KAMU VİCDANININ SESİ...

Adnan Bahadır

KAMU VİCDANININ SESİ OLMAK ZOR AMA KEYİFLİ

 

            Zahmetsiz  rahmet olmadığı gibi emeksiz yemek veya bedel  ödemeden  sonuç alma imkanı da yoktur. Kimsenin eleştiremediği veya eleştirmesi halinde  çıkarlarına halel geleceği endişesi taşıdığı için kıyısından kenarından geçmek istemediği  olayları  gündeme alma işi  de bize düşüyor. Bunu yaparken bazen keyif alıyoruz, bazen de üzülüyoruz. Üzülme nedenimiz olayların cereyan etme biçimidir, yoksa  eleştirdiğimiz kişi veya kurumları çok umursadığımızdan değil.

            Her topluma bir Molla Kasım gerekli olduğu yüce kitabımızın emri gereği olduğunu hatırlatmakta yarar görüyorum. Zira, yüce rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de “Sizden birileri iyiliği emredip kötülüğü yasaklasın umulur bunu yapanlar felaha erenlerdir” buyurarak doğru olanları yazıp, çizmenin, yanlış olanların da karşısında olmanın gereğini bizlere bildirmektedir. Bu güne kadar elimizden geldiği kadar bunu yapmaya çalıştık ve bu anlamda kamu vicdanının sesi olmaya çalıştık. Mevlaya hamd-ü senalar olsun ki, bu konuda bizleri başarılı kıldı.

            Yaptığımız haberlerde ölçümüz vicdanımız olduğundan sonuç almak da kolay oldu. Manşet haberimiz bunlardan birinin delilidir.  Ayrıca  Kızılay ile ilgili yaptığımız haberlerden bazıları  çok rahatsız oldu, ama sonuç ortada.  Van depreminde Kızılay Genel Merkezinin ne halde olduğu da ortaya çıktı. İnsanlar perişan çadır yok, aş yok, ısınacak bir şey yok. Kızılay genel başkanı açıklama yapıyor vatandaş ikinci el eşyasını göndermesin, hiç böyle bir saçmalık olur mu? Oradaki insanlar değil ikinci el, beşinci el malzeme bulsalar takla atacaklar. Kızılaycıların milletin sıkıntısı diye bir derdi yok, adamlar kendi dertlerine düşmüşler. Bir Genel Başkan  şubesini soruşturup, yapılan yanlışları ortaya çıkaran müfettişleri ve teftiş kurulunu görevden almış ise ondan ne beklenir, siz takdir edin. Kanaatimce ömrü çok uzun olmayacak. Çünkü, çok kısa sürede açık verdi. Allah adili mutlaktır kimsenin yaptığını yanına koymaz.

            (Van depreminde yakınlarını kaybeden, maddi, manevi zarar gören kardeşlerimize sabırlar temenni  ettikten sonra asıl konumuza girmek istiyorum.) Van depremi ile ilgili tüm kamu kurumları seferber olup, ellerindeki  imkanları  bölgeye kanalize  ederken şehrimizin en zengin iş adamlarından birisi hatta Türkiye'nin ilk 500 kuruluşu arasında yer alan kurumun yönetim kurulu başkanı şirkete bağlı AVM de yardım kampanyası başlattıklarını, bu konuda halkın desteğini beklediklerini  basına beyan etmiş. Diyeceksiniz iyi güzel de bunda yadırganacak ne var, doğru ilk  bakışta yapılan çok güzel bir iş gibi gözüküyor ancak madalyonun başka bir yüzünü açtığımızda durum çok farklı. Bu şirketler grubu Türkiye'deki en büyük 500 firma arasında yer alıp, ürettikleri demir, çelik ve izabe tesisleri bakımından ilk yirminin içerisinde olduklarını kendileri söylüyorlar. Hatta bir keresinde eski bir Bakan arkadaşımla ziyaretlerine gittiğimde adamlar Bakan'ı hiç konuşturmayıp, biz bu ülkede izabe tesisleri bakımından 18. Sırada olan bir kuruluşuz bizi ona göre değerlendirin deyip hava atıyorlardı.

            Ülkemizde üretilen  inşaatlık demirin maliyeti bellidir  İnşaatlık demir geçtiğimiz hafta 1.700Tl ye kadar çıkmıştı. Başbakan fabrika sahiplerini toplayıp, demir fiyatını adam gibi ayarlamaz iseniz gereğini yapacağım deyince demir  fiyatı 1.450 ye indi. Asıl olması gereken fiyat  1.250TL yani 1.250TL ye satıldığında para kazanan demiri 1.700TL ye satıldığında kazanılan parayı tarif etme imkanı yok. Size sadece şu kadar ipucu vereyim üretilen demir yurt dışından alınan hurdaların eritilmesi sonucu yapılıyor, bu hurdalarla ilgili de konuşulacak o kadar çok şey var ki anlatamam ancak bugün konumuz o değil, alınan hurdalar ortalama 50 ile 75 dolar arasında alınıyor işlendikten sonra 1.600-1.700TL ye satılıyor, kazanılan korkunç paraları siz hesaplayın. Hiç unutmuyorum  2006 yılında Vezir hazretleri   Samsunspor'a yardım için Valilikte bu grubun yönetim kurulu başkanı ile kavga ettikten sonra Belediyeye geldiğinde ateş püskürürken ilk dediği şey, sadece ufak bir kur ayarlamasında on milyon dolar kazanıyorlar aylık gelirleri en az onbeş, yirmi milyon dolar kulübe para vermemek için Oflu tüccarlar gibi ağlıyor sözü oldu. Şimdi bu adam çok büyük bir iş yapıyormuş gibi çıkmış basına beyanat verip depremle ilgili kampanya başlattıklarını söylemiş. Be Allah'tan korkmaz, kuldan utanmaz  adam sadece bir günlük gelirini versen tüm Samsun ilinde  bir ay toplayacağın yardımları ikiye katlar. Metro şirketler grubu babamın oğlu değil, ama adam grubuna bağlı  Van etten beş bin ton et, gıda, temizlik malzemeleri, ayrıca iki gün boyunca Van'a giden depremzede yakınlarından para almayarak katkı sağlarken sen Vezir Hazretlerinin dediği gibi tam bir Oflu  tüccar edasıyla hem reklamını yapıyorsun, hem de alış veriş merkezine daha fazla insan gelmesini temin ederek depremzedelerin sırtından para kazanıyorsun. Doğrusu bu kadarına da pes demekten başka bir şey söylemek istemiyorum. Bu konuda en güzel kararı kamu vicdanı vercektir. Kalın sağlıcakla

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (9)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.