Hamal yalnızca yük taşımaz

“bunca yükle öleceksin” dedim hamala “ölüm kolay! sen umuttan haber ver” dedi

Karton kutuları, hanutçuları, “made in china” ibaresinin her köşede karşınıza çıkması, Kürtleri, tarikat müritleri, sesleri, kokuları, renkleri, dünyanın dört bir yanından gelmiş turistleri, o turistlere şaşkınlıkla bakan evlilik hazırlığındaki genç kadınları, lüks arabaları, tinercileriyle şehrin ve hatta ülkenin hala ticaret/mübadele merkezi 'Eminönü'nde yük taşıyanlar ne esnaf, ne işçi ne de kendi hesabına çalışan işgücünü temsil ediyor. İşverenlerinin olmayışı, sosyal güvence sistemine kayıtlı olmayışları, devletle kurdukları ilişkide vergi yükümlülüğünden arınmış olmaları bu durumun tek gerekçesi değil. Tersinden ifade edersek çalışma yaşamını yöneten bu mekanizmaların dışında olmaları, kayıt ve denetim mekanizmalarından uzak oluşları, kendine özgü ağların ve değerler sisteminin oluşmasını beraberinde getiriyor. Enformel-formel sektörler, örgütlenmiş-örgütlenmemiş emek, sistemli ve dağınık iş piyasaları gibi ikili ayrımlara dayanan kategorilerle ifade edilmeyecek kadar arada, gri ve üçüncü halin yansıması gibi duruyor hamallık. Formel olarak kabul edilen, formel olduğu için makul ve makbul kabul edilen denetim ve işleyiş tarzlarından uzak olması; denetim ve işleyişin olmadığı anlamına gelmiyor. Hamalın sosyal güvenceden yoksun bir işte çalışıyor oluşu, iş yaşamında kurduğu sosyal alanda kendini “güvensiz” hissetmesi anlamını taşımıyor. Birlikte olmanın yükümlülüğüyle, kolektif olanı yaratmak hamal için zorunluluk. Çünkü hamallığın tarihiyle ilgili metinlerde yazıldığı gibi “herhangi bir hamal yanlış adım atarsa, arkadaşının sağlığı tehlikeye” girer. Hamallıkta çalışabilmenin ana koşulu birlikte hareket etmek, birlikte “yük”lenmek ve birlikte “dinlenmek”tir. Hamalın hamala muhtaçlığı yan yana olmaktan geçer.

ASLINDA SORUMLULUĞU HAMAL TAŞIR!

Hamallık işinin tarihsel olarak örgütlenişi insan bedeninin taşıyamayacağı yükler karşısında birlikte güç olma esasına dayanarak şekillenmiştir. Hamallığın varoluşundaki bu güç birliği çalışanlar arasındaki ilişkilere ve işleyişteki düzeneğin kurumsallaşmasına da yansımakta. Gün içerisinde birlikte aynı yükün altına girmek, aynı zamanda taşınan yükü sahibine emanet etmek, yeni bir yükü bir başkasının omzundan almak için üçerli beşerli gruplar halinde beklemek bu mesleğin esasının birlikteliğe ve paylaşıma dayanmasını sağlıyor. Birliktelik ve paylaşım bu yanıyla hizmetin oluşmasında nesnel zeminler oluyor. Hamallar arasında kurulan birlikteliğin ve paylaşımın ürünü olarak kolektif algılama süreçleri başlıyor. Örneğin, bir hamal gün içerisinde diğerlerinden daha fazla yükün altında kalsa bile gün sonunda bu eşitsizliğin hesabını maddi veya manevi olarak yapmıyor.
Hamalın olası eşitsizliklere yaklaşımı yarın kendisinin daha az yük taşıyabileceği şeklinde oluyor. Bu algının oluşmasında etkili olan en önemli etken, elbette ki hamallık için kurulan ücret politikası. Gün sonunda çalışan herkesin eşit (olmasa da) işe eşit ücret alması fiziksel zorlanmanın daha hesapsız yaşanmasını sağlıyor. Bu hesapsızlık emek değerinin piyasada karşılığı eşit ya da denk satılan bir meta olduğu zaman insanlar arasındaki rekabet ilişkilerinin zayıfladığı fikrini güçlendiriyor. İşbölümü kavramının ardılı olan uzmanlaşma, gücün ve güçlünün doğal ortamda kazandığı mitine dayanan rekabet nosyonu ve insanın en nihayetinde sadece kendi çıkarlarını ve yararını düşünen bir varlık olduğuna dayanan bencillik vurgusu hamalların kendilerine özgü ilişkileri içerisinde silikleşiyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

GÜNCEL Haberleri