Körfez sermayesine doğru

Salih Parlak

Marmara"nın doğu ucundaki İzmit Körfezi değil. Veya Gemlik veya Bandırma Körfezleri de hiç değil.Fidel Kastro"nun ülkesindeki Rus-Amerika savaşının an meselesi olduğu Domuzlar Körfezi de değil.Bizim amaçladığımız demeyeyim de bu körfez, bütün dünyanın para akışının ana kesişim noktasının kümelendiği kara parçasıdır.

Basra Körfezi kıyısındaki Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen ve Umman'dır.

Daha açık bir deyimle Bahreyn, Katar, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri gibi Allah"ın cc petrol zengini ettiği, dünya Siyonist güçlerinin keyfinin öyle dağılmaları yönünde çektiği üç beş Arap şeyhinin ülkesidir.

Bugüne kadar, ABD başta olmak üzere batılı ülkelerin Ortadoğu"ya olan ilgileri petrol ağırlıklıydı. İkinci Dünya Savaşı döneminde, İngiltere"de Başbakan olan Mr.Churchill"in “Bir damla petrol, bir damla kandan daha değerlidir.” sözü Batılıların petrole bakış açılarını çok açık bir şekilde göstermektedir.

 Bugün ise su, Ortadoğu"da petrol kadar Batılıların gündemindedir. ABD yönetimine hizmet veren bir “Stratejik Araştırmalar Merkezi”nin yayınında:

“Ortadoğu"daki jeopolitik ilgilerimiz, bugüne kadar petrol ağırlıklıydı. Şimdi su da, bölgede en önemli bir politik silah haline gelmektedir. Batılıların Körfez petrollerine olan bağımlılığı sürekli bir şekilde artmakla beraber, emniyetle iddia edebiliriz ki, bu asrın sonuna kadar, bu bölgenin politik durumunu su şekillendirecektir. “Ortadoğu'daki su kaynaklarının geliştirilmesi, Amerika için en kritik dış politika konusudur.”

 Ortadoğu ülkelerinde, büyük oranda su sıkıntısı çekilmektedir. Ürdün, İsrail, Suudi Arabistan ve Körfez Emirlikleri ise çok büyük bir su sıkıntısı çekmektedirler. Fırat ve Dicle nehirleriyle, nispeten daha küçük bazı çaylar ve dereler bu bölgeden doğmaktadır. Su sıkıntısı çeken Ortadoğu ülkelerinin gözü bu yüzden Türkiye"nin su kaynaklarının üzerindedir.

Şimdi Türkiye"nin Başbakanı, ülkemizdeki işsizliğin ve eski iktidarların alışkın olduğu İMF"ye bağımlılığın azaltılabilmesi için canı pahasına çalışmaktadır. Ama eski iktidar sahiplerinin beş kuruş para almak için Avrupa ülkeleri karşısında iki büklüm oldukları gibi değil. Amerika ve Batı dünyasının dikkatle izlemelerine rağmen ve yeni bir İslam ülkeleri birliği oluşturabilir korkularına rağmen yeni karşı oluşumları deneyerek.

İslami Kalkınma Bankası (IDB) var! Şu andaki 50 milyar doları aşan İslamî para finansman kaynağını yönetiyor. 56 ülkede operasyon ağı var ve  dünyanın en kuvvetli finansal kurumlarından biridir.

Başkanı Dr. Ahmad Mohamed Ali, değişen dünya ekonomik düzeninde İslami finansın konumunu Newsweek Türkiye'den Melis Özpınar'a değerlendirdi:

Meclisi'miz, yönetimin bu yıl verdiği kredi miktarını ilk olarak yüzde 15 ve daha sonra yüzde 30 arttırması yönünde karar aldı.

IDB geçen sene İslami bonolar anlamındaki sukukları piyasaya sundu. 500-700 milyon dolar para arttırmayı hedefliyorduk, fakat piyasadan gelen talep bu miktarı milyar dolarlara çıkardı.

Özellikle İngiltere, Londra'yı Avrupa İslami bankacılığının merkezi yapmak için ciddi bir uğraş içerisinde. İlginç bir başka örnek Saraybosna; bu şehri Doğu Avrupa İslami bankacılığının merkezi yapmaya yönelik çalışmalar var.

