Kriz fırsatçılarına gereği yapılacaktır" ..

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan: "Türkiye, IMF'ye akredite bir ülkedir, akredite olmazsanız küresel sermaye Türkiye'nin semtine uğramaz"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, krizi gerekçe göstererek kredileri geri çağıran ve faizlerle oynamaya başlayan finans sektörünü dürüst davranmamakla ve kriz fırsatçılığı yapmakla suçlayarak, BDDK'yı göreve çağırdı. Türkiye'ye yatırım çekmek amacıyla önümüzdeki günlerde Körfez ülkelerini de dolaşacağını açıklayan Erdoğan, "Hükümetten sihirli reçete beklemek ve süreci tribünden izlemek doğru olmaz" dedi.

Başbakan Erdoğan, Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) tarafından Devlet Konukevi'nde verilen resepsiyona katıldı. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcıları Nazım Ekren ve Hayati Yazıcı, Devlet Bakanları Mehmet Şimşek ve Kürşad Tüzmen, Dışişleri Bakanı Ali Babacan ve Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu'nun da katıldığı resepsiyonun açılış konuşmasını YASED Başkanı Tahir Uysal yaptı.

"Kriz fırsatçılığı yapanlar var"

Başbakan Erdoğan, gecede yaptığı konuşmada küresel kriz ve IMF ile ilişkiler konusunda önemli mesajlar verdi. Erdoğan, göreve geldikten sonra kamu ve özel sektörün yatırım ortamını iyileştirmesi konusunda tam bir uyum ve koordinasyon içinde çalıştıklarını belirterek, bu süreçte YASED'in birikimlerinden ziyadesi ile yararlandıklarını, küresel sermayeyi Türkiye'ye daha fazla nasıl getirebilirizin gayreti içinde olduklarını söyledi.

Son 6 yılda uluslararası yatırım çekmek için çok gayret ettiklerini ifade
eden Erdoğan, dünya genelinde uluslararası yatırımın 2006 yılında 1 trilyon 411 milyar dolara, 2007 yılında 1 trilyon 833 milyar dolara ulaştığını dile getirdi. Türkiye'nin bu pastadan aldığı payın 22 milyar dolar olduğunu vurgulayan Erdoğan, 1970 yıllarda Türkiye'nin uluslararası yatırımlardan 100 milyon dolar, 1980'larda 200 milyon dolar, daha sonraki dönemlerde 800 milyar dolara çıktığını bildirdi.

Yatırım ortamını iyileştirdiklerini ve engelleri kaldırdıklarının altını çizen Erdoğan, Türkiye'nin 2006'da 20 milyar dolar, 2007'de 22 milyar dolar yatırımı olduğunu belirtti. Erdoğan, Türkiye'nin uluslararası sermayeden 2002 yılında aldığı payın binde 2 olduğunu, şu anda ise bu rakamın binde 12 olduğunu açıkladı. Erdoğan, Türkiye'nin yabancı sermaye çekme konusunda dünya genelinde 22. sırada olduğunu da ifade etti. 2008-2010 yatırım eğilimlerinde Türkiye'nin ilk 15 ülke arasında yer aldığını belirten Erdoğan, küresel krizin 2008 yılında uluslararası doğrudan yatırımlar üzerinde etkili olacağını ve dünya genelinde yüzde 10 azalmasına yol açacağı yönünde beklenti olduğunu söyledi.

"Milletçe el ele vererek krizi fırsata çevireceğiz" diyen Erdoğan, "Ülke mi krizi fırsata dönüştürecek, yoksa bazı kuruluşlar bu tür fırsatları mı krize dönüştürecek? 2 trilyon dolara yakın uluslararası doğrudan yatırımların yeni süreçte Türkiye'ye yönelebilmesi için çok daha fazla gayret göstermemiz gerekiyor" ifadelerini kullandı. Yaşanan krize rağmen 2008 yılının ilk 10 ayında Türkiye'nin 12 milyar 311 milyon dolar yatırım çektiğini anlatan Erdoğan, yıl sonu için bu rakamın 15 milyar dolar olarak gerçekleşmesini beklediklerini söyledi.

