KAİNATTA BİR DENGE VAR

Mustafa Cemal Tomar

Dengenin değişik tanımları vardır. İlk akla geleni "iki karşıt gücün denk gelmesinden doğan durum" olarak telakki edilebilir. Fizikte denge kavramının daha spesifik (özel) bir tanımı vardır. Bir cismin hem doğrusal hem de dönme ivmesi sıfırsa dengede olduğu söylenir. Bu, hem hareketsiz hem de sabit doğrusal ve açısal hızlarla hareket eden cisimleri kapsar.

Rahman Suresi 7. Ayette de Cenab-ı Hâk , "Göğe gelince, Allah onu yükseltti, kâinattaki mükemmel ahengi sağlayan ölçü ve dengeyi koydu. 2. Göğü Allah yükseltti ve mîzanı (dengeyi) O koydu." buyurmaktadır. Peki bu dengenin var olduğunu nasıl anlarız. Yasin 36. Ayet; Yerin bitkilerinden, kendi nefislerinden ve daha bilemeyecekleri şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah'ın şanı ne yücedir. Konu ile ilgili başka ayetler de var.

Konuya Mesnevi'sinde Mevlâna da yer veriyor. Şöyle ki; Ey insan, dünyâdan birbirine zıd iki ses gelir. Acaba senin kalbin hangisini almaya istîdâtlı?” "O seslerden biri Allâh’a yaklaşanların hâli, diğeri ise aldananların hâlidir.” “Bu seslerden birini kabul ettin mi, öbürünü duymasın bile!..” “Çünkü seven bir kimse, sevdiğinin zıddı olan şeylere karşı adeta kör ve sağır olur.

Bu denge hadisesi zerreden kürreye her nesnede vardır. Atomun nörton-proton ve elektronları vardır. Elektronlar saniyede 2200 km hızla çekirdek etrafında dönüyor. Bir elektrona bindiğimizi ve o kadar hızlılıkta döndüğümüzü var sayarsak 18 saniyede dünyanın etrafını dolaşmış oluruz. Bir atomda +proton -elektron sayıları dengededir. Atomun yörüngesi etrafında dönen elekttonlar bir denge iledir. Bu denge bozulduğunda atom bombası meydana gelir. Yani maddenin yapısını oluşturan atomlar muhteşemdir ve bir denge sayesinde vazifelerini yerine getiriyorlar.

Bu gerçekten hareketle yeryüzünün bir bölümünün buzullarla kaplı olması, diğer bölümünde de dağların, platoların, ovaların, yaylaların, ormanların, sahra ve çöllerde kaplı olması bir denge unsurudur. Yeryüzünde milyonlarca canlı türünün ve bu türlerin belli sayıda olması hayatın dengeli ve ölçülü olmasının bir kanıtıdır. Nasıl ki bir tahterevalli dengede durması için her iki tarafına eşit kuvvet uygulanmalı ise hayat da böyledir. Gece- gundüz miktarı, mevsimler, bir ağacın etrafındaki dallar, insan vücudu ve organları adeta bir simetri örneğini bize sunmaktadır.

Fiziksel anlamda bu durum böyle de ruhsal, psigolojik ve sosyal yönden durum nasıldır acaba? diye insanoğlu kendine sormadan edemiyor. Burada da kesinlikle bir denge unsuru vardır. Sevaplar günahlarla, iyilikler kötülüklerle, güzellikler çirkinliklerle dengeleşiyor sanki. Bir insanın iyi yönleri varsa da kötü yönleri de vardır. "Canım o her yönüyle iyi insandır" denilmektedir. Belki de kötü taraflarını setr ediyordur, ya da biz göremiyoruz. Yukarda Mevlana'ya atıf yapmıştık. Kişi sevdiği kişinin eksiklerini göremiyor.

Konumuzla alâkalı olduğuma inandığım Ünal Güner'den söz etmek istiyorum: Ünal Güner Kimdir?
Ünal Güner, beden, zihin ve ruh bütünlüğü derinlemesine çalışmalar yapan bir yazar, eğitmen ve rehberdir. 1966 yılında Gaziantep’te doğmuş, genç yaşta başladığı judo eğitimiyle uluslararası düzeyde sporcu olarak Türkiye’yi temsil etmiştir. Marmara Üniversitesi’nde Spor Fizyolojisi ve Psikolojisi alanında yüksek lisans yaparak beden, zihin ve enerji dengesi konularında akademik bir temel edinmiştir.

Fayda Rehberliği Nedir? Fayda Rehberliği, Ünal Güner’in geliştirdiği, hayatın matematiksel düzenini okuyarak, yaşadığımız olayların nedenlerini kavramamızı ve bir de olanın bütüne aksettiğinin bilinci ile kendi içsel güçlerimizi keşfederek kendimize rehber olmamızı amaçlayan bir farkındalık sistemidir. Temelinde "vermek, almaktır" ve "birlik-bütünlük" ilkeleri yer alır. Fayda Rehberliği, sadece bireysel farkındalık oluşturmakla kalmaz, kolektif bilinçte de iyileşmeyi hedefler. Kötülük yaptıysan karşılığı kötülüktür, iyilik yaptıysan er geç karşılığı iyilik olarak karşına çıkacaktır. Burada kötülüğe karşılık iyilik edersen iyilik bulacaksın. Hakkını birine helâl etmek de iyiliktir. Eğer hakkını yiyenlere "hakkım helâldir" dersen kaybettiğin değer dönüp dolaşıp seni bulacaktır. Zalimlerin zulmüne karşı beddua değil de ıslahları için dua edersen umulur ki zulümlerinden dönerler. Kötülükleri hep kötü olsrak görmemeli, zorluklar, baskılar, zulümler, uğranılan haksızlıklar insana çok şey öğretir. Geriye dönüp baktığımızda yaşadığımız kötü hatıralardan çok şey öğrendiğimizi görüyoruz. "Doğrularımdan az, yanlışlarımdan çok şey öğreniyorum" sözünün ne anlama geldiğini daha iyi anlıyorum. Eğitimci- matematikçi Serpil Pehlivan'ın fikir ve düşünceleri bu bağlamda çok kıymetlidir. Kendi fikirlerinden yararlandım. Kendisine teşekkür ederim.

Yüce Allah her şeyi muntazam yarattı, eksik hiç bir şey yok. Her şeyi mizana (dengeye) oturttu. Düşünen akıllar bunu rahatlıkla akleder. Sözlerime Bakara Süresi 216. Ayet-i Celile'si ile bitirmek istiyorum. "Ey müminler, hoşunuza gitmediği halde, din düşmanları ile savaşmak üzerinize farz kılındı. Olur ki, bir şey hoşunuza gitmezken, sizin için o hayırlı olur ve bir şeyi de sevdiğiniz halde o, hakkınızda şer olur. Allah bilir, siz bilemezsiniz." Yüce Allah doğrusunu söyledi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.