İNSANA SAYGI ESASTIR

Sami Kesmen

İnsanlara, sadece insan olmalarından dolayı saygı duymak esastır. Ancak küfre hizmet eden ve Allah’ı inkar edenlere karşı bu saygı, hizmete dönüşmemelidir. Müslümanların birbirlerine hizmetleri ibadettir. Bir Müslümanın, diğer Müslümanın elinden tutması, ihtiyacını gidermesi, ona yardımcı olması inancının gereğidir. “Yaratanı sev Yaratandan ötürü” sözünü, Yaratana küfredenin de sevileceği şeklinde anlamak doğru değildir.

Müslümanın insanlarla olan hukuku üç şekilde tecelli eder. Bir Müslüman diğer Müslümanla ana-baba bir kardeştir ki onunla olan hukukunda hem bu kardeşlik hem din kardeşliği hem de ilk insan Hz. Adem’in evlatları olmaktan kaynaklanan kardeşlik, yani insan olmanın hukuku vardır ki; bu kimseler birbirlerine karşılıklı olarak sayı sevgi, muhabbet, yardım ve hizmet etmek zorundadırlar. Bir Müslümanın diğer Müslümanla olan hukuku vardır ki, bu da din kardeşliğinin gerektirdiği hukuktur. Miras hukuku hariç, inanan ana-baba bir kardeşlerle olan hukuk gibidir. Din kardeşine de saygı duymak, sevgi geliştirmek, muhabbet oluşturmak, yardım etmek ve hizmette bulunmak fazilettir. Bir üçüncü hukuk kategorisi de insan olmaktan kaynaklanan hukuktur. Bir Müslüman, kendi inancından ve dininden olmayan ötekilerini de saymak, dikkate almak, gerektiğinde insan olmasından dolayı onlara da hizmet etmek gibi bir sorumluluğa sahiptir.

Ancak; Müslümanın üçüncü kategori olan insan grubuyla olan ilişkilerini din kardeşiyle olan ilişkiler kapsamında yürütmesi İslami bir tutum değildir. Zira, Yüce Allah Hz. Nuh Peygambere, kendi oğlunun kurtarılmasıyla ilgili talebi karşısında “O senden değildir” hükmünü bildirmiştir. Ana-baba bir kardeşlerin, Müslüman olmayanlarına karşı geliştirilecek hukuk da insan olmasıyla ilgili gerçekleştirilecek hukuk gibidir. Miras hukuku hariç inanan ve inanmayan iki kardeş arasındaki hukuk, inanan Müslümanla inanmayan insan arasındaki hukuk gibi olacaktır.

İnsana, insan olmasından dolayı saygı duymak esastır ama muhabbet duymak istisna bile değildir. Yüce Allah Fatiha suresinin ilk ayetlerinde, yani Kur’anın önsözü gibi kabul edilen fatiha suresinde kendi sıfatları olan Rahman ve Rahim kavramlarıyla insanlara önemli mesajlar vermektedir. Yüce Allah Rahman sıfatının gereği olarak, kendisine küfredip, inkar edenleri bile yaşatıp, rızıklandırmaktadır. Bunun için insan olarak yaratılmış olmak yetmektedir. Rahman sıfatının gereği olarak da kendisine inanan ve kulluk edenleri sevmekte, diğerleriyle arasındaki farkı rahim sıfatının kapsamında bildirmektedir.

İnsanlara karşı saygıyı değerlendiren bazı ilahiyatçılar önce insan olmanın esas olduğunu ifade etmektedirler. İnsanlar arası ilişkiler kapsamında her insanın birbirine saygı duyması için “İnsan” olmak yetmektedir. Ancak; insanlar arasında muhabbetin, yardımın ve hizmetin belirlenmesinde “İslam” yani “Müslüman” olmak belirleyicidir. Bu kategorizeyi Yüce Allah yapmıştır. “Siz onlardan olmadıkça onlar sizi sevmez” ilkesinin Kur’anın konusu olarak Müslümanlara hitaben sunulmuş olması, inkarcılarla inanalar arasındaki çizgiyi ortaya koymaktadır. Hülasa; her Müslüman her insana karşı saygılıdır ve onun kutsallarına, yani yaşama hakkına müdahale etmez. Ama, onlara saygı duyması;, muhabbet duyulması ve hizmet edilmesi anlamına da gelmez. Müslüman, vahyin ortaya koyduğu kurallar çerçevesinde kendi yaşam tarzını geliştirecek ve sistemini kuracaktır.
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.