GÜNDEMDEKİ SON KONULAR

Adnan Bahadır

    Bugün son günlerde gündemde olan birkaç konuya değinmek istiyorum. “Nedir bu konular?” derseniz hepinizin bildiği malum konular. Kendini bilmez birinin İmam Hatip okullarıyla ilgili yaptığı konuşma, bir siyasi parti liderinin Cuma namazına gidip Hocanın Hutbe okuduğu esnada “Atatürk’e dua yok mu hoca?” demesi ve benzeri konulara değinmek istiyorum. Öncelikli olarak şunu ifade etmek isterim ki İmam Hatip okulları bu ülkenin manevi temel taşlarıdır. 1930 yılından itibaren okullardan din eğitiminin kaldırılmasının ardından ölülere cenaze namazlarını kıldıracak İmam bulunamaz hale gelindiği 50’li yılların başından itibaren önce kurs sonra okul olarak eğitim hayatına başlayan bu okullardan mezun olanlardan kaç tane vatan haini, terörist, uyuşturucu bağımlısı veya ülkesine ihanet eden insan çıkmış baksınlar, ondan sonra konuşsunlar. İmam Hatip okullarından mezun olan öğrencilerin ihlâslarının eskisine nazaran daha düşük olduğu bir gerçek ama bu okullardan mezun olanların vatan haini, sapık veya kötü alışkanlıkları olan insanlar oldukları anlamına asla gelmez. Kaldı ki bu okul mezunlarını ağızlarına alanların kılık, kıyafetlerine, yaşam biçimlerine ve hayat felsefelerine bakıldığında ciddiye alınacak yönlerinin olmadığı da açık ve net ortada.

  Peki bu kendini bilmezin yaptığı konuşmadan sonra tutuklanmasın doğru mu değil mi konusuna gelince; kimisine göre mağdura oynama imkanı buldu yapılmamalıydı, kimisine göre az bile yapıldı, kimisine göreyse hak etti mantığı var. Bana göre şu açık ve net, herkes haddini bilecek kimsenin kimseyle dalga geçme hakkı olmadığı gibi İmam Hatip Camiası gibi bu ülkenin temel taşlarından olan bir kurumla dalga geçmek kimsenin haddine değil. Bunu yapan kim olursa olsun ama öyle ama böyle bir bedel ödemek zorundadır. Hiç unutmuyorum bir spiker veya sunucu neyse geçmişte Alevilerle ilgili bir söz söylediğinde gelen tepkilerden sonra adam sadece TV kanalından kovulmadı, meslek hayatı bitti. Aynı şekilde sanatçı İsmail Türüt Ak Parti’nin iktidara geldiği dönemlerde Tayyip Erdoğan ile ilgili haddini aşan ifadeler kullanmıştı. Bedelini çok ağır ödemişti o sözlerinden sonra. Kimse ona program yaptırmadı veya yaptıramadı, hatta hiçbir TV kanalında şarkı söyleyemedi, ekonomisi çok kötü bozuldu. Ne zamanki Cumhur İttifakı devreye girdi bir nebze olsun rahatlasa da eski popülaritesini bir daha yakalayamadı, söndü gitti. Bu sanatçı müsveddesinin de buna benzer bir cezayla karşılaşması daha mantıklı olabilirdi ama savcılık devreye girince iş farklı bir boyuta girdi yapacak bir şey yok.

  Gelelim cuma namazında siyasi parti liderinin yaptığına. Önce bu olayın teknik boyutuna bakmamız lazım. Hutbelerde isim zikredilir mi, Resulullah döneminde böyle bir uygulama asla yok. Hulefa-i Raşidin döneminden itibaren hutbelerde dört halifenin adı zikredilmeye başlandı, daha sonraki dönemlerde Osmanlı dahil halifelerin ismi hutbelerde zikredilmekteydi. Cumhuriyet döneminde bizzat Atatürk’ün altına imzasını attığı 5 Mart 1926 tarihli kararname ile hutbelerde isim zikredilmesi yasaklanmıştır. Bu uygulama çok doğru bir uygulama, Hilafetin kaldırılması ile birlikte halifelik de sona ermiş, Cumhuriyet Rejimi gelmiş, artık kişiler değil parlamento ve milletin hakimiyeti yönetim tarzı olarak benimsenmiş. Padişahlık, krallık gibi totaliter rejimlere karşı Demokrasi benimsenmiş, neticede de kişilerin hutbelerde anılmasına son verilmiştir. Geçtiğimiz cuma, bir siyasi parti liderinin cuma namazına giderek kendi yardımcısına video çektirerek Hocanın hutbe okuması esnasında “Atatürk’e dua yok mu?” demesi tamamen provoke kokan gayri ciddi, gayri insani ve gayri İslami bir davranış biçimi olduğu açık ve net ortada.

   Dua tekniğinde isim zikredilmez, atalarımız, babalarımız, gelmiş ve geçmişimiz, usul ve fürumuz veya devletimizi yöneten büyüklerimiz, askerimiz, polisimiz gibi ifadeler kullanılır. Bunu camiye giren herkes bilir, bu tür provokasyonlara da hiç gerek yok Atatürk’e dua edeceksen kimse sana yapma demez. Cuma namazı kılmanın da kıldırmanın da hutbe okumanın da şekli şemali bellidir. Kimse din ve Atatürk üzerinden prim yapmaya uğraşmasın, herkes işini yapsın. Yok şu vakıfta cinsel istismar varmış, yok bu Kuran kursunda sapkınlık varmış ifadeleri bize bir şey kazandırmaz. Şayet böyle bir şey varsa devletin yetkili mercileri gereğini mutlaka yapar kimse, kraldan fazla kralcı olma derdine düşmesin. İslam’a olan kin ve düşmanlıklarını da, bu tür ferdi olayları çok yoğunmuş gibi gündemde tutarak sonuç alacağını sanmasın. Rabbimiz “Vallâhu mütimmu nûrihî velev kerihel kâfirûn” yani “kâfirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır“ buyurmakