KILIÇDAROĞLU VE CHP KURULTAYI ÜZERİNE

Türkiye siyasetinde her şeyin çok ani ve çok hızlı geliştiğine inanılsa da asıl gerçek; değişimin o kadar hızlı değil, planlı bir sürecin parçası olarak adım adım devreye sokulmakta olduğudur. Elbette ulusal ve uluslar arası siyasette belirleyici olan büyük sermaye sınıfı tarafından devreye sokulan planlar her zaman istenildiği gibi yürümemektedir ve bazen yeni planlar devreye sokularak siyaset yeniden şekillendirilmekte ve dizayn edilmektedir. Tesadüf olarak izah edilemeyecek bir biçimde, CHP kurultayı öncesinde bizimki gibi toplumlarda bir siyasetçiyi anında bitirecek olan “eşini aldatma” gibi bir olayın görüntüleri kamuoyunun bilgisine servis edilerek Baykal"ın toplum ve CHP üzerindeki bütün etkisi yerle bir edildi ve Baykal istifa etmek zorunda bırakılarak siyasetin kenarına itildi. Baykal"a yönelik komplonun ortaya çıkması ile başlayan bu müdahale sadece Baykal'a değil, CHP'ye ve AKP'ye açık bir mesaj taşıyordu. Baykal önderliğindeki CHP bu haliyle temsil ettiği sermeye sınıfının çıkarlarına hizmet edemez ve yeni sürecin baş aktörü olamazdı. Piyasada yeterince sağ parti varken mevcut durumu değiştirmeye değil, AKP"ye karşı mevcut durumu korumaya çalışan ve duruma uygun politika yapmak için iyice sağcılaşan CHP"ye “sol"a ve emekçi kesimlere dön” uyarısı yapılırken, son zamanlarda sermaye sınıfı tarafından kendisi için çizilen sınırların dışına çıkmaya çalışan AKP"ye ise artık dur deniyordu.
Baykal aslında toplumda algılandığı gibi komplonun değil, siyasette yeniden yapılanmanın kurbanı oldu. Her tarihsel kişilik ve egemen sınıfın iktidarını temsil eden hükümetler, tarihin belli bir kesitinde kendine biçilen rol ya da ait olunan misyon (görev) le vardır. Bu misyon ortadan kalktığında, bu misyonun taşıyıcıları da ortadan kalkar. İşte bu nokta da misyonunu tamamlayan Baykal"da siyaseten ortadan kaldırıldı. Gelinen süreçte ulusal ve uluslar arası sermayenin çıkarları ve çizdiği sınırlar içinde siyasetin yeniden yapılandırılması sürecine uygun davranışlar içinde bulunmayan AKP'nin dizginlenmesi gerektiği ve aklını başına toplamazsa gidici olduğu, bir komplo ile Baykal'ın başına gelenlerin aslında herkesin başına gelebileceği mesajından bellidir.
AKP'nin sistem içi çatlakları derinleştirmesi ve bir korku imparatorluğu yaratmaya çalışması,  aslında sermayenin kendileri için istedikleri sınırın dışına çıkması ile ilgili bir durumdur. Son dönemde yaşanılan kimi olaylarda AKP'nin kendinden emin ve kendine buyruk davrandığı, çizdiği aştığı ve işi zıvanadan çıkaranın kendisi olduğu görüldü ve sermayenin büyük bir kesimi ile devletin kimi kurumları eğer dizginlenmez ve hizaya çekilmezse kendi geleceğini AKP hükümeti döneminde tehlikede görmektedir.
Gelgelelim Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının içeriğine. Burjuva siyasetinin yeniden dizayn edilmesinin yeni aktörlerinden Kılıçdaroğlu'nun Baykal"dan farklı olarak konuşmasının en önemli vurgusu CHP'nin yeni dönemde sesleneceği ve toplumsal destek arayacağı tabanın hangi kesimler olacağına işaret etmesiydi. Yoksulluk, yolsuzluk ve işsizlik üzerine yoğun vurgular, CHP'nin önümüzdeki dönemde varoşlar da, emeğin farklı kesimleri arasında karşılık bulma arzusu taşıdığını göstermektedir. Dümeni sol"a ve sosyal demokrasiye kırarak artık elit bir kesimin dışına çıkıp siyaset yapma eğiliminde olduğunu gösteriyor. Emekten, işçiden, köylüden yana söylemlerin ağırlığı statükocu CHP'nin siyasetinde ne kadar karşılık bulacak bilmiyoruz. 
Sınıflar arası savaşımın keskinleşeceğinin belirtileri bir süredir, emek güçlerinin ortaya çıkışında kendini hissettiriyordu. Kent A.Ş, Tekel, İtfaiye, Liman, Tariş işçilerinin emek mücadelesi, yeni bir evreye girdiğimizin habercisiydi. Gençlerin ve kadınların emek mücadelesindeki gözle görülür artışları bir değişimi, yeni bir sürecin başlangıcını ifade ediyordu. Sermaye sınıfına ve Kapitalizme karşı işçi sınıfı mücadelesinin yükseldiği ve emek güçlerinin farklı çıkışlar aradığı bir dönemde CHP"nin Kılıçdaroğlu ile birlikte parlatılması ve yelkenlerinin şişirilmesi emek mücadelesinin Kılıçdaroğlu rüzgârıyla birlikte sisteme entegre edilmesini ve dağıtılmasını amaçlamaktadır.
AKP gibi CHP"nin de sermaye sınıfının değişik kesimlerinin çıkarlarını temsil eden bir düzen partisi olduğu unutulmamalıdır.