İÇ SAVAŞA DEĞİL İÇE DOĞRU EĞİLMEK

İsmail Okutan

            İÇ SAVAŞA DEĞİL İÇE DOĞRU EĞİLMEK
    İnsanın başına ne geldiyse düşünmeden yaptığı eylemler yüzünden gelmiştir. Bazen doğuracağı sonuçları düşünmeden attığı adımlar yüzünden ağır bedeller ödemek zorunda kalmıştır. Son günlerde yaşanan terör olayları neticesinde Türkiye ciddi bir iç savaşın eşiğine gelmek üzere. Öyle görülüyor ki bu tehlikeye doğru adım adım yaklaşılıyor. Toplum yakın geçmişte yaşadığı bazı olayların oluşturduğu olumsuz algı neticesinde zaten iyice gerilmiş durumda bulunuyor. Böyle gergin bir ortamda, anaların en kıymetli varlıkları olan evlatlarını şehit verdikleri bu günlerde çok kolaylıkla kitle iletişim araçlarının sunacağı herhangi ekstrem bir görüntü önü alınamayacak sosyal bir patlamaya sebep olabilir. 
    Yüzyılın en büyük devşirme örgütü olan komünist, Leninist pkk'dan dolayı tüm Müslüman Kürt halkını ayrılıkçı ve terör destekçisi gibi görüp kötü muameleye tabi tutarak yapılacak bir ayrımcılık bu olayları tetikleyebilir. Yaşanan terör olaylarını dayanak yaparak tüm Kürtlere terörist muamelesi yapmak, hatta hızını alamayıp otobüsleri, işyerlerini taşlamak, Kürtçe konuşan insanları tartaklamak, hakaret etmek pkk'yı başımıza musallat eden batının oyununa gelmektir. Batının istediği şey zaten budur. Terörü durdurmanın yolu kızıp bağırıp,yıkmak yakmak değil bu örgütü Kürtlere musallat eden abd öncülüğündeki batı politikalarından uzak durmaktır.  Doğudan batıya kuzeyden güneye tüm halkımızın yüreğini dağlayan dağlıca katliamına misilleme olarak başta incirlik üssü olmak üzere bilumum tüm abd, nato vs ne varsa tüm üsler kapatılıp birlikler gönderilmelidir. Çünkü katliamları gerçekte yapan abd ve batıdır. pkk ise sadece bir taşerondur. 
    Teröre karşı ortaya konan haklı tepkilerde gözetilmesi gereken ince konu terör örgütü ile Müslüman Kürt halkını birbirinden ayırmaktır. Bu bölgedeki olayların sebebi Kürt halkı değil, o bölge üzerinde emperyalist güçlerin, siyonizmin eskiden beri var olan emelleridir. Eğer orada Kürt halkı değil de başka bir halk yaşasaydı yine aynı sorunlar, aynı terör olayları olurdu. Çünkü örgütü destekleyip olay çıkaran güçlerin asıl hedefi Kürt halkının iyiliği değil, kendi menfaatleridir. Terör olaylarının yaşandığı topraklarda bu gün Kürt halkı değil de mesela tatarlar yaşasaydı veya Türkler yaşasaydı yine aynı olaylar yaşanırdı. Çünkü asıl hedef o topraklara sahip olmaktır. Bundan dolayı herkes önce kendine bakıp kendi dirilişini sağlamalıdır. Müslümanlar olarak ırk ayrımı yapmadan birbirimize tutunmak zorundayız. Eli kalem tutan tutmayan herkes, eğitimciler, esnaf, sporcular tüm halk kesimleri, aklı başında olan herkes ortamı kuru gürültülere bırakmamalıdır. Ortam siyasal çığırtkanlıklara bırakılmamalıdır. Öfke ve nefret duyguları ile hareket edip labirent içine girilmemelidir. Bir kez labirente girilirse büyük bedeller ödenerek çıkış yolu aranmak zorunda kalınabilir.
    Emperyalizmin alevlendirdiği yangın giderek büyüyor. Her geçen gün ayrılık ve felakete doğru uçuyoruz. İstemediğimiz halde bazı güçler bizi buna sürükleyerek götürüyor. Duygusal bir ortam oluştuğu için insanlar adeta şuurlarını kaybediyorlar. Bu yüzden çoğu kişi yangını körükleyip alevlendiriyor. Oysaki duyguların yoğunlaşıp arttığı zamanlarda en azından bazı insanların ve kuruluşların, toplumda önde gelen saygın kişilerin olayları ve durumları kontrol altına alıp soğukkanlılığa davet etmeleri gerekir. Bilinmesi lazım gelir ki yaşadığımız toprakları ateşe verenler bunu büyük bir keyifle izliyorlar. Yangını keyifle izlemek ancak düşmanların işidir. Hatta bazen evlerde yangın çıktığında düşman olan komşular bile yardıma koşarlar. Burada söz konusu olan şey düşmanlıktan da öte bir düşmanlıktır. Emperyalizm böyle acımasız bir şeydir işte.  Olan yine mazlum savunmasız insanlara oluyor. Kim olursa olsun bir can toprağa düştüğünde yürekleri yakar, düştüğü yeri yakar. Yangın söndürülemezse daha derinlere sirayet eder. Tüm toplumu derinden yakar. 
    Yangını söndürmek isteyenler sessiz kalırken yangını hızlandırmak isteyenler var güçleriyle çalışıyorlar. Kim olursa olsun bu yangını söndürmek için çalışmaları gerekenler gerilimi artıcı eylemlere kalkışıyorlar. Vurup döküp kırıyorlar. Gerilimi tehlikeli bir şekilde tırmandırıyorlar. Allahım! bir iç savaşa mı sürükleniyoruz yoksa? Bu hareketlerimizle bilerek veya bilmeyerek emperyalizmin oyununa geliyoruz. Emperyalizm kimdir? Silâh tüccarıdır. Bombacıdır. Faizcidir. Katildir. Sömürücüdür. Barışçı görünümlüdür. Sevecen yüzlüdür. Ama terörün bitmesini asla istemez. Hatta terör örgütünün büyüyüp kentleri işgale başlamasının nedeni de emperyalist batı ülkeleridir. İşi gücü halkları birbirine düşürüp savaş çıkartmak, silah satmak ve sömürmektir. Batı ve abd ile uyumlu politikalar geliştirerek terörü durdurmak sadece bir hayaldir. Emperyalizmin ve batının karakterinde sömürmek ve öldürmek vardır. Daha doğrusu karaktersizdir batı dünyası. Tarih boyunca hep böyle olmuştur. Her zaman öldürerek, sömürerek ayakta kalmışlardır. Kamplara böldüğü ülkeleri ve insanları çarpıştırıp kendisi aradan karlı çıkar. Bu oyunları görüp aklımıza başımıza almasak bizi de komşu ülkelerimiz gibi iç savaşa sürükleyip bölmek niyetindeler. Hatta sadece niyet değil bunun planları, hazırlıkları yıllar öncesinden yapılmıştır. Bu oyuna dur demenin tek bir yolu vardır; o da toplum olarak hiçbir ayrım yapmadan bütünleşip yekvücut olmaktır. Duygusal davranıp aklıselim ile hareket etmeyenler emperyalizmin oyunlarına, iç savaşa destek vermiş oluyorlar. Oysaki millet şuuruyla, kardeşlik sevgisiyle yeni planlar, yeni politikalar üretmeliyiz. Bu şeklide emperyalizmin, siyonizmin tuzakları boşa çıkarılabilir. Nefret, öfke, intikam duyguları ile değil sevgi, kardeşlik, sabır ve sükûnetle hareket edilmelidir. İç savaşı önleminin yolu kendi içimize doğru eğilip birlik ve beraberliğimi farklılıklarımızla birlikte yaşatmaktır.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.