İNSANIN ONURU

İsmail Okutan

İçinde yaşadığımız bu modern zamanın en iddialı, en fiyakalı sözü insan haklarıdır. İnsan hakları dizgesinde ise en önde insan onuru gelmektedir. İslam’da da özgür bir varlık olarak insan en güzeli, en mükemmel olanı temsil etmektedir. Allah’ın yarattığı varlıklar arasında en güzel, en mükemmel, tek akıllı olan varlıktır. 

Biz de insan olarak değil de eşyadan bir eşya, hayvanlardan bir hayvan, bitkilerden bir bitki veya bambaşka bir cisim, cansız bir varlık olarak da yaratılmış olabilirdik şu yeryüzünde. Etrafımızı bu denli idrak edebilen, etrafımızdaki olayların farkında olabilen bir varlık olmayabilirdik. O zaman da ne dünyayı bilebilirdik ne de güneşi, ne ayı ne de gezegenleri bilebilirdik. Hayat, geçmiş, gelecek diye bir şey söz konusu olmazdı bizim için. Oysaki Allah bizi hem insan olarak hem de insanı canlıların en üstünü olarak yarattı. Ayrıca en büyük nimet olan akıl sayesinde seçtiğimiz Müslümanlığı da en büyük üstünlük olarak verdi bize. Şeref, onur, üstünlük, haysiyet ve insanlık adına ne varsa hepsi İslam’dadır. Bütün bunları İslam ile birlikte bize verdi.  Allah ayrıca izzetimizi ötekilerden koruma yolunu da bize göstermiştir.

İnsanın izzetini koruması, kendisine yüklenen görevleri en iyi şekilde yerine getirmesiyle, İslam’ın ilkelerine sıkı sıkıya uymasıyla mümkün olur. İnsan kendisine verilen emaneti görevlerine sarılarak koruyabilir. İnsanın onuru başka bir canlı veya cansız bir varlık olarak değil de insan olarak yaratılmasıdır. Daha özel manada ise Müslümanın onuru iman sahibi olmasıdır. Bu ayrımların farkında olan insanoğlu kendini, görevlerini ve yaratılış amacını bilerek böylece hem aziz olacak hem de varlığındaki izzet sahibinin Allah olduğunu, onun  emanetini taşıma onuruna sahip olduğunu anlayacaktır. Düşündüğümüzde İnsanın fiziki olarak dört ayaklı veya bir sürüngen olarak değil de iki ayak üzerinde dimdik olarak durabilen, akılı bir varlık olarak yaratılması da Allah’ın insana vermiş olduğu bir onurdur.

İslâm, insanı daha yaratılıştan itibaren onurlu ve izzet sahibi kılmıştır. İnsanın bu kıymetini korumak, onu zedelememek için insanı eğitmeyi, küçüklükten itibaren terbiye etmeyi çok önemsemiştir. İnsanın onurunu zedeleyen kötü alışkanlıklar yasaklandığı gibi başka kimseler tarafından yapılacak küçük düşürücü söz ve eylemler de yasaklanmıştır. Bundan dolayı insanın şahsiyetini zedeleyen, küçük düşüren yağcılık, yalan söylemek, başkasından yardım dilenmek, övmek ve övünmek ve diğer kötü huylar ile kötü alışkanlıklar İslam’da yasaklanmıştır. Başkalarını küçük düşürecek söz ve eylemlerden de uzak durmamız istenmiştir. İslam bu konuya öyle önem vermiştir ki fakirlikten dolayı Müslümanların onurunu korumaya yönelik olarak zekât ibadetini getirmiş hem de bunu zengin olana farz kılmıştır. 

Yalan söyleyip başka birine iftira atmakta bir beis görmeyenler, baklava- kadayıf yer gibi gıybet edenler hangi onurlu şahsiyet sahibi olabilirler? Günlük yaşamda izzet, şeref, haysiyet ve onur olarak dile getirilen şeyler İslam’a ne kadar uygundur acaba? Çünkü izzet ve onur sahibi olmak ancak İslami ilkelere uymakla elde edilebilir. İslam’ın meydana getirdiği toplum da izzetli olur. İslami toplumda onur ve güç de İslam’a uymakla elde edilir. Acaba izzetli, şerefli bir toplum, bir yönetim içinde mı yaşıyoruz? Acaba toplumun hâkim kesimleri, hâkim anlayışı, yönetenler insanın onurunu, şerefini, haysiyetini, şahsiyetini korumak için bir çaba sarf ediyorlar mı? Dahası acaba toplumun yöneten, düşünen kesimlerinin, aydın olduğu söylenenlerin onur, izzet ve şeref anlayışları nedir, nasıldır?

Kendi hakkını aramak için mahkemelerde dava açıp muhataplarını mahkûm ederken, diğer insanlara verdikleri onca sözün altında ezilirlerken hangi izzet ve onurdan, hangi şahsiyetten bahsediyorlar acaba? Ülkenin manevi değerleri ile savaşıp izzet ve onur peşinden koşanlar hangi onura sahip olabilecekler? Müslüman halkın değerleriyle uğraşıp onur ve şahsiyetiyle oynayanlar hangi onura sahip olabilecekler?

Bir insanın hükmî şahsiyeti sahip olduğu değerlerle, sıfatlarla ölçülür. İslam, insanın onurunu korumak için Allah'tan başkasına ibadet edilmesini ve başkasından yardım dilenmesini yasaklamıştır. İslam bunu sistem olarak, toplumsal düzen olarak ele almıştır. Çünkü onurlu insanlar ancak onurlu sistemlerde yetişir. Onurlu insan ancak onurlu toplumda ve onurlu ailede yetişir. Sistemlerin onuru, insanların onurunu etkiler. Sistemin dayandığı fikir ve yönetim anlayışı insanı onurlu veya onursuz olması yönünde etkiler. 
Allah'a değil de başkasına kul olanlar herkes tarafından kullanılabilir.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.