KİMİN İÇİN ?

Bayram Ocak

Gezi eylemleri veya destek altında yapılan eylemlerin bilançosu, valiliklerden verilen  bilgilere göre hazırlanan hasar tespit raporunda  58 kamu binası, 68 MOBESE kamerası ve 337 işyerinin tahrip edildiği, 90 belediye otobüsü, 214 özel araç, 240 polis aracı ve 45 ambulansın kullanılamaz hale geldiği açıklandı. Eylemlerde, biri CHP binası olmak üzere 14 parti binasının zarar gördüğü toplam zararın ise 140 milyon lira olduğu belirlendi. Bu zararın yaklaşık yüzde 90'ının İstanbul, Ankara, Adana, İzmir, Antalya, Artvin, Bursa, Edirne, Eskişehir, Hatay, Kocaeli, Mersin, Samsun, Kayseri, Manisa ve Tunceli'de yaşanan olaylarda gerçekleştiği tespit edildi.

Nasıl karşılanacak bu zarar tabi ki vergi kaçıramayan, bodrosuna  otomatik vergisi yansıyanlardan kısaca iş yeri olandan da, çalışandan da kesilen vergilerle zarar karşılanacak. Oysa verdiğimiz vergiler bize yol, su ,elektrik ,sağlık, eğitim ,olarak dönerken. Yarın bir ilaç için katkı payı 5 liradan 7 liraya çıkarıldığında orada eylem yapacağım diye koşan tipler ilk tepkiyi verecek.

Sürekli olarak bu olaylara karşı tavır koymuşumdur. Yapanlar belli, görüntüler mevcut, dernekler, sivil toplum kuruluşları belli. Tüm zararı devlet onlardan tahsil edecek, zararı kimin karşılayacağı hakkın da hemen halk oylamasına gidilmeli, o zaman gerçek halk desteği ortaya çıkar. Ne oldu gezi eyleminin sonunda, ölen öldüğüyle kaldı,( bu konuda hak yemeyelim, ölen öldüğüyle kaldı ama bir sonraki gezi eylemlerinin  anma törenlerinin konu mankeni olarak kullanılacak). Kimin malını kırıp döktünüz, yaptığınız eylem o meşhur demokratik hak arayışın örneğiydi değil mi? Demokrasinin ,bu  fikri  yayıpta kendilerine göre demokrasiyi var sayan emperyalizmin dışındaki ülkelerde işleyiş şekli, vurmak,kırmak,yakmak,yıkmak. Devlet ne yapacak, karanfilleri devreye sokacak,yada ciddiyetten uzak polislere görev yapmayın diyen boş zihniyeti dinleyecek. Büyük devlet olalım diye uğraşıyoruz ya daha olmadan, eylemcilerin stres atmalarını bekleyecek, onlar heyecanlarını yatıştırdığında her şeyi yeniden tamir edecek devlet. O zaman ne toma olur nede biber gazı, tam anlamıyla demokraside uygulanmış olur. Osmanlı zamanında Kabakçı Mustafa'lar  vardı. Sonra kabak  başlarında patlamıştı. O dönemlerde onu beğenmedik, bunu beğenmedik diyen tipler vardı. Daha sonra  beğenmedikleri devlet parçalanmış, yerinde Yunanistan, Ermenistan oluşmuştu.

Güneydoğuda ufak tefek kıpırdanmalar başladı. Hepsi tesadüf mü bunların, oluşturulmaya çalışılan polis gücü görüntüsü, yaylalarda şenlik yapan terörist haberleri sonunda Lice'de karakol yapımı nedeniyle yapılan eylem. Olaylar tesadüfü değil, gezi olayları ile Güney doğu bölgesinde yapılmaya çalışılan faaliyetlerin hepsinde ortak nokta , iki olayda da halk desteği  bölge nüfusuna  oranla oldukça düşük. Daha doğrusu halk artık bu oyunlardan bıktı.

Süreç baltalanamazsa, ağaç, ot, çiçek, böcekten sorun çıkartılıp hemen cilalanarak, her olumsuzlukta özellikle devlete karşı eylem yapanların  yanında yer almaya çalışan basın devreye girecektir. Muhalif olduğunu düşünen sanatçıların sivri açıklamaları başlayacak,  tüm bunları demokratik hak arayışı olarak lanse edilmeye çalışılacaktır.


Devlete karşı yapılan eylemlerin arifesinde birden bire patlak veren bu olayların arkasındaki büyük fotoğrafa bakıldığında Başbakanın Filistin gezisini görme ihtimalimiz sizce var mıdır.  Her ziyaret öncesinde işleyen takvimin aynı olduğunu umarım görebiliyorsunuzdur. İsrail Filistin'e hava saldırısında bulunur, Güneydoğuda eylem yada çatışma haberlerinde artış olur.

Tüm bu gelişmeler ışığında insanların  durum değerlendirmesi yapmaları gerekmektedir. Neden bizim ülkemiz?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.