HELAL HARAM BİLİNCİ

Saliha Kurt

Helal, Allah’ın dinen izin verdiği, hakkında şer’i bir yasaklama ve kısıtlama bulunmayan davranışı; haram ise yapılması kesin ve bağlayıcı bir tarzda yasaklanan fiilleri ifade eder. Helal ve haramlar Allah’ın sınırlarıdır. Allah’ın sınırlarını gözetmek ve korumak, müminlerin imanının gereğidir.

Kâinatın hâkimi olan Yüce Allah; en şerefli ve üstün olarak yarattığı insana,[1] sayısız nimetler vermiştir.[2] Lütfettikleri ve esirgedikleriyle hayatın bir sınav olduğunu belirtmiş, yapılması ve yapılmaması gerekenlerle yaşam sınırlarını belirlemiştir.

İslam’da helal ve haramı belirlemek Allah’a ve O’nun izniyle Hz. Peygamber’e aittir.[3] Bu nedenle Kur’ân’da insanların kendi arzularına göre bir şeyi helal veya haram kılmaları şiddetle yasaklanmış ve bu davranışın yalan söyleyerek Allah’a karşı apaçık bir iftira olduğu ifade edilmiştir.[4] Sayısız helâle karşı sınırlı haramların belirlenmesinde insanların can, mal, akıl gibi temel haklarının korunması gözetilmiştir.

Helal dairesi içinde yaşamanın önemli unsurlarından birisi de beslenme konusundaki tercih ve alışkanlıklarımızdır. Rabbimiz bu hususta: “Allah’ın size helâl ve temiz olarak verdiği rızıklardan yiyin ve kendisine iman etmiş olduğunuz Allah’ın yasaklarından sakının.[5] buyurmaktadır. Çünkü haram pistir ve Allah tarafından reddedilmiştir. Helal ise iyi ve temizdir, Allah tarafından da kabul edilmiştir.

Allah’ın Resulü, haramla beslenen bir bedenin cehennemde yanmaya lâyık olduğunu söylemiş,[6] tasadduk edilse bile haram yoldan elde edilen şeylerden sevap kazanılamayacağını haber vermiştir.[7] Bir başka hadiste, ellerini semaya kaldırmış bir adamı örnek göstererek: “Yâ Rabbi, yâ Rabbi!” diye yalvarmaktadır. Oysa yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, beslendiği gıda haramdır! Onun bu hâldeki duası nasıl kabul edilebilir ki?”[8] buyurmuştur.

Mümin, sayılı nefeslerini Allah’ın haram kıldığı falcılık, kumar, şans oyunları, faiz, rüşvet, tefecilik ve hırsızlık gibi haksız kazançlarla tüketemez. Allah’ın kendisine emanet verdiği bedenini alkollü içki ve uyuşturucu maddelerle de zehirleyemez.

Arzu ve isteklerinin kölesi olmuş kişilerin: “Dilediğin gibi kazan! Dilediğin gibi yaşa!” sözleriyle insanoğlu, hesapsız bir şekilde yaşamaya davet edilmektedir. Helalin haramın hesabının yapılmadığı bir zamanda İslâm’ı yaşamak kolay değildir. Bütün zorluklarına rağmen¸ helal haram bilincini hayatımızın her anında muhafaza etmek¸ imanımızın gereğidir. Bu hususta Peygamber Efendimiz şöyle buyurmaktadır: “Helâl de bellidir, haram da bellidir. İkisinin arasında birtakım şüpheli hususlar vardır ki insanların çoğu bunları bilmezler. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa, dinini ve haysiyetini korumuş olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse, harama düşmüş olur.”[9]

Haram işlemekte ısrar etmek büyük bir günahtır. Kişi haram işleyerek bir başkasının malına bir zarar vermişse bedelini ödeyerek helalleşmeli, tövbe etmeli ve Allah’tan da af dilemelidir.

Mısır seferine giden askerlerin elma bahçelerinden geçerken bir tek elma dahi koparmamaları; Viyana’ya giden ordunun yedikleri üzüm karşılığında asmalara parasını bırakmaları ecdadımız Osmanlı’nın helal ve haram bilincine ne denli önem verdiklerini göstermektedir.

Mümin, haramdan kaçınarak helallerle bütünleştiği ölçüde Allah’a yaklaşır. Bu bilinçle, Ramazan ayı hürmetine Cenab-ı Hakk’tan kulluk yolculuğumuzda aklımıza istikamet, kalbimize muhabbet, ömrümüze bereket vermesini dilerken, helalle süslenmiş bir hayatın dünya ve ahiretimizi mamur etmesi temennisiyle...


[1] İsrâ, 17/70.

[2] İbrahim, 14/32-33.

[3] Araf, 7/157.

[4] Nahl,16/116.

[5] Maide, 5/88.

[6] Tirmizî, Cum’a, 79.

[7] İbn Mâce, Zekât, 28.

[8] Müslim, Zekât, 65.

[9] Müslim, Müsâkât, 107.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.