Kâinatta muhteşem bir düzen vardır. Bu düzenin kurucusu ve yaratıcısı Yüce Allah'tır. Kullarına sonsuz ilminden az bir kısmını vermiştir. " O'nun izni olmadan ilim ve bilimden hiç bir şey ihata edilemez." İlâhi prensibi hatırlatmak isterim. Cenab-ı Hâk kurduğu sistemde bir eksiklik, bir noksanlık ve bir çatlaklık göremezsiniz. Bu gerçeği Mülk Süresi'nde Cenab-ı Hâk söyle beyan buyuruyor: 3 - O, yedi göğü, birbiri üzerine yarattı. Rahmân'ın yaratmasında bir aykırılık, uygunsuzluk görmezsin. Gözünü döndür de bak, bir bozukluk görüyor musun? 4 - Sonra gözünü tekrar tekrar döndür (bak). Göz (aradığı bozukluğu bulmaktan) âciz ve bitkin halde sana dönecektir.
Fetih Suresi'nde de; 23 - Allah'ın öteden beri gelen kanunu budur. Allah'ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın. buyurulmaktadır. Kıyamete dek sistem böyle yürüyeceği de muhakkaktır. Hayvanlara âlemi ile ilgili aşağıdaki ayet-i kerime'lerin meâline bakalım: Cenab-ı Hâk; Nahl Süresi'nin 68, ve 69. Ayet-i Kerime'lerinde "Rabbin bal arısına: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan kendine evler (kovanlar) edin. Sonra meyvelerin her birinden ye ve Rabbinin sana kolaylaştırdığı yaylım yollarına gir, diye ilham etti. Onların karınlarından renkleri çeşitli bir şerbet (bal) çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır. Elbette bunda düşünen bir kavim için büyük bir ibret vardır." buyurmaktadır.
Ankebut Süresi 41. Ayet-i Kerime'de "Allah’ı bırakıp da başkalarını dost ve yardımcı edinenlerin hâli, örümceğin hâline benzer. Örümcek de barınmak için kendine bir yuva yapar. Halbuki yuvaların en zayıfı, en çürüğü şüphesiz örümceğin yuvasıdır. Keşke bu gerçeği bilselerdi!" buyurulmaktadır. Kuran'da başka bir çok hayvandan bahsediliyor. Cenab-ı Hâk insanlara olduğu gibi hayvanlara da ilhamda bulundu. Tabiat şartları çerçevesinde türleri milyonlara varan bu bitki ve hayvanlar alemi hayatlarını nasıl ikame edeceklerini çok iyi bilmektedirler. Yeter ki biz onlara zarar vermeyelim. Egosistemi bozmayalım.
Bu anlamda her hayvan türu temel ihtiyaçlarını en iyi şekilde nasıl karşılayacağını çok iyi bilmektedir. Kendilerine ilahi güç tarafından verilen görevleri harfiyen yerine getirmektedirler. Yaratılış amacına uygun yaşamakta ve hareket etmektedirler. Hatta birbirleriyle yardımlaşmaktadırlar, birbirlerini tedavi bile etmektedirler. Burada bir örnek paylaşmak istiyorum. Karga kendini hasta hissedince karınca yuvası arıyor. Yani bir karga kendini kötü hissettiğinde, karınca yuvasının yanına konar, kanatlarını açar, hareketsiz durur ve karıncaların saldırmasına izin verir. Karıncalar bunu çok güçlü bir nedenle yapıyorlar: karıncalar vücuduna doğal antiparazit görevi gören formik asitler püskürtüyor. Bu asitler karganın mantar, bakteri ve parazitleri yok etmesine yardımcı oluyor ve ilaca ihtiyaç duymadan iyileşmesini sağlıyor Bu davranışa “anting” denir bu tür olaylar çeşitli kuş türlerinde gözlemlenmiş olup hayvan ilaçlarının inanılmaz bir örneğidir.