Geçenlerde Batı Afrika'daki üç İslami bankanın yönetimini üstlenmesi konusunda Asya Katılım Bankası'yla IDB ortaklaşa bir ticari iştirak anlaşması imzaladı. Uzun vadede ortaklık öngören anlaşma aynı zamanda Afrika'da İslami bankacılığın geliştirilmesi açısından da önem taşıyan bir gelişme…

IMF, ihtiyacı olan ve İslami bankacılığı geliştirmek isteyen ülkelere teknik yardım sağlanması konusunda da işbirliği içerisinde….

İslami bankacılığın yeni finans dünyası içerisindeki payı artacak. Bu da herkesin yararına, çünkü bu kriz gösterdi ki bizim prensiplerimiz dünyayı kasıp kavuran bu krizde daha esnek, daha çabuk toparlanma açısından değerli.

Demek ki Asya Katılım Bankası, Türkiye"de İslamî finansı temsil etmektedir. Başbakanımız da Ortadoğu, Körfez Ülkeleriyle Müslüman Uzakdoğu ülkelerine seyahatlerini yoğunlaştırmaktadır.

Faizsiz finans sektörünün önemli merkezlerinden ve Bahreyn'in önde gelen bankalarından biri olan ABC İslamik Bank da var: Başkan Yardımcısı Hammad Hasan; “Müslüman Türkiye"ye güvenle bakıyoruz” dedi ve helal fonların Türkiye"ye rahatlıkla çekileceğini kaydetti. Bank Asya'nın aldığı 250 milyon dolarlık murabaha sendikasyonu anlaşmasının imza töreni için geldiği İstanbul'da Vakit'in sorularını cevaplandırdı.

Körfezdeki yatırımcının Türkiye'ye ilgilisinin giderek arttığını söyleyen Hammad bu murabahayı örnek gösterdi: 

“Türkiye'ye çok sıcak bakılıyor. Bizim bankanın başkanlığını yaptığı bir grup körfez bankası, bu sendikasyonla Körfezin Türkiye'ye ilgisini göstermesi açısından önemlidir” dedi.

Türkiye"nin Sermaye Piyasası Kurulu bir süre önce bir tebliğ çıkardığı. Faizsiz kira sertifikasının (sukuk) Türkiye'de de işletilmesinin önünü açtı.

“Türkiye hazinesinin de yararlanacağı bir sukuk düzenlemesi yapılması zorunlu… Körfez yatırımcısının Türkiye'ye ilgisi artar. Çok büyük yatırımlar çeker. Hükümet bu konuyla ilgili kanuni düzenlemesi gerekir. Yatırımcı bunu 'devlet garantisi' olarak algılar. Çünkü Erdoğan hükümetinin körfezde çok olumlu bir imajı var. Bu Yasa, 'hükümet güvencesi' olur. Çünkü yatırımcı, kurumsal olarak devlet iradesini bu düzenlemenin arkasında görmek istiyor” şeklinde konuştu.

 11 Eylül Amerikan İkiz Kulelerinin vurulmasından önce körfezdeki fonların tamamına yakınının ABD'ye ve Avrupa'ya gitmişti. Bu olaydan sonra ABD ve Avrupa'dan bir kaçış oldu fakat, hala ABD ve Avrupa'da tutulan fonlar var. Batı ülkelerine eskisi kadar iştahla bakmayan körfez fonlarının Türkiye'ye gelme konusunda aşırı bir istek var. Türkiye her ne kadar laik bir ülke ise de halkının Müslüman olmasından dolayı sıcak bakılıyor. Türkiye'yi bu özelliğinden dolayı çok cazip bir pazar olarak görüyoruz. Başarılı bir çalışma yapılırsa, ABD'ye ve Avrupa'daki helal fonlar bile Türkiye'ye çekilebilir.”

Sukuk, uluslararası sermaye piyasalarında finansmanı arttırmak için geliştirilen faizsiz Bankacılık ilkelerine uygun önemli finansal araçlardan birisidir. Özel şirketler, devlet şirketleri ve finansal kurumlar sendikasyon finansmanına alternatif olarak uluslar arası sukuk çıkarmayı enstrüman olarak kullanmaktadırlar.

