Kişilik makamla değişmemeli

Sıkça söylenilen bir söz vardır, bir de biz tekrarlayalım; “tekrar çok güzeldir velev ki yüz seksen kere yapılsın. Konunun iyi anlaşılması bakımından önem arz eder.
Anadolu"da yaygın bir örnekle olaya girelim. Adamın biri oğluna “senden adam olmaz” demiş. Oğlu okumuş ve bir makama gelmiş. Sonra babasını emri vaki yanına çağırtmış. Babası huzura gelmiş ve “beni çağırdın geldim buyur” demiş. Oğlu, “baba sen bana adam olamazsın demiştin, bak oldum ve makamdayım işte görüyorsun” der. Baba cevap verir: “oğlum ben sana okuyamazsın makama gelemezsin demedim, adam olamazsın dedim, görüyorum ki doğru söylemişim sen okumusun ama adam olamamışsın” der. “Eğer adam olabilseydin babanı ayağına getirtmezdin” diye cevap verir.
 Evet, ilim elbette çok güzel bir hazinedir. Dinimiz ilim nerdeyse gidin öğrenin diyor. Buna kimsenin itirazı asla olamaz. Ancak ilim önce kendini bilmektir diye büyük bir söz vardır. Önce bunu yani kendimizi bilmeliyiz. Buradan nereye geleceğimi merakta bırakmadan açıklık getirelim.
Bizim bir arkadaşımız Gazi Devlet Hastanesi yani eski SSK hastanesinin Başhekimi oldu. Biliyorsunuz bu makamlar siyasi iradenin tasarrufundadır. Herhangi bir puanlama veya farklı bir kademe durumu söz konusu değildir, liyakat, yeterlilik şu bu aranmaz. Bu arkadaşımız bir anda farklı bir havaya girdi. Adeta kendi özel polikinliğini yönettiğini zannetti. Hastanede doğru dürüst bir kadro oluşturamadığı için dedikoduvari aktivasyonlarla işi yürütmeye başladı. Bu durum kurumlarda son derece sakıncalı sonuçlar doğurur ve öyle de oldu. Kendisine referans olan insanlarla, eski dostlarıyla değil zihniyeti farklı insanlarla istişare eder oldu. Bu da hatalar zincirini oluşturdu. Hani derler ya; kılavuz karga olanın ……  işte aynen öyle oldu  maalesef … 
Bazı bürokratlar basında yer almayı çok severler ya, sayın Başhekim de son zamanlarda hiç basının gündeminden düşmedi maşallah! Umre ziyaretine gidip geldi ben de kendisini ziyarete gittim. Üzülerek söylemek zorundayım kutsal topraklara gitmiş ama şeytanı hiiiç taşlayamamış. Tam aksine nefsine esir olmuş. Vah yazık, kimse yakıştıramıyor kendisine, sadece düşmanları seviniyor bu duruma!
 Aslında kendisini severim, özünde iyi bir insan ama, ne hikmetse özünden sapmış, rot ayarı bozulmuş görüntü çiziyor son zamanlarda… Zannederim gururuna ve nefsine yenik düştü, işte herkes gibi ben de kendisini sevip saydığım halde gururunu asla sevemedim mamafih gurur  ve böbürlenmek olgun insana yakışmaz, insanın içinde bastırılmış nefsani ve şeytani duygudur.
 Hatır etmeyene hatır edilmez. Sen burada o koltuğa oturtulmuş bir insansın. O kurumda görev yapan her hekim aynı hakka sahiptir.  Lütfen emrinizdeki yöneticilerinize de dikkat  ediniz, bazı alt yöneticileriniz mesai arkadaşlarına kan kusturuyor, hem de hem cinslerine… Bir hadis var, hatırlatmada fayda görüyorum: Merhamet etmeyene merhamet edilmez. Asgari ücretle çalışan personelin de insandır, onların da merhamete ihtiyacı vardır,  unutmayınız sayın Başhekim!  Daha açıkçası herkese merhametle muamele et, bundan bir şey kaybetmezsin aksi halde kaybın çok olur…
Seçimle gelmediniz bunu bilmelisiniz. Size güven ve sevgi besleyenleri mahçup ettiniz, üzdünüz. Bunları hala göremiyorsanız, size söylenecek sözümüz  yok. Unutmayınız ki dostlar yağ çekmez, acı söyler. 
Sayın başhekimim, eğer size birileri “aferin, sen ne delikanlı başhekimsin yürüyüşün de on numara” diyorsa, anla ki kuyunu kazıyor. Bu tür gaz vermeler sizi daha çok hataya sürükler ve size hiç bir şey kazandırmaz. Tek bir şey kazandırır, bolca düşman. Kusura bakma sayın Başhekim, biz sadece hatırlatırız!
Biz uyaralım ister al ister alma. Yolun ve izlediğin politika size zarar veriyor, bizce çok yanlış yoldasınız. Kabul etseniz de etmeseniz de böyle dostum. Unutmayınız ki yarın bu sokaklar da yine yürümek zorundasınız. Bugün kırdığınız insanlarla bir çok ortamda yine yüz yüze geleceksiniz. Başka şansınız da yok. Bilmem anlatabildim mi?