İŞTE TÜRKÜN FELSEFESİ!..

Zaman zaman dönüp şöyle bir arkaya bakmak lazım…

Nereden geldik…

Nereye geldik…

Ne kadar geldik…

***

Geldik mi, yoksa daha geriye mi düştük…

Neydik, ne olduk, ne olacağız…

***

Böyle geçmişi eşelerken bazen ilginç bulduğum yazılarla karşılaşırım… Hele de o gün canım yazmak istemiyorsa… Balıklama dalarım o tür eski yazdıklarıma… Bugün de öyle oldu…

***

Hem konumuzla ilgili "rabıta"yı da yakaladım zaten… Özeleştiri kültürümüz eksik…

"OHA Haber Ajansı"yla başlayan ve "Kelaynak Sürüsü"yle iki gündür devam eden meslek içi özeleştiri yazılarımızdan ders çıkaran çıkardı…

Gerisini boş verin zaten…

İşte size 4 Nisan 2006 Salı günü kapatılan Takip Gazetesi"nde yayınlanan yazım…

Türkün felsefesini anlatmaya çalışıyorum…

Dilimin döndüğünce…

Beğeneceğinizi umuyorum…

***

 

 

İŞTE TÜRKÜN FELSEFESİ!..

Beceriksizliğimizle, öngörüsüzlüğümüzle, hantal bürokratik yapımızla her işi elimize gözümüze bulaştırmaya bayılıyoruz...
***
Her işimizde bir terslik varmış gibi...
Oysa 'ters'liğin kendisi biziz zaten, görmüyoruz!..
***
Yaptığımız her hatanın ardından, suçlayacak birilerini bularak sıyrılıyoruz işin içinden...
Daha doğrusu sıyrıldığımızı sanıyoruz...
Böyle olunca da hatalardan ders çıkaramıyoruz tabi...
Özeleştiri nedir bilmiyoruz?
***
Onca yaşanmışlıklara, deneyimlere rağmen, sanki ilk kez başımıza geliyormuş gibi, aynı oyunlara geliyor, aynı tuzaklara ısrarla düşmeye devam ediyoruz...
***
'50 İlk Öpücük' filmindeki kız gibiyiz...
Belleğimiz her gün sıfırlanıyor, hafızamız siliniyor, yeni doğan bebek saflığında başlıyoruz güne...
Dostu-düşmanı tanımıyoruz...
Ve her gün ısrarla aynı kazıkları yiyoruz...
***
Vizyonsuz, hedefsiz, amaçsız uzay boşluğunda öylesine sürüklenip gidiyoruz sanki...
***
Üstelik herkesin dilindeyiz ve alay konusu oluyoruz...
***
Efendim, Türk ve Japon şirketleri arasında bir kürek yarışı düzenlenmesine karar verilmiş...
***
Her iki takım da performanslarının en üst düzeyine varabilmek için uzun ve zorlu bir hazırlık döneminden geçmişler...
***
Büyük gün gelip çatmış ve yarış başlamış...
***
Japonlar, yarışı bir kilometre farkla kazanmışlar...
***
Yarış sonrası Türk takımı çok sarsılmış tabi...
***
Türk Şirket yönetimi, yarışın açık farkla kaybedilmesinin nedenini araştırmaya karar vermiş...
***
Yapılan araştırmalar, analizler ve uzun çalışmalar sonucunda hata bulunmuş...
***
Ve derhal "Gerekli Önlemler" alınmış tabi!..
***
Japonların takımında, 8 kişi kürek çekiyor, 1 kişi dümencilik yapıyormuş...
***
Oysa Türk Takımı'nda ise 1 kişi kürek çekiyor, 8 kişi dümeni kullanıyormuş...
***
9 kişilik Türk takımı Japonlarla bir yarış yapmak üzere yeniden yapılanmış...
***
Artık akıllandık ya!..
Yeni yapılanma şekli ise şöyle;
4 dümen müdürü, 3 bölgesel dümen müdürü, kürek çekmekle görevli kişinin performansından sorumlu 1 Dümen yöneticisi ve 1 kürek çekme elemanı...
***
İkinci yarışı da Japonlar iki kilometre arayla kazanmışlar...
***
Tepesi atan Türk şirketi yönetim kurulu hemen harekete geçmiş...
***
Yarışın kaybedilmesinden sorumlu tutulan kürekçi kovulmuş...
Ve müdürlere, sorunun çözümüne olan katkılarından dolayı ikramiye verilmiş...
***
Evet! Aynen böyle yapıyoruz...

***

Ben size bu tekrarı yaparken…  Samsun Valiliğinin açıklaması geldi…

Yetiştirme yurdu yangınıyla ilgili açılan soruşturmanın sonunda oradaki memur ve yöneticiler hakkında soruşturma açılmasına karar verildi…

Dilerim böyle vahim bir olayın faturası yetiştirme yurdunda çalışan iki gariban memura çıkartılmaz…

Sayın Vali Hüseyin Aksoy"un üzerinde titizlikle durması gereken ilk önemli olay bu…

Buradaki tavrı, Vali"nin genel ahvalini de ortaya koyacak…

Bilinen yöntem, suçu iki günah keçisine yükleyip olayı sumen altı etmekti!...

Halefle selef arasındaki farkı göreceğiz...