KONUŞANLARA BAKAR MISINIZ?

Adnan Bahadır

Hayatımın hiç bir döneminde insanlara güvenerek iş yapmadım. Gerek ticari hayatımda gerekse sosyal hayatımda hiç kimseden en ufak bir beklentim olmadığı gibi iyilik yaptığım insanların pek çoğundan zarar gördüm. Ama en ufak bir şikâyetim de yok, çünkü herkes yaptığının karşılığını fazlasıyla ödedi. Hani o il özel idaresinin paralarını yiyip daha sonra da gazetelere sayfalarca ilan verenler vardı ya şimdi çeklerinin arkaları yazılmaya başlandı. Aynı şekilde il özel idaresinden ihalesiz iş alan il genel meclis üyeleri vardı ya onlar da perişan olmuş durumdalar. Sadece işlerini kaybetmediler, şımarıklıkları nedeniyle sekreterlerini dost tuttular. Allah da belalarını verdi yuvaları dağıldı, şimdi yemeye ekmek bulamıyorlar. Son 10 yılda yazıp çizdiğimiz veya mücadele verdiğimiz insanların tamamına yakınının Allah belasını verdi. Verdiğimiz mücadelede Allah kulu yanımızda olmadığı gibi karşımızda olmayı da maharet zannettiler ama şimdi her şey ortaya çıkınca tekrar yanımıza gelmeye başladılar ama nafile.

 

Toplum olarak öyle enteresan bir noktadayız ki anlatamam. Kimse taşın altına elini koymuyor. Herkes istiyorki başkaları taşın altına elini koysun, çile çeksin, bedel ödesin. Onlar da hazıra gelip konsunlar. Bu dediğimi bir kaç örnekle izah etmeye çalışacağım. Bir veya iki ay önce bir kamu kurumuna atanan arkadaşa hayırlı olsun ziyaretine gittim. Adam ziyaret esnasında kurumu ile ilgili bir hayli sıkıntıları olduğunu, bunu yapanların da kendi meslektaşları olduğunu, teslim aldığı kurumun içinin boşaltıldığını, bu konuda yardımcı olmamı istedi ve yardımcısını da bize vererek kurumu gezdik. Sonunda ayrılırken kendisi de geldi bir resim çekinelim dedik. Adam ne dese iyi, ‘şimdi diyecekler ki Adnan’ı çağırdı da haber yaptırıyor.’ Lafa bakar mısınız? Adnan hayatında kimsenin çağırması ile bir yere gidip haber yapmamış, kimsenin hesabını başkalarıyla görmemiş, kendi işini kendisi görmüş bedelini de en ağır bir biçimde ödeyen bir adam ama bu arkadaşımıza göre çağrılıp haber yaptırılan adam. Bu ifadenin ardından ben haber falan yapmaktan vazgeçtim. Zira sıkıntısı olan çıkacak adam gibi beyanat verecek sıkıntılarını anlatacak biz de gereğini yapacağız ama bunlarda o medeni cesaret ne gezer. Eleştirecekleri kişilerle onlar oturup kalkacaklar yiyip içecekler bizler ise ahmakça adamlarla kavga edeceğiz. Şunu açık ve net ifade etmek isterim ki özellikle gazetecilik mesleğini yaparken asla ve kat’a başkalarının kavgasını başkalarıyla yapmadım. Şayet kendi kavgam varsa onu sonuna dek yaparım ama asla başkalarının kavgasında aracı olmam.

 

Bir ikinci örnek vermek gerekirse son günlerde Belediyelerde yaşanan sıkıntılarla ilgili biz de bildiğimiz doğruları yazıp çiziyoruz ama hiçbir belediye başkanı elinde bulunan belgeleri basına verip alın işte size belgeler toplum neyin ne olduğunu görsün demiyor. Bende tüm belediyelerin yapmış olduğu harcamalar var ama tamamını kendi imkânlarımla buldum, bekliyorum ki mevcut başkanlar aynı belgeleri bizimle paylaşsınlar da biz de yayınlayalım. Ama her ne hikmetse hiçbir başkan bu belgeleri basınla paylaşmıyor. Hani şu son günlerde çok konuşulan belediyeler var ya onların eski başkanlarının yapmış oldukları harcamaları görseniz emin olun aklınız durur. Özel kalemin yemek giderlerinden tutun da tanıtım, medya gibi giderlerini yayınlasam kaçacak yer bulamazlar. Bazen, bu şehirde bu gerçekleri bizden başka yazıp çizecek Allah kulu yok mu da hep biz yazacağız diye kendi kendime düşünüyorum ama maalesef yok.

 

Adam çıkmış konuşuyor diyor ki yapamıyorsan istifa et. Allah kulu da çıkıp demiyor ki arkadaş bu adam nasıl yapacak? Adama yapacak hal mi bıraktınız. Belediyeyi 30 milyon borçla devraldınız, 230 milyon borçla devrettiniz, sattığınız mülkler de hariç. Her ay süreli yayın adı altında kimsenin seyretmediği internet sitelerine dünyanın paralarını ödediniz, yetmedi, ta bilmem nerden buraya 4 bin kişi getirip seçmen yaptınız, dağ, taş reklamlarınızla doldu, sadece bir reklam firmasına bunun için 1.230 bin lira ödediniz. Önce bunların hesabını verin de sonra çıkıp konuşun diyemediler. Biz basınız siyasi parti sözcüsü değiliz, bunları söylemek siyasetçilerin işi, bizim işimiz değil ama maalesef bu şehirde siyasetçilerin söylemeleri gerekenleri de biz söylemek zorunda kalıyoruz. Bazı okurlarımız neden mevcut başkanları eleştirmediğimiz yönünde yorumlar yazıyorlar. Bu arkadaşlar şunu unutmasınlar ki eski başkanların yaptıkları hatalar yüzünden yeni seçilenleri eleştirme hakkına sahip değiliz. Zira belediyeleri öyle kötü yönetmişler ki değil 5 yılda 15 yılda düzelmeleri çok zor. Eleştirmek güzel şey ama eleştiriyi yaparken hakkaniyet ölçüsünde yapmak zorundayız. Elimizi vicdanımıza koyup eleştiri yapmaz isek Allah bunun hesabını sorar bize. Eleştiriyi önce eski başkanlardan başlatıp, daha sonra eskiden başkan olup yeni seçilenlerle devam etmek lazım. Örneğin Tekkeköy Belediye Başkanı Hasan Togar geçen dönem ne yapmış, bu dönem ne yapıyor? Seçileli 5 ay oldu, gezip tozmaktan bol bol resim paylaşmaktan başka ne yapmış? Onu bir konuşalım ondan sonra yenilere sıra gelsin, öyle değil mi? Bugünlük de bu kadar, kalın sağlıcakla.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (7)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.