KİMSENİN OYUNCAĞI OLMA!

Sami Kesmen

Hayat, insanın kendi duruşunu muhafaza etme mücadelesidir. Bu mücadele, dış dünyayla değil; insanın kendi iç dünyasıyla verdiği bir savaştır. Çünkü insanı başkalarının oyuncağı hâline getiren şey dış baskı değil, kendi içindeki boşluklardır. Onay beklentisi, sevilme arzusu, kabul edilme isteği ve menfaat uğruna eğilip bükülme zafiyeti insanı kendi içende savaşa sokar. İnsan kendini sağlam inşa etmemişse, rüzgâr hangi yönden eserse o tarafa savrulur; yüzü güleni sever, işine yarayana yakın olur, menfaatine dokunmayanı görmezden gelir. Oysa insan dediğin; omurgalı duruşuyla, net ifadeleriyle, doğruluk çizgisine sadakatiyle değer kazanır. Kırılmasınlar, gücenmesinler diye eğilip bükülen bir hayat; sonunda kendi sahibini eğip büker. Bu yüzden herkesin memnuniyetini kazanmaya çalışan kişi; farkında olmadan herkese göre şekillenen, sonunda ise kimse tarafından ciddiye alınmayan bir gölgeye dönüşür.

Yalaka olmak; sadece başkasına yaranmak değildir, insanın kendi kişiliğini inkâr etmesi, kendi hakikatine ihanet etmesi demektir. Yaratıcının insana bahşettiği en büyük nimetlerden biri; kimliktir, duruştur, çizgidir. İnsan bunun üzerini yapmacıklıkla örttüğünde hem kendisini yaralar hem de değerini küçültür. Samimiyet; menfaatle ölçülmez, gerçek samimiyet; menfaate rağmen sürdürülen dostluktur. Ne yazıktır ki zamanın ruhu, insanları çıkar ilişkilerinin kalabalığına sürüklemiştir. Herkes gülümser, herkes selam verir, herkes “yanındayım” der ama iş fedakârlığa gelince yüzler değişir. İşte tam burada karakter devreye girer. Karakteri sağlam olan, çıkarın bittiği yerde dostluğu bitirmez, menfaati kesildiğinde yüzü dönmez. Oysa kişiliksizliğin alameti; menfaat bittiğinde samimiyetin de buharlaşmasıdır. Böyle insanlar dost olmaz, sırdaş olmaz, yoldaş hiç olmaz. Onlar sadece kulaktan kulağa geçen ucuz gülümsemelerin sahipleridir.

Net olmanın bedeli vardır ama ödülü de büyüktür. Net insan sevilir veya sevilmez ama asla hafife alınamaz. Çünkü insanın içiyle dışı bir olduğunda söyledikleri de duruşu da güven verir. Gecesiyle gündüzü farklı olanların sözü ise itibar etmez. Esnekliğin bir yere kadar makbul olduğu doğru ama gevşeklik karakteri çürütür. İnsanın omurgasını eğen şey sert imtihanlar değil, yumuşak yalanlardır. Bir insanın kendini başkasına beğendirme çabası kadar acınası bir durum yoktur. Kendini beğendirmek için şekilden şekle giren kişi, aslında kendi değerini ayaklar altına almıştır. Çünkü başkasının takdiriyle büyüyen, bir başkasının yergisiyle küçülür. Dışarıdan gelen övgülerle şişip tenkitlerle sönen hayatların adı oyuncaktır; kim tutarsa ona göre şekillenir.

Oysa insanın değerinin kaynağı dışarısı değil içidir. İçte sağlamlık yoksa dıştaki hiçbir duruş gerçek olmaz. Yumuşak görünmek adına eğilip bükülen, hakkı eğip büken, yanlışa "evet" diyen kişi; aslında başkalarının değil, kendi nefsinin oyuncağıdır. Çünkü hakikat karşısında eğilen insan, uzun vadede kendine yabancılaşır. Kendine yabancılaşan ise başkasının oyuncağı olmaya mahkûmdur. Dürüstlük, insanın kendi kendine verdiği en büyük sözdür. Bu söze sadık kalan, hayatta da istikametini kaybetmez. Dürüstlükten sapan ise hem kendi iç huzurunu hem insanlardaki itibarını kaybeder. Herkes tarafından sevilme isteği, insanı herkesin oyuncağı yapar. Çünkü herkesi memnun etmeye çalışan kişi, sonunda kimseyi mutlu edemez ama kendisini tamamen tüketir.

Kimsenin oyuncağı olmamak; sert olmak değil kararlı ve tutarlı olmaktır. İnsan, kendi değerlerini, inançlarını, hayat çizgisini koruduğunda; karşısındaki kişi de onun duruşuna saygı duyar. Kendi değerlerini pazarlık konusu yapan ise hem değersizleşir hem saygınlığını kaybeder. Bir insanın değeri, kendisini hangi fiyata sattığıyla ölçülür. Kimi menfaate satar, kimi korkuya satar, kimi yalnız kalmamak uğruna satar ve satılır. Unutulmamalıdır ki; onur pahasına kazanılan hiçbir şey bereket getirmez. İçine eğilenin dışı dik durmaz. Onuru için yalnız kalanın; yalnızlığı izzet olur, menfaat için kalabalığa karışanın; kalabalığı zillet olur.

Tavsiyemiz; dürüst ol, net ol, karakterli ol. Kimin ne dediğine göre şekil alma. Kimi memnun edeceğim derken kendinden vazgeçme. Menfaatine göre değil, vicdanına göre yaşa. Samimiyeti çıkara göre belirleme. Gülüşlerin, duruşların, sözlerin tutarlı olsun. Kendi değerine sahip çıkamayan, başkalarının elinde oyuncak olur. Ama omurgası sağlam olanı; ne rüzgâr savurabilir, ne menfaat eğebilir, ne korku esir edebilir. Kimsenin oyuncağı olma; kendin ol, dik dur, izzetle yaşa.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.