Hayalinizden Vazgeçmeyecek Kadar İnatçı Olun

Ahmet Yıldız

Bu öykü, çiftlikten çiftliğe, yarıştan yarışa koşarak atları terbiye etmeye çalışan gezgin bir at terbiyecisinin genç oğluna kadar uzanır. Babasının işi nedeniyle çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı.

 Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını istedi hocası.

Çocuk bütün gece oturup günün birinde at çiftliğine sahip olmayı hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir kompozisyon yazdı. Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlattı. Hatta hayalindeki 200 dönümlük çiftliğin krokisini de çizdi. Binaların, ahırların ve koşu yollarının yerlerini gösterdi. Krokiye, 200 dönümlük arazinin üzerine oturacak 1000 metrekarelik evin ayrıntılı planını da ekledi.

Ertesi gün hocasına sunduğu 7 sayfalık ödev, tam kalbinin sesiydi.. İki gün sonra ödevi geri aldı. Kağıdın üzerinde kırmızı kalemle yazılmış kocaman bir "0" ve "Dersten sonra beni gör" uyarısı vardı.

"Neden "0" aldım?" diye merakla sordu hocasına, çocuk..

"Bu senin yaşında bir çocuk için gerçekçi olmayan bir hayal" dedi, hocası..

"Paran yok. Gezginci bir aileden geliyorsun. Kaynağınız yok. At çiftliği kurmak büyük para gerektirir. Önce araziyi satın alman lazım. Damızlık hayvanlar da alman gerekiyor. Bunu başarman imkansız" ve ekledi:

"Eğer ödevini gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden yazarsan, o zaman notunu yeniden gözden geçiririm." çocuk evine döndü ve uzun uzun düşündü. Babasına danıştı.

"Oğlum" dedi babası "Bu konuda kararını kendin vermelisin. Bu senin hayatin için oldukça önemli bir seçim!."

çocuk bir hafta kadar düşündükten sonra ödevini hiçbir değişiklik yapmadan geri götürdü hocasına..

"Siz verdiğiniz notu değiştirmeyin" dedi.."Ben de hayallerimi..".....

Bu öykü ne kadar anlamlı değil mi ? Size birilerini hatırlatıyor mu? Bu cümleleri hiç duydunuz mu ? “Biraz mantıklı ol ya, o iş hiç senin mantığına yatıyor mu, çok mantıksız bir düşünce, çok mantıksız bir çocuk”. Yıllarca bu anlayışla büyüdük ve çocuklarımızı da büyütmeye devam ediyoruz.

Çocuklarımıza eğitim verirken onların en önemli özelliğini hayallerini onlardan çalıyoruz. Hayalleri olmayan çorcuğun hedefleri de olamaz. hedefler gerçeğe dönüşmüş hayallerdir. Hedefsiz büyüyen gençlik ise kendine güvenmiyor. Yadırganmaktan, eleştirilmekten korkuyorlar.

Japonya"da ki icatlara dikkat ediyor musunuz. Bir çoğu hayallerin ürünüdür. Var olan televizyon, cep televizyonu olmuştur. Var olan hesap makinesi, saatli hesap makinesi olmuştur. Onlar sıra dışı düşünüyorlar çünkü.

Bizler ne yapıyoruz var olan şeylerle uğraşıyoruz. Var olan televizyonu kim icat etmiş, nasıl icat etmiş, açma kapama düğmesi hangisi. Var olan hesap makinesini kim ne zaman icat etti, hesap nasıl yapılır.

Matematiğe, edebiyata, coğrafya ya önem verdiğimiz kadar acaba resim"e, hızlı okuma teknikleri, güzel konuşma ve yazama teknikleri dersine önem veriyor muyuz? Gençlerimiz mantıklarıyla hareket ettikleri için fen bilgisinden ÖSS sorusu çözmekte. Hayalleriyle düşünselerdi icatlar yapmaya çalışacaklardı.

Eğer eğitimde başarılı olmak ve bir şeyler çocuklarımıza kazandırmak istiyorsak önce onlara hayallerini geri vermeliyiz. Öğretmenlik öğretmek değil, öğrenmek için yol göstermektir.

Unutmadan öyküdeki çocuk şu anda ne yapıyor biliyor musunuz ?

O, orta 2 öğrencisi, bugün 200 dönümlük arazi üzerindeki 1000 metrekarelik evinde oturuyor. Yıllar önce yazdığı ödev şöminenin üzerinde çerçevelenmiş olarak asili.

Öykünün en can alici yani su:

Aynı öğretmen, gecen yaz 30 öğrencisini bu çiftliğe kamp kurmaya getirdi. çiftlikten ayrılırken eski öğrencisine "Bak" dedi, "Sana şimdi söyleyebilirim. Ben senin öğretmeninken, hayal hırsızıydım. O yıllarda öğrencilerimden pek çok hayal çaldım.

Allah' tan ki, sen, hayalinden vazgeçmeyecek kadar inatçıydın."

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.