Sukuk Türkiye"de tanınmamıştır. Daha doğrusu finans kuruluşlarına Türkiye"de biraz kuşku ile bakılmaktadır. Bu konuyu biraz irdelemek istedim.

Av. Erdem Akyüz diyor ki: Sukuk; örtülü faiz kazancının Arapçasıdır. İslamiyette “faiz” yasak olduğu için, İslami sermaye “ne yapalım, ne edelim de faiz kazancı elde edelim” diye düşünerek “sukuk”u bulmuştur.

Yeşil sermaye adındaki Türkiye finans kurumları bu işlemi "faiz" adı altında yapamayınca, sanki belli bir varlığa sahipmiş veya işletmeye ortakmış gibi parasını vermekte, işletmenin kazandığı paranın bir kısmını "faiz" değil de "kar payı" adı altında almaktadır.

Sukuk-u icara, büyük miktarda paranın borç veya kredi olarak verilmesini düzenleyen bir icad'dır.

Sukuk-u icara'da önce satılacak değerli bir tesis, fabrika veya işletme bulunur. Bir bina satışa çıkarılır ve bunun mülkiyetini temsil eden hisse senetleri piyasaya sürülür. Türkiye Finans kurumları gelir ve büyük paralar karşılığı bu senetleri alır. Ödediği toplu para, sanki bina için ödenmiş gibi görünür ama aslında borçtur. Binanın sahibi finans kuruluşudur. Kişi kendi binasında "kiracı" olmuştur. Her ay yüksek miktarda kira ödemeye başlar. Bu ödeme seneler boyu devam eder. Diyelim ki 10 sene 20 sene sonra, aldığı toplu parayı veya daha yüksek miktardaki bir parayı ödeyerek malına sahip olur.

Sukuk, finansal sertifikanın Arapça adıdır ve faizsiz bono olarak tanımlanmaktadır. Bununla birlikte sabit getiri, faiz taşıyan bonolara İslamiyet"te izin verilmemiştir. Bu nedenle sukuk faiz ödemeyi veya faiz masrafı yüklemeyi yasaklayan İslam hukuku prensiplerine uyan menkul kıymetlerdir. İkincil piyasada işlem görüp görmemelerine göre sınıflandırılan finansal varlıklardır.

Sukuk genel olarak İslami prensiplere uygun (faizsiz) tahvil olarak tanımlanmaktadır. En basit şekliyle sukuk bir varlığa sahip olmayı veya ondan yararlanma hakkını göstermektedir. Sukukta yer alan hak-iddia sadece nakit akışı hakkı değil aynı zamanda mülkiyet hakkıdır. Bu, sukuku geleneksel bonolardan farklılaştırmaktadır. Geleneksel bonolar faiz taşıyan menkul kıymetlerden oluşurken, sukuklar temel olarak varlık sepetinde sahiplik hakkından oluşan yatırım sertifikalarıdır.

Orta çağda daha çok Müslümanlar tarafından bir kâğıt olarak kullanılan sukuk, günümüzde kullanılan bu sukuktan farklıdır. Sukuk, seküritizasyona benzemektedir.

Sukuk genel olarak İslami prensiplere uygun faizsiz tahvil demektir. En basit şekliyle sukuk bir varlığa sahip olmayı veya ondan yararlanma hakkını göstermektedir. Sukukta yer alan hak-iddia sadece nakit akışı hakkı değil aynı zamanda mülkiyet hakkıdır. Bu, sukuku geleneksel bonolardan farklılaştırmaktadır. Geleneksel bonolar faiz taşıyan menkul kıymetlerden oluşurken, sukuklar temel olarak varlık sepetinde sahiplik hakkından oluşan yatırım sertifikalarıdır.

Müslüman ülkelerle alışveriş arttıkça bu terimler ve deyimler konusunda çokça bilgi sahibi olacağız ve İslam fıkhının çağdaş biçimini kavrayacağız. İnşallah İstanbul, kentsel dönüşüm çalışmalarıyla Arap şeyhlerinin dikkatini biraz daha fazla çekerse bu İslamî sermayeyle tanışacağız ve işsizlik çıkmazının kesin çözümüne doğru sağlıklı yol alacağız.

 


 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.