Hesap verme sırası siyasal islamcılarda

Adnan Bahadır

Peygamber efendimiz bir hadis-i şeriflerinde, “Hesap günü gelip hesaba çekilmeden kendi nefsinizi hesaba çekiniz" buyurmaktadır, şimdi sıra siyasal İslam"ın hesap vermesine geldi.
Bunu derken kendimi bu kategorinin dışında tutmuyorum, zira yaşadığım hayatın büyük bölümünde siyaset vardır ve  çizgim de bellidir. Kazandığım her kuruşun hesabını verdim, ver-meye de hazırım. Yaptığım her icraatın hesabını verdim, vermeye de hazırım. Vicdanım da çok rahat. Geçmişte şunu niye böyle yaptım diyeceğim olay yoktur diyemem. Her yaptığımın bana göre haklı bir nedeni vardır, hesabını da veririm. Babam 1972 yılında Samsun"a yerleşti. O günden bugüne eğitim ve memuriyet dönemleri dışında sürekli bu şehirde yaşayıp bu şehrin suyunu, havasını teneffüs ettim.
Diyeceksiniz ki neden bu konuya girdin?..  Uzun zamandır yazmayı düşünüp de yazıp yazmamakta tereddüt ettiğim konulardan biri de son 30 yıllık siyasal hayatımızda önde duran insanların bu şehre katkıları ve zararlarını siz değerli okurlarımla paylaşmaktı. Zamanı gelmeden öten horozun başını keserler diye bir söz var ya, ben de zamanının gelmesini bekledim ve zamanının geldiğini düşünmekteyim. Son bir hafta, hatta on gündür ülkenin gündemini meşgul eden Deniz Feneri ve Kanal 7 gibi olaylar artık ülkemizde yaşayan siyasal İslamcıların da hesap verme zamanının geldiğini göstermektedir.
Daha önceki yazılarımı okuyan değerli okurlarımızın hatırlayacağı gibi
Yüce Yaratan, insanoğlunu yaratırken dileseydi günah işlemeyen bir topluluk yaratırdı, ki onu da yaratmış, adı melek olmuş. Ama insanı yaratırken, hata işleme iradesini de ona vererek iradesini kullanıp hata yapmaması halinde melekten de üstün makama erişme hakkını ona vermiş.
Kanal 7 televizyonunun şu anda sahibi kimdir bilemem, ancak kurulduğu zaman Refah Partisi"nde İl Başkan Yardımcısı idim. O gün teş-kilata, genel merkezden gelen talimat doğrultusunda hayli yardım toplanıp gönderilmişti. Bu görevi o zamanlar Remzi Yavuz hoca yürütüyordu. Topladığı paraların makbuzlarını da ilgililere daha sonra verdi. Bende de vardı, ancak yırttım attım. Zira bu paralar toplanırken bizlere hisse senedi şeklinde olacağı söylenerek alındı. Hatta parayı verenler olarak, ben de dahil birçoğumuz, "yardım şeklinde olsun" dememize karşılık bizlere ısrarla "hayır, hayır bu paralar kesinlikle hisse senedi olarak ödenip, zamanı gelince sizlere karşılığı verilecektir" dendi. Ama yine de ben bu sözlere inanmadığımdan verilen makbuzu yırttım attım.
Benim için önemli değildi, ancak şayet bu paralarla kurulan Kanal 7 televizyonu, şahısların üzerine geçirilmesiyle birkaç kişi bu paraların üzerine yatmışsa çok yazık. İnsanlar dişlerinden, tırnaklarından artırarak biriktirdikleri üç beş kuruşu inandıkları kurumlara vermişse o insanların itimadını boşa çıkarmamak gerek.
Suçlanan arkadaşlarımız, mal varlıkları ile bunları ne zaman ve nasıl elde ettiklerini kamuoyuna açıklarlarsa hem kendileri hem de kamuoyu rahatlamış olur. Deniz Feneri Derneği"yle ilgili şahsen en ufak bir şüphem yok. Zira orada sistemin ne şekilde çalıştığını biraz biliyorum, ancak yurt dışındaki faaliyetlerle ilgili bir şey söylemek mümkün değil.
Şehir olarak bizim şehirde de bu ve benzeri kurumların irdelenme zamanı geldi de geçiyor bile. İlim Yayma ve Eğitim Vakfı ile ilgili son günlerde basında yer alan haberler ve açıklamalarla ilgili ben de bildiklerimi siz değerli okurlarımla paylaşacağım.
Bu şehirde din, iman adına kimler siyaset yapıyor, kimler kendi siyasi geleceği için o makamları kullanıyor, kimler de  Allah rızası için çalışıyorsa bunların bilinmesi gerektiği kanaatindeyim. Daha düne kadar makam ve mevkilerdeki insanlara kafir gözüyle bakıp kendileri o makamlara geldiğinde deveyi hamuduyla götürenleri de yazacağız. Öyle 25 kuruşa şoför mahalli yok.
Kalın sağlıcakla...

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (11)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.