"Milliyetçilik, yatırımı dışlamak değildir"

Erdoğan, Körfez ülkelerinden yeni yatırımlar çekmek için çalışmaları sürdürdüklerini, bunların neticesinde sevindirici gelişmeler beklediklerini kaydetti. Erdoğan, bu noktada hiçbir tereddütlerinin bulunmadığını bildirdi. 2003 yılında çıkardıkları yasa ile getirdikleri en önemli değişikliklerden birinin yatırımlarda yabancı-yerli ayrımını kaldırmak olduğunu belirten Erdoğan, yabancı sermaye ifadesini asla kullanmadıklarını söyledi.

Dünyada 2 trilyona yakın bir uluslararası sermaye olduğuna dikkat çeken
Erdoğan, "Bu sermaye sığınacak, yatırıma dönüşecek, istihdama, ihracata dönüşecek güvenli limanlar arıyor. Hindistan, Çin, Brezilya ve dünyanın diğer ülkeleri bu pastadan pay almak için birbiriyle yarışıyor. Her ülke bu yatırımlardan daha fazlasını çekebilmek için kolaylıklar getiriyor. Ama bizde bakıyorsunuz hemen 'bu yerli, bu yabancı, bu dost, bu düşman, bu yeşil, bu kırmızı'. Bu tür yorumlar hala yapılıyor. Milliyetçilik; ayrım yapmak, dışlamak, karşı çıkmak değildir. Milliyetçilik işte istihdam oluşturmaktır, yatırım yapmaktır, yatırımların önünü açmaktır. Milleti zenginleştirmektir, ülkemizi cazibe merkezi haline dönüştürmektir. Bu yatırımlar fabrikalara, ticarete dönüştürüyor. Bizler bu tartışmalara kulak asmadan yolumuza emin adımlarla devam ediyoruz" diye konuştu. Erdoğan, Türkiye'nin yatırım yapmaya en elverişli ülkelerden biri olduğunu vurguladı.

"IMF'ye akrediteyiz"

Başbakan Erdoğan, önümüzdeki hafta veya bir sonraki hafta Türk Ticaret Kanunu'nun Meclis Genel Kurulu'nda görüşülmeye başlanacağını açıkladı. ABD'de katıldığı G-20 Zirvesi'ne ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Başbakan Erdoğan, IMF ile ilişkiler konusunda muhalefetin eleştirilerine cevap verdi. Türkiye'de bu konuda farklı sesler çıktığına işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bir taraftan 'buna ihtiyacımız var' deniyor, öbür taraftan 'sakın ha böyle bir şey yapmayın' gibi yaklaşımlar sergileniyor. 'Başbakan dayanamadı, Başbakan şöyle oldu, böyle oldu'. Hep hep şunu söyledim, yine söylüyorum. Karşılıklı çıkar esasına dayalı olarak biz oturur, konuşur, anlaşırsak IMF ile biz imzayı atarız. Bütükbu rakamın binde 12 olduğunun mesele nedir? Ülkenin çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yapmak. Arkadaşlar biz IMF'ye ortak bir ülkeyiz. Dikkat edin, biz dışardan biri değiliz, IMF'nin ortağıyız. Ortak olmanın yanında bizim bir başka özelliğimiz daha var. IMF bir defa nasıl bir kuruluş diye sorulduğunda, herhalde bunlar IMF'nin nasıl görüldüğünü de bilmiyorlar gibi geliyor bana. IMF bir akreditasyon kuruluşudur. Yani o sizi akredite ederse, sizin dünya piyasalarındaki konumunuz, yeriniz de çok daha farklı bir hale gelir. Yok böyle bir durum söz konusu değilse, o zaman kusura bakmayın, kimseyi buraya kolay kolay çekemezsiniz. Küresel sermaye o zaman Türkiye'nin semtine uğramaz. Niye? Çünkü akredite edilen bir ülke değilsiniz de, o yüzden. Bunları iyi bilmek lazım. Bunu iyi anlarsak, buradan alınan kredi hangi şartlarda alınıyor, bunu iyi görüp, masaya iyi şartlarda oturursanız bunun faydalı olduğunu da anlarsınız diye düşünüyorum."

Başbakan Erdoğan, G-20 Zirvesi'nde kredi derecelendirme kuruluşlarının yöntemlerinin gözden geçirilmesinin ve daha şeffaf hale getirilmesinin de karara bağlandığını hatırlatarak, "Öyle kalkıp ülkelere göre notlar vermek, notları indirmek, bunların bir çoğunun dürüst olmadığı çok açık net ortaya çıkıyor. Bütün ülkelerde aynı dert söz konusu" dedi. Devam eden krizle ülkelerin tek başına mücadele etmesinin mümkün olmadığına işarete den Erdoğan, ülkelerin ortak mücadelesinin şart olduğunu söyledi.

"Sihirli reçete beklemeyin"

"Hükümetten sihirli reçete beklemek ve süreci tribünden izlemek doğru olmaz" diyen Başbakan Erdoğan, finans sektörüne yönelik eleştirilerine devam etti. Bazı bankaları kriz fırsatçılığı yapmakla suçlayan Erdoğan, "Finans sektöründe geçen yıl kriz yoktu ama geçen yılın karı 11.7 milyar dolardır. Bu yıl ise 11 milyar dolar. Bu yıl kriz var. 11 milyar dolar finans sektörü karda. Peki finans sektörü niçin kredi çağırmaya başladı. Niçin faiz oranı ile oynamaya başladı. Peki bu adil mi? Bu dürüstlük mü? Böyle
bir uluslararası krizi kendisi için ranta, fırsata dönüştürmek değil mi? Ben de diyorum ki elimde bir fırsat, imkan varsa, ben onu değerlendiririm. Kim için halkımız için, kim için KOBİ'ler için, kim için girişimci için" dedi.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nu (BDDK) da göreve çağıran Erdoğan, "İnanıyorum ki Türkiye'nin Denetleme ve Düzenleme Kurumu da bunu yakın takibe alacak ve değerlendirmesini yapacaktır. Çünkü BDDK bunun için kurulmuştur. Ülkemizi kalkındıracaksak hep beraber kalkındıracağız, hep beraber mutlu olacağız. Sen finans kuruluşusun. Senden kredi alanlar olduğu sürece sen varsın. Senin reel sektöre, reel sektörün de sana ihtiyacı var. Etle tırnak gibisiniz. Kalkıp da reel sektörü yok sayamazsınız. Tabi o da seni yok farz edemezsin. Sen onu burada görüyorsun ki kıvranıyor; kıvranıyorken bir tekme de sen atıyorsun. Yok böyle birşey. Buna müsaade edemeyiz" diye konuştu.

Hükümet olarak farklı imkanlara ulaşmak için çalıştıklarının altını çizen Erdoğan, yarın Hindistan'a gideceklerini, daha sonra da Körfez ülkelerini dolaşacaklarını söyledi.

"Kriz fırsatçılarına gereği yapılacaktır"

Bazı çevreleri kriz fırsatçılığı yapmakla suçlayan Erdoğan, "Kimse bu krizi kendisi için fıkbu rakamın binde 12 olduğunursata dönüştürme yaklaşımı içinde olmamalı. Kriz fırsatçılarına açık ve net söylüyorum. Kim olursa olsun izin vermeyeceğiz. Gereği neyse bunu yapacağız. Çünkü aynı gemide yol alıyoruz. Bu geminin batırılmasına müsaade etmeyeceğiz. Bu krizi birileri için değil hepimiz için fırsata dönüştüreceğiz. Gerek finans sektörü gerek reel sektör sermayesine sermaye enjekte etmek zorunda" diye
konuştu.

Erdoğan, gurbetçileri ve iş alemini Varlık Barışı Yasası'ndan yararlanmaya da davet ederek, "Nerede neyin varsa, getir enjekte et. Gel, güçlendir. Bu konuda her türlü garantiyi yasal olarak verdik. Buyrun, atın adımlarınızı, güçlenin, ülke de güçlensin. İş alemimiz bir an önce bu yasadan yararlanmak için harekete geçmelidir. Bu süreci elbirliğiyle yönetmek zorundayız" dedi. Erdoğan, felaket tellallarına kulak asılmaması ve kimsenin paniğe kapılmaması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Haberleri