Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Samsun İl Başkanı Abdullah Karapıçak, Irak'ın Kerkük kentinde meydana gelen gelişmelerle ilgili bir açıklama yaptı. Karapıçak, şiddet politikalarına dikkat çekti.
TÜRKMENLERE KARŞI ŞİDDET
Türkmenlerin ciddi sorunlarla karşı karşıya olduklarının altını çizen Karapıçak, "Son dönemde Kerkük'te hız kazanan tahrikler ve Türkmenlere yönelik baskı ve şiddet politikaları çok tehlikeli boyutlara taşınmıştır. Irak'ın kurucu asli unsurlarından olan Türkmen toplumu bugün bir beka sorunuyla karşı karşıyadır. Kürt grupların Kerkük'ü zorla ele geçirmek ve Kürt bölgesel yönetimine bağlamak için son beş yıldır uyguladığı sistemli çabalar çok ileri bir noktaya gelmiştir. Kerkük Vilayet Meclisi'nin Kürt İttifakı mensubu 26 üyesinin geçtiğimiz günlerde Kerkük'ün Irak'ın kuzeyindeki yerel yönetime bağlaması için tek taraflı başvuruda bulunması bu gasp politikasının son tezahürü olmuştur. Kerkük'te Türkmen, Arap ve Kürt grupların yönetime eşit olarak katılmasını öngören Yerel Seçimler Yasasına karşı çıkan Kürt gruplar, Kerkük'te gerilimi tırmandırmışlar ve Türkmenlere karşı kanunsuz şiddet uygulamalarına hız vermişlerdir" dedi.
BAŞBAKAN DEVREYE GİRMELİ
Kerkük'ün statüsünün Irak'ta iç barış, güvenlik ve istikrarın anahtarı olduğunu belirten Karapıçak, Kerkük'ün zorla ele geçirilmesinin, bölge ülkelerini de içine alacak ve uluslararası barış ve güvenliği tehdit edecek bir krizi tetikleme riskini taşımakta olduğunu kaydetti. Karapıçak, şunları söyledi: "Türkmenlerin varlığını tehdit eden şiddet politikalarının sürmesi karşısında AK Parti hükümetinin birkaç sudan beyan dışında sessiz kalması kabul edilemez bir durumdur. Kürt grupların yayın organlarının Kerkük'ün Kürt bölgesine bağlanması için başlatılan girişimlere Türk hükümetinin destek verdiği yolunda yayın yapmaları çok düşündürücü ve ibret verici olmuştur. Türkiye'nin Kerkük ve Türkmenler konusundaki hassasiyeti ve kararlılığı hakkında Kürt grupların çok açık biçimde uyarılmaları ve Türk hükümetinin emri vaki heveslerine karşı etkili bir caydırıcılık için gerekli tedbirleri alması hayati önem taşımaktadır. Başbakan Erdoğan ve hükümeti bu gerçekleri görmeli ve Türkiye'nin milli çıkarlarının çiğnenmesine seyirci kalmamalıdır"
Miraç Öztürk