Her canlı fıtratına uygun yaşar her insan da karakterine göre dostluk kurar, hayat sürer. Bülbül güle, karga çöplüğe götürür, onların doğuştan gelen kodlamaları böyledir. Dostluk, insanın kendini aynada seyretmesidir. Herkesin bir aynası vardır. Kimi ayna berraktır; yüzü pak gösterir, kimi ayna kirlidir; bulanık ve karanlık gösterir. Kişi, hangi aynaya bakıyorsa kendini o aynada görür. Bu yüzden “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” sözü basit bir atasözü değil; insanın hem dünyasını hem ahiretini belirleyen bir yaşam ilkesidir. İnsanın karakteri, duruşu, ahlakı ve niyeti; çoğu zaman birlikte yürüdüğü insanların toplamıdır. Birlikte yürüyenler karşılıklı birbirine benzerler. Bülbülün güle konması; onun tabiatındaki nezaketi, karganın çöplüğe konması; onun fıtratındaki hırçınlığı gösterir. Çünkü her canlı; ne ise ona yönelir, neyi seviyorsa; ona meyleder. İçinde ne taşıyorsa dışarıda onu arar. İnsan da böyledir; kalbi neredeyse adımları oraya gider, adımları nereye gidiyorsa kaderi orada şekillenir.
Kur’ân-ı Kerîm, kötü arkadaşın insanı uçuruma sürüklediğini pek çok yerde anlatır. “O gün zalimler parmaklarını ısırarak, keşke Peygamberle aynı yolu tutsaydık!” diye feryat ederler. “Yazıklar olsun bana! Keşke falancayı dost edinmeseydim!” (Furkan, 27-29) ayeti, yanlış arkadaşın insanın sadece bugününü değil, ebediyetini de karartabileceğini haber vermektedir. Bu ayet, insanın etrafındaki insanların bir tercih değil, bir imtihan olduğunu gösterir. Resûlullah Efendimiz’in şu uyarısı bu hakikatin en net ifadesidir; “Kişi dostunun dini üzeredir, o hâlde kiminle dostluk ettiğine dikkat etsin.” Bir insanın sevdiği kişi, aslında onun idealidir. Bir insanın yakınında tuttuğu kişi, onun karakterinin yönüdür. Bu yüzden bilge zatlar; “Sana kim olduğunu soran olursa, kimlerle yürüdüğüne bakılsın” demişlerdir. Çünkü yön aynıysa yol da aynı olur, yol aynıysa akıbet de benzer olur.
Dost, insanın ya cennetine açılan bir kapıdır ya da cehenneme giden bir uçurumudur. Dost iyiyse sözleri şifadır; hataları örter, kalbi besler. Dost kötüyse; sözleri zehir olur, aklı bulandırır, kalbi karartır. İnsanların çoğu kötülüğü yalnız başına işlemez; çoğu yanlış, kötü bir arkadaşın fısıltısıyla başlar. Birçok gencin hayatı yanlış bir arkadaşlıkla kararmış, bir çok yuva ise yanlış dost meclisleri nedeniyle dağılmış, bir çok insan da kötü çevrenin karanlığında istikametini kaybetmiştir. Bülbülün gülü seçmesi, tesadüf değildir. Gül; koku, incelik, zarafet ve güzelliktir. Bülbül ise bu güzelliği fark edecek fıtrata sahiptir. Karganın çöplüğü seçmesi de tesadüf değildir; çünkü o, kirli olanla beslenir. İnsan kalbi de tıpkı bunun gibidir. Kalbi gül gibi olanlar güle gider, kalbi kararanlar ise çöplüğe meyleder. İnsan, dostunu seçtiğinde sadece bir arkadaş seçmiş olmaz, aslında kendi rengini, kendi duygusunu, kendi yarınını da seçmiş olur.
Bazı dostlar vardır, seni Allah’a yaklaştırır. Onunla konuşunca içindeki huzur çoğalır, dertlerin hafifler, kalbin sürur bulur. Bazı dostlar vardır, seni senden uzaklaştırır, sohbeti külfettir, ani bir ağırlık çöker, yüreğine karanlık düşer. Çünkü kişi, kalbine ne alıyorsa ruhunda o çiçek açar. Yanlış bir dost, hayatın üzerine karanlık gibi çökerken, doğru bir dost, karanlığın içine kandil gibi doğmaktadır. Hz. Ali (r.a) buyurur ki; “Kiminle arkadaşlık ettiğine dikkat et, çünkü arkadaşlık, tabiatı çalar.” Sen namazını korumaya çalışırsın ama etrafındaki arkadaşlar lakayitse zamanla gevşersin. Sen harama dikkat edersin ama arkadaşların önemsemiyorsa zamanla duyarsızlaşırsın. Çünkü kötülük, bulaşıcıdır, iyilik ise ancak korunarak yaşar.
Dost, insanın en büyük servetidir ama aynı zamanda en büyük imtihanıdır. Yanlış dost, insanın kalbini çürütür, doğru dost ise insanı yeniden inşa eder. İyi arkadaş; insanın aklını, ahlakını ve imanını kuvvetlendirir, kötü arkadaş ise; bunları tek tek zayıflatır. Bu yüzden büyükler, dostluğun kapısını açmadan önce kalbin kapısını yoklamayı tavsiye ederler. Bir insanın hayatı, aslında dostlarının toplamıdır. Sözleri onların nefesidir, adımları onların yönüdür, kalbi onların rengidir. Bu yüzden dost seçimi, geleceğini seçmektir. Gül bahçesine giren gül kokar, çöplüğe giren ise kokudan kaçamaz. Bülbül güle götürür; karga ise çöplüğe… Kiminle yürüyorsan, sonunda oraya varırsın. "Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleleyim" ata sözü bu hakikati özetler.
Bu hakikatin hayata yansıyan izdüşümü, yanında bulunanların seninle olan ilişkisini belirler. Bir insan yalnız kalmaya başladıysa, çevresindekilerin ondan alacakları bir şey kalmamıştır. Onun yanında artık gerçek dostları vardır. Öyleyse ! Kişi güçlü olduğu zaman gerçek dostlarını yanında tutmayı başarmalıdır. İnsanın çevresi, kendisinin de kim olduğunu anlatır ve tanıtır. Çevresi kirli olanlar, kendileri de kirlidir. Onların varlığı, çevre kirliliği oluşturur. Bu çevre kirliliği, tozun toprağın kiri gibi de değildir. O nedenle; insan en yakınında olanları iyi seçmeli, kirine pasına dikkat etmelidir. Kişinin aynası arkadaşıdır.