük bu kadar kafi sanırım, başka bir yazıda diğer konuları görüşmek üzere kalın sağlıcakla.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (10)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.