DÜNYA İNSAN HAKLARI GÜNÜ

Sami Kesmen

10 Mart 1948’de Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi Kabul edilmiştir ve bu tarih Dünya İnsan Hakları Günü olarak kutlanmaktadır. İnsanın, hayatını onurlu bir şekilde sürdürebilmesi için vazgeçilmez kabul edilen temel hakları vardır. Din, akıl, namus, can ve mal güvenliği bu hakların önde gelenleridir. Korunması gereken bu beş şeye “zarurat-ı diniyye” (dinin vazgeçilmez temel değerleri) denir. İslam dininin emir ve yasaklarının temel amacı bu değerlerin korunması ve insanın güven, huzur ve mutluluk içerisinde yaşamasıdır. Veda Hutbesinde bu başlıklar öne çıkartılmış, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde de yine bu hakların önemli bir yer tuttuğu görülmüştür.

Can güvenliği deyince akla ilk gelen insanın yaşama hakkıdır. Bu hak bütün hakların başında gelir. Bu hakka sahip olmayan bir kimsenin diğer haklara da sahip olması ve birtakım sorumluluklar yüklenmesi  mümkün değildir. Allah’ın en güzel biçimde yarattığı insanın varlıklar arasında ayrı bir yeri ve değeri vardır. Kur'ân-ı Kerim, “insanın şerefli ve üstün olduğunu"  belirterek onun Allah nazarındaki yerine ve bu âlemdeki konumuna işaret etmiştir. İnsan, kendisine verilen bu değerin karşılığını; Allah’a ve yarattıklarına karşı görev ve sorumluluklarını yerine getirmekle verebilir. Müslümanın bu görevlerini en güzel şekilde yapabilmesi; can güvenliğinin sağlanmasına, kendisine değer verilmesine, kişilerin hak ve hürriyetine riayet edilmesine bağlıdır.

İslam’da insan hayatına büyük önem ve değer verilmiştir. Kur'ân-ı Kerimde Maide suresi 32 ayette,  Yüce Allah; “… “Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarma (gibi bir sebep) olmaksızın öldürürse, o bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa bütün insanları yaşatmış gibi olur…” buyurmaktadır. Tarihte haksız olarak çıkarılan savaşlar, kin, haset ve kavgalar sebebiyle nice canlara kıyılmış, ocaklar söndürülmüştür. Yüce Allah, bir müminin asla bir mümini öldüremeyeceğini bildirmektedir: Nisa suresi 92.  ve  93. ayetlerde; Bir müminin bir mümini hatanın dışında öldüremeyeceğinin altı çizilmiş, bu konudaki hak iadesi ve izalesi anlatılmıştır.. Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedi kalacağı cehennem olduğu bildirilmiştir. Katiller için, ahirette; Allahın gadabı, laneti ve azabı vardır. İsra Suresi 33. ayette de Yüce Allah; “Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın, öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın” buyurmuştur.

İnsanın en başta gelen hakkının, yaşam hakkı olduğunu gösteren bir çok hadis vardır. Bu hususta Sevgili Peygamberimiz (a.s) ilk “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi” niteliğinde olan  veda hutbesinde şöyle buyurmuştur: “Bu gün, bu ay ve bu belde nasıl kutsal ise, canlarınız, mallarınız ve ırzlarınız da öylesine kutsaldır, her türlü tecâvüzden korunmuştur; yani toplumun sorumluluğu ve hukukun güvencesi altındadır” buyurarak insanın yaşama hakkının dokunulmazlığını belirtmiştir. Yine Peygamberimiz, bir diğer hadislerinde, adam öldürmeyi aynen Allah’a ortak koşmak gibi insanı mahveden en büyük günâhlardan biri olarak göstermiştir. Peygamberimiz bu hadisleriyle, insanların mal ve canlarının kutsal olduğunu ve mutlaka saygı gösterilmesi gerektiğini, herkesin mal ve can güvenliği içinde olduğunu beyan etmiştir. İslam dini, kişilerin can güvenliğinin sağlanması konusunda birtakım tedbirler almıştır. 

İslam; insan haklarını çok önemsemiş, ihlalleriyle ilgili olarak ciddi yaptırımların olduğunu ilan etmiştir. Hiçbir beşeri sistem, İslam’ın; insan ve canlı hakkında ortaya koyduğu yaklaşımı gösteremeyecektir. Hak; doğuştan vardır. Dini ve dili söz konusu değildir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.