MALUMUN İLANI

Adnan Bahadır

    Yaşamakta olduğumuz şehir güzel bir şehir, gerek geçim bakımından gerek sosyal bakımdan gerekse ekonomik bakımdan gayet güzel ve verimli bir şehir. Ancak bazı konularda ülkemizin en zor şehirlerinden birisi olduğunu da söylemek zorundayım. Nedir bu zor konular derseniz, öncelikli olarak asayiş bakımından çok sıkıntılı bir şehir, uyuşturucu ve fuhuş bakımından da diğer şehirlerden daha sıkıntılı bir şehir olduğu ortada. Ancak, asıl üzerinde durmak istediğim konu bunlar değil, bugün üzerinde duracağım konu bu şehrin en kötü taraflarından birisidir. Bu konu sohbet meclislerinde sürekli konuşulan, ama kimsenin gündeme getirmek istemediği veya işine gelmediği için gündeme getirmediği bir konu.  Her ne hikmetse bu şehirde gerek ekonomik konuda gerek siyasi konuda gerekse sanayileşme konusunda belli bir noktaya gelen insanlar gizli bir el tarafından engellenmeye çalışılıp şehirden kaçırılmakta, benim gibi mücadele edenlerin de başına gelmedik hal kalmıyor.

      Dilerseniz bazı örneklerle ne demek istediğimi açıklayayım, geçmişte bu şehirde iş yapan birçok iş adamı bu şehri terk edip Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa gibi Büyükşehirlere taşındılar. Mesela Fevzi Reis, doksanlı yılların yıldızı parlayan iş adamıydı, belli bir büyümenin ardından adam şehri terk edip Ankara’ya gitti. Hatta sahip olduğu işletmeleri tek, tek satıp yatırımlarını da Ankara’ya kaydırdı. Önce sahip olduğu iki Shell İstasyonunu teker teker sattı, ardından da son olarak geçtiğimiz ay Opel Bayiliğini sattı. Aynı dönemde onunla birlikte yıldızı parlayan Zeki Gedikli bu şehri terk etmedi, mücadelesini burada verdi, yatırımlarını burada yaptı ama adamın başına gelmeyen kalmadı. Sahip olduğu arazilerle ilgili Belediyelerin yaptıkları imarlarda adama ne çektirdiklerini çok iyi biliyorum, son olarak maliyenin adama kestiği cezaların ardından adamın adeta ayakta duracak hali kalmadı. Son olarak Samsun Makina Sanayii Adana’ya gitmek zorunda kaldı, ancak birileri hala daha “yatırım yapacağım ama önümü açmıyorlar” diyebiliyor.

    Siyasette de durum farklı değil, şayet birilerine uşaklık yaparsanız, onların her dediğine eyvallah derseniz, helal haram mefhumu tanımadan onların dediklerini yaparsanız önünüz açılır. Yok inandığınız değerlere saygı duyarak helal haram mefhumunu ön plana alıp harama dikkat ederek siyaset yaparsanız, benim gibi başınıza elli tane çorap örerler. Ama “pişman mısın?” Derseniz, asla ve kata pişman değilim, ben Rabbime hesap vereceğim üç günlük fani dünyada rahat edeceğim diye ebedi âlemimi perişan edemem. Siyaset yaptığım dönemde en yakın akrabalarıma dahi akçeli işler konusunda taviz vermemiş olmama rağmen, başıma gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi. Hani şu bana düşmanlık yapanlar yok mu, onların o dönemlerde benden istediklerini kayıt edecek kayıt cihazım olsaydı da kaydetmiş olsaydım, adamların neden bana bu kadar düşman olduklarını daha iyi anlardınız.

      Siyasetteyken herkesin olması gereken işine yardımcı oldum ama akçeli işlere asla girmedim, onlar dürüst biz suçlu olduk. “Niye öyle olduk?” Derseniz, adamlar yalanı karakter haline getirdiklerinden, o yalanları her fırsatta toplumla paylaşmaktan utanmadılar ama biz o dönemlerde uyumsuzluk olmasın diye sesimizi çıkarmadık, ne zaman ki azıttılar bu gazeteyi kurduk. Hamdolsun toplum neyin ne olduğunu gördü ama bizde çok bedel ödedik. Şehre zarar veren veya vereceğinden emin olduğumuz kim varsa karşısında olduk, onların yanlışlarına dur dedik ama onlar da boş durmadılar. Ellerinden gelen her türlü çirkefliği yaptılar ama Allah yaptıklarını başlarına doladı. Ben her zaman şunu dedim Ya Rab doğru yoldaysam yardım et, yanlış yoldaysam beni düzelt, bu sözümü her an tekrarlarım ki şayet yanlışım varsa düzelteyim.

     Geçtiğimiz günlerde eski “Samsun postası” sitesinin sahibi Savaş Çankaya bir video yayınladı, videoda bazı şeyleri açıkladı, biz onun dediklerini taa dört, beş yıl önce çok yazdık çizdik, kimin neyi neden yazdığını bu satırlardan yazdık, hatta Savaş Çankaya’nın adını kullanıp bana hakaretler edenlerle ilgili şimdi Savaş Çankaya’nın söyledikleri, onların resimlerini tişörtlere koyup elbise yaparak giydiklerini ve bunları anlatan videoları toplumla paylaşmış olmaları, malumun ilanından başka bir şey değil. Bu tür insanları siyasetçiler zaman zaman kullanırlar ama daha sonra dönüp dolaşıp zararın kendilerine geleceğini de bilmeliler.  O tür insanlarla bırakın iş tutmayı, yan yana resim çekmek bile benim için züldür, bazı Belediye Başkanları ve siyasetçilerin onların masalarında resim çekinmeleri de onlar adına üzücü bir durum. Savaş Çankaya’nın videosunu izlediğimde orada kimlerden bahsettiğini gördüğümde, geçmişte mücadele ettiğim Suat Kılıç’ın yakınlarından tutun da bana saldıran çetelere kadar kimlerin aynı çatı altında bana karşı mücadele ettiğini görünce, “Elhamdülillah çok doğru yoldaymışım, benim bildiklerimi adamın söylemesi de malumun ilanı” dedim. Bugünlük de bu kadar, kalın sağlıcakla.

 

NOT: BİR ÖNCEKİ KÖŞE YAZIMIZ YANLIŞLIKLA "ALİ KAYIKÇI'NIN" KÖŞEŞİNDEN VERİLMİŞTİR.BU HATA BİLGİSAYAR SİSTEMİNDEN KAYNAKLANAN BİR HATA NEDENİYLE OLMUŞTUR, OKUYUCULARIMIZDAN ÖZÜR DİLERİZ..

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.