İNSANIN ANLAM ARAYIŞI

Semiha Sandıkçı

Bu dünyanın, yaratılmış herşeyin ve yaşadığımız her olayın bir anlamı vardır.Eğer olmasaydı koca bir hiçlik içinde yaşardık.Hayatın bir anlamı ve amacı olduğuna inanmayan herkesi er ya da geç kuşatacak olan korkunç bir boşluk/hiçlik duygusudur.
 " İnsanın Anlam Arayışı " kitabı bu anlamda derin bir bakış açısı sunuyor okuyana.Viktor E.Frankl'ın kaleme aldığı,kendi acılarından yola çıkarak okura ışık tuttuğu bir kitap.Öyle kalın bir kitap değil,laf kalabalığı olmayan, etkileyici ve sürükleyici.Ben bir günde okudum ve bir çok cümlenin altını çizdim.Tekrar okumak isteyeceğimiz kitaplardan.
  Frankl, Avusturyalı psikiyatr ve beyin cerrahı.Üçüncü Viyana okulunun ve logoterapinin kurucusudur.Varoluşçu terapinin de önde gelen isimlerindendir.
Bu kitapta logoterapinin keşfine yol açan deneyimlerini anlatmaktadır. Barbarlık yuvası toplama kamplarında kendisini çıplak varoluşuna indirgemiş olarak bulmuş, babası,annesi,erkek kardeşi ve genç yaşında eşi bu kamplarda ölmüş ve ya gaz odalarında öldürülmüştür.Yalnızca kendisi ve kızkardeşi kurtulabilmiştir.
  Sahip olduğu herşeyi kaybetmiş,her değeri yok edilmiş, açlık, soğuk ve zulüm çekmiş,her an öldürülmeyi beklemiş bu adam nasıl yaşamaya değer bulabilmiş? Akıl sağlığını nasıl koruyabilmiş? Sonrasında hayata, mesleğine nasıl devam edebilmiş?Merak ediyorsanız bu kitabı okuyun derim.
  İnsan "inanılamayacak kadar yalın kalmış, yaşamı haricinde kaybedecek hiçbir şeyi kalmadığını"anladığında ne yaptığını öğrenir.İnsan dibi görmeden yüzeye çıkamazmış.
  Çektiği ıstırapta bile anlam bulan Frankl;"Yaşamak acı çekmektir ve hayatta kalmak acıda bir anlam bulmak demektir.Yaşamın anlamı varsa, ıstırap ve ölümün de anlamı vardır,ancak kimse bir diğerine bu amacın ne olduğunu söylemez.Herkes bu anlamı kendi bulmalıdır ve bu cevabın gerektirdiği sorumluluğu kabul etmelidir.Bunu başaran insan tüm aşağılayıcı durumlara rağmen büyümeye devam edecektir."
  Bir çok varoluşcunun aksine Frankl ne kötümserdir ne de din karşıtıdır.Kadere inanan, insanın zorlukları aşma ve hakikati rehber edinme kapasitesine dair şaşırtıcı bir şekilde umutlu bir görüşü vardır.Bu bakış açısında olmasaydı ve anlam arayışına girmeseydi Logoterapiyi geliştirmeyecekti belki de.
  
  Hayatından hep şikayet eden, yaşadığı sıkıntılara tahammül edemeyen, artık yaşam bana yorucu geliyor,hep dert sıkıntı beni buluyor diyenler,genelde bu sıkıntıları aşmak için ya da mutluluğu aramak için çaba göstermezler.
Anlamsız bir eylemsizlik hali yaşarlar.
Ben bunları neden yaşıyorum? Yaşadıklarımdan ne öğrendim,bu bana ne kattı?diye sorgulamak, şikayet etmek yerine,anlam aramak gerek.
  Bunun için de insanın kendini geliştirmesi,manevi olarak beslemesi ve entelektüel olarak eğitmesi gerekir.Buna 
örnek olarak Frank kitapta diyor ki;"Toplama kampında, yaşantının tüm fiziksel ve zihinsel ilkelliğine rağmen ruhsal yaşamın derinleşmesi mümkündü.Zengin bir entelektüel yaşama alışmış olan duyarlı kişiler daha fazla etkilenseler de (daha çok hassas yapıda olurlar)iç benlikleri daha az hasara uğrar.Kendilerini çevreleyen korkunçluklardan,iç zenginliklerine ve ruhsal özgürlüklerine sığınarak korunabiliyorlardı."
  Yaşadığımız  bu tüketim toplumu içerisinde o kadar çabuk tükettik ki herşeyi.Maddi,manevi ... İnsanlar hayatlarında anlam aramayı bırakın,hiç bir şeye fazla anlam yüklememeye başladı.Gelip geçici hazlar peşinde,gereksiz ve anlamsız amaçlarla yaşıyorlar.Çoğu kişi küçük dertlere, oyuncağı elinden alınmış çocuk şımarıklığı ile ya da bir çoğu nedenini bile bilmeden depresyonun eşiğinde.Ve maalesef intihar olayları da arttı.
  Yine burada Frankl'a kulak verelim diyorum."Istırap,kader ve ölüm gibi yaşamın alaşağı edilemez bir parçasıdır.Istırap ve ölüm olmadan insanın yaşamı tam olmaz.İnsanın kaderini ve barındırdığı tüm ıstırabı kabul etme biçimi,kendi çarmıhını yüklenmesi ona en zorlu koşullarda bile yaşamına derin bir anlam katma olanağı sunar.Cesur,onurlu ve bencillikten uzak duran biri olabilir."
  Sıkıntılarıyla baş etmeyi öğrenen biri hayatta sapasağlam durur, güçlenir.Yaşadığımız herşey bize birşeyler öğretir ve değiştirir.Ama bu değişimin iyi ya da kötü yönde olması bizim elimizdedir.Bu olayları nasıl okuyup, nasıl anlam çıkardığımıza,
kendimizi nasıl yetiştirdiğimize ve irademize bağlı.Taşın altına elimizi koymamız gerek.
  Yazar anlam bulmak için illaki ıstırabı gerekli görmez ama anlam bulmanın ıstıraba rağmen mümkün olduğunu belirtir.Çünkü gereksiz yere acı çekmek kahramanlık değil,mazoşizmdir.
 Yazar ahlak ve sevgiye de önemli vurgu yapar.Acılarının arasında, eşinin akıbetini merak ederken,tutacak bir dal olarak eşinin hayaline sarılır "insanın kurtuluşu sevgiyle ve sevgidedir"der.
 "İnsanın zor bir durum karşısında ahlaki seviyeye erişme fırsatını kullanması ya da tepmesine yönelik seçimi söz konusudur ve bu da onun çektiği acılara değer olup olmadığını belirler," düşüncesindedir.Ona göre bu yüksek ahlâkî seviyelere pek az insan ulaşabilir.
  Kitapta Frankl; öncüsü olduğu logoterapiden de bahseder.Logoterapi 
psikanalizle karşılaştırıldığında daha az geçmişe yönelik ve biraz daha içgörüye dayanan bir yöntemdir.Daha ziyade geleceğe dayanır,yani danışanın gelecekte içini dolduracağı anlamla uğraşır.Logoterapi,anlam odaklı psikoterapidir.Geçmişe dayalı kısır döngüleri ve geri bildirim mekanizmalarını devreden çıkarmaya çalışır.
   Nietzsche 'nin de dediği gibi"Yaşamak için nedeni olan insan her türlü nasıla katlanabilir."

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.