Bu durum " Rabbena ma halekte haza batila, Rabbimiz sen boşuna bir şey yaratmazsın" ayeti bize hatırlatır. En zevmediğimiz, tiksinti duyduğumuz ve gördüğümüzde kaçtığımız yılanlar bile hayata ve canlılar âlemine faydaları vardır. Tam da burada bilimsel bir terimden bahsederek konumuza açıklık getirelim. Entomoloji diye bir kavram duydunuz mu? bilmiyorum. Entomoloji, böceklerin bilimsel çalışmasıdır ve zoolojinin bir dalıdır. Geçmişte böcek terimi daha az spesifikti ve tarihsel olarak entomolojinin tanımı, örümceğimsiler, çok bacaklılar ve kabuklular gibi diğer eklembacaklı gruplarındaki hayvanların incelenmesini de içerirdi.
Bakınız, Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Orman Entomolojisi ve Koruma Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Temel Göktürk, yılanların, böcek, fare gibi kemirgenlerin sayısını dengeleyerek hastalıkların artışını ve ekinlerin yok edilmesini engellediğini, bu nedenle öldürülmelerinin doğru olmadığını söylüyor. Aslında Rabbimizin tabiat ve canlılarla ilgili bir prensibini, bir kanununu bize hatırlatıyor.
Hangi canlı türüne bakarsanız bakın mutlaka ekosistem denilen yapıya yarar sağlamaktadır. Bu durum bizi işte yukardaki ayete bizi götürür. Biz yazımıza aldığımız yeni kelimelere açıklık da getirmeye çalışırız. Bu nedenle; Ekosistem, belirli bir kapsam alanında bulunan canlılarla bunları kuşatan cansız çevrelerin -yani biyolojik ve fiziksel bileşenlerin- birbirleriyle etkileşimleriyle, belirli bir dengeye sahip ve süreklilik arz eden yaşam alanı olarak tanımlanan ekolojik sistemlerdir. Bir de spesifik diye bir kavram kullandım. Açıklayalım: Bu kelime aslında 'özel, kendine has, karakteristik' anlamlarına gelir ve esas olarak bilimsel ve terimsel ifadelerde kullanılır. Örneğin, 'Bugün benim için çok spesifik geçti' cümlesi yerine 'Bugün benim için çok özel geçti' cümlesi kullanılmalıdır/ kullanılır. Bu kelime ara ara bilimsel yazılarda ya da konuşmalarda kullanılıyor. Anlamını bilmekte fayda vardır.
Hayvanlara Cenab-ı Hâk ilhâm etti, tüm hayvan ve bitkileri programladı, hayatlarındaki amaç ne ise ilâhi nizama herhangi bir muhalefet yapmadan hayatlarını sürdürmektedirler. Onlarda yardımlaşma, dayanışma ardına kadar vardır. Kendi bünyelerindeki hukuk çerçevesine hakkıyla riayet etmektedirler. Egosistem denilen yapının gereği ne ise ona uyum sağlamaktadırlar. Bu manada insanlığa büyük faydalar sağlamaktadırlar.
İnsanoğlunun ise iki şapkası vardır." Eşref-i Mahluk ve Esfele Safilin" şapkalarıdır bunlar. Nedense çok az dönemler hariç insanlık tarihi "Esfele Safilin" şapkalarını kullanarak yeryüzünü kan ve göz yaşına, nihayetinde yaşanmaz hale getirmektedirler. "Bel hum Edal" denilen hayvanlardan da daha aşağısına böylece insanoğlu kendi eliyle kendini gôtürmektedir. Sözüm ve nasihatım odur ki, Kitab-Ullah'tan ve nizam-Ullah'tan ders almak gerekir. Fırsatı değerlendirelim. Yarın çok geç olabilir.
Not: Görüş, düşünce ve eleştirilerinize her zaman açığım.
Sevgi, saygı, dua ve selâmlarımla...