İman nedir? Mü'min kimdir?

Prof.Dr.M.Okuyan

Değerli dostlarım,
Dinî hayatımızı şekillendiren çeşitli kavramlarla birlikte yaşadığımız muhakkak. Müslüman, mü"min, muttakî, muhsin, muhlıs, vs. olumlu anlamlar içeren kavramların yanında mücrim, fâsık, münkir, kafir, münâfık, vs. olumsuzluk içeren kavramları da doğru bir şekilde bilmek, ona göre dinî hayatımızı şekillendirmek durumundayız. İşte bu yazıda sizlere çok önemli gördüğüm bir kavramı, “imân” veya “mü"min” kavramını tanıtmaya çalışacağım.
İmân kelimesi Arapça bir kelimedir ve “güvenmek” anlamına gelen e-m-n kökünden türetilmiştir. Akla şu gelebilir: İman ile güvenmek arasında nasıl bir anlam ilişkisi var ki inançla ilgili bir kavram o kökten bir kelimeyle ifade ediliyor? İman ile güvenmek arasında çok yakın bir anlam ilişkisi vardır. Şöyle ki:
Kur"ân-ı Kerîm"de bazı kelimeler farklı yerlerde farklı anlamlar verirler. İşte bu farklı anlama sahip kelimelerden birisi de imân kelimesidir. İmânın asıl ve Kur"ân"da en sık kullanım örneği bulunan anlamı “inanmak”tır. Zaten kelimenin Türkçe"deki yaygın kullanımı da budur. İman, “inanmak” demektir; mü"min de “inanan kişi”. Buraya kadar bir sorun gözükmemektedir.
Sorun ikinci ve üçüncü anlamlarla ilgilidir. Bu kelimenin ikinci anlamı olan “güvenmek”, genellikle hiç akla getirilmemektedir. Oysa Kur"ân"da Bakara 2/283, Nisâ 4/136, Tevbe 9/61, Yûsuf 12/11, 64, Mü"min 40/7, Saff 61/10-11, vs. pek çok âyette e-m-n, imân veya mü"min kökünden kelimeler hep “güvenmek” anlamında kullanılmıştır. Demek ki mü"min, inandığı gibi güvenen de insandır.
İmân kelimesinin bir diğer anlamı ise “güven vermek”tir ki bunu akla getirmez olduk. Haşr sûresinin 23. âyetinde Yüce Allah kendisini el-mü"min olarak nitelendirmektedir. Allahü Te"âl⠓inanan” olamayacağı gibi “güvenen” de olamaz. Çünkü her ikisi de kullar için gereklidir; Yaratıcı için böyle şeyler düşünülemez. Bu durumda söz konusu kelimenin üçüncü anlamı devreye girmektedir ki o da “güven vermek”tir. Evet Yüce Allah sadece “güven veren”dir; “güven kaynağı”dır.
Şimdi bu üç anlamı düşünerek yeni bir mü"min tanımı yapmamız gerektiği kanaatindeyim. “Mü"min, inanılması gereken bütün değerlere inanan, inandığı değerlere güvenen ve çevresine güven veren insandır” demek durumundayız.
Bugün insanlar imanı sadece “inanmak” diye alıyor, diğer anlamları görmezlikten geliyor. Onun için “güvenilmez insanlar” yaftasıyla da maalesef anılabiliyor, “dediği yapılan(!), ama yaptığı yapılmayan insan” olarak tanıtılabiliyorlar. Oysa mü"min, güvenilen insandır; etrafına da güven veren insandır. Bu nedenledir ki Hz. Peygamber müslümanı şöyle tanımlamıştır: “Müslüman, elinden ve dilinden diğer Müslümanların (veya diğer insanların) güvende bulunduğu insandır.” Bu güveni vermeyen insan kâmil mü"min olamamış demektir.
Müslümanlar bugün birbirlerine karşı güven sorunu yaşamaktadırlar; birbirlerine selam verirlerken aslında ne demek istediklerini bilmemekte, esenlik dilerken kötülük planlaması yapabilmektedirler. “Allah"ın selamı üzerinize olsun” cümlesinde aslında “Allah"ın rahmeti üzerinize olsun” anlamıyla birlikte “Sana benden hiçbir zarar gelmeyecektir; sen benden yana güvendesin” anlamının da cümlede var olduğunu maalesef bilmemektedirler. Bütün bu sıkıntılarla birlikte karşılıklı güvenden yoksun bir süreç yaşanmakta, düzeltilmesi için de ciddi, dişe dokunur, sonuç alıcı, doğru değerlerle şekillenmiş ve ilâhî bilgilendirmelerle örülmüş gayretler sarf edilmemektedir.
Değerli kardeşlerim,
Sözünü ettiğim hususların giderilmesinin tek yolu, Allah"ın kitabına müracaat etmekten geçmektedir. Unutulmamalıdır ki Allah adına konuşanlar, Allah"ın kitabını konuşmak zorundadırlar. İmân kavramına da Yüce Allah"ın yüklediği anlamları kullanarak onu hayatımızın vazgeçilmezi yapmak zorundayız.
Allah"a emanet olunuz.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.