İMRALI GÖRÜŞMELERİNDE SÜREÇ NEREYE GİDER

Adnan Bahadır

İMRALI GÖRÜŞMELERİNDE SÜREÇ NEREYE GİDER

Bugün sizlerle İmralı görüşmelerinde Hükümetin hedefinde ne var, karşı tarafın beklentileri nelerdir, süreçten her iki tarafın kazancı ne olacak, ülke bu icraatlardan ne kazanacak noktasında merak ettiğim konuları biraz araştırdım. Ankara kulislerinde konuyla ilgili neler konuşuluyor, bu işin sonu nereye varır diye bazı etkili ve yetkili kişilerle yaptığım görüşmeler sonucunda edindiğim bilgiler çerçevesinde taşları yerine koyarak kendime göre bir kanaat oluşturdum. Bugün bu düşüncelerimi siz değerli okurlarımla paylaşmak istiyorum.

Aslında bu tür konulara çok fazla girmek istemiyoruz. Zira genel basın bu konularla ilgili yeterince haber yapıyor, köşe yazarları yazıp çiziyor. Ancak konunun geldiği nokta çok farklı bir pozisyonda olduğu için yediden yetmişe hepimizi ilgilendirdiğini düşündüğümden, konuyla ilgili merak ettiğim bir çok soru oldu. Bu sorularla ilgili birkaç gece yarısına kadar telefon görüşmelerim oldu. Yaptığım araştırmaları benim gibi sizlerin de merak ettiğini düşündüğüm için sizlerle paylaşıyorum. Yaklaşık otuz yıldır ülkenin gündeminden düşmeyen, insanımızı inim, inim inleten, ocaklar söndüren, anaların, bacıların, kızların göz yaşlarının dinmediği bir sürecin sonlandırılması noktasında yapılması beklenenler ve alınacak sonuçlar hepimizi ilgilendirmektedir. Bu nedenle kafamda oluşan sorulara cevap aradım. Sorulara gelince hepinizin merak ettiği konulardır.

Öncelikli olarak süreçte olmazsa olmaz noktasındaki Öcalan'ın durumunda yapılacak iyileştirmenin ne olacağı sorusu gündemin en önemli sorusudur.Ardından tutuklu, hükümlüler için yapılacak yasal çalışmaların neler olacağı, örgütün silah bırakma karşılığında olmazsa olmaz şartlarının neler olduğu, Hükümetin bu noktadaki tavrının ne olduğu ve kamuoyunun bu olaylara bakışının ne olacağı kafayı yoran en önemli sorulardır. Bu soruların cevabını bulmadan süreçle ilgili yorum yapmak mümkün değil. Bu sorulara cevap ararken izlenen politikayı öncesinden bu güne kadar iyi irdeleyip, ona göre kanaat beyan etmenin daha doğru olacağını düşündüğümden öncelikli olarak bu konuyu konuşmamız gerekmektedir.

Hükümet toplum mühendisliği konusunda bir hayli tecrübe edindiği kanaatindeyim, zira bundan beş altı ay önce İmralı ile yapılan görüşmeleri CHP ye sızdırmış, konunun kamuoyunda tartışılmasını sağladıktan sonra yapılan görüşmeleri kamuoyunun gözü önünde yapılacak hale getirmiştir. Ardından daha önce toplumun büyük bir tepkisini alan ve herkesin nefret ettiği Öcalan'ı gençliğinde namaz kılan, mütedeyyin bir adam olarak toluma sunup toplumun havası alınmıştır. Hem de bu işi Hükümete yakın yayın organlarına değil, muhalif basına yaptırmış olmaları bu işi çok iyi öğrendiklerinin delilidir. Toplumun Öcalan ile ilgili tepkisini azalttıktan sonra daha önce gizli olarak yapılmakta olan görüşmeler bu kez toplumun önünde yapılmaya başlandı. Dikkat ederseniz kimsenin sesi de çıkmadı, MHP alışageldik politikası gereği biraz tepki gösterdi ama başka kimseden ses çıkmadığı gibi herkes bu işi kabullenmiş görünmekte.

Peki bundan sonra ne olacak derseniz kanaatimce burada yapılacak uzlaşmada sadece PKK ile değil, Ergenekoncularla da uzlaşı olacağı kanaatindeyim. Öcalan'a özel yasa çıkarılamayacağına göre ta Temmuz ayında çıkarılması planlanan dördüncü yargı paketinin bekletilme nedeni bu süreç olduğunu düşünmekteyim. Zaten Adalet Bakanı önceki gün dördüncü yargı Paketinin Bakanlar kurulundan geri çekilme nedeninin Avrupa İnsan hakları Mahkemesi'nin Türkiye'ye yönelik kararları doğrultusunda düşünce özgürlüğünü içerdiği için bundan terör örgütünün de yararlanacağı gündeme gelmesi nedeniyle geri çekildiğini açıkladı. Dördüncü yargı paketinde yapılacak bazı değişiklikler ile Terör örgütünün eyleme karışmamış mensuplarına yönelik bir düzenleme yapılması planlanmaktadır. Bu planlamanın adına af denmese de kapsamlı bir af olacağı ve bu aftan sadece PKK lılar değil, Ergenekoncular, hatta bir çok suçlu yararlanmak suretiyle toplumsal bir barış sağlanacağı kanaatindeyim. Bu iş olayın ilk aşaması.Ardından diğer değişiklilikler gelecek ancak acele edilmeden, toplumun nabzı dikkate alınarak ve kan akıtılması sona erecek bir biçimde bu işe çözüm bulunacağı kanaatindeyim.

Peki bunlar olurken siyasal açıdan Hükümetin en büyük kazancı ne olacak derseniz kanaatimce Anayasa değişikliğini Referanduma getirmek için gerekli olan 330 sandalyeye sahip olmayan Ak Parti, bu uzlaşı sayesinde Anayasa değişikliğini referanduma getirmek için BDP nin desteğini alarak anayasa değişikliğini yapmış olacak. Anayasa değişikliği ardından da Başkanlık sisteminin önü açılmış olacak. Böylece Hükümet bir taşla üç kuş vuracak. Birincisi Kürt sorununu çözecek, ikincisi Ergenekoncularla ve toplumun belli kesimi ile barışmış olacak,üçüncüsü de Başkanlık sisteminin önünü açarak Başbakan'ı başkanlığa taşımış olacak. Bu benim kanaatim. İyi mi olur, kötü mü olur konusuna gelince onu önümüzdeki süreç belirleyecek ancak iyi niyetle yapılan hiçbir şeyin kötü sonucu olmaz. Yeter ki siz iyi niyetli olun. Burada amaç yıllardır akan kanı durdurmak ise eyvallah problem yok. Sistemi değiştirmek ise o konu ile ilgili şu anda bir şey söylemek için çok erken. Bugünlük de bu kadar kalın sağlıcakla








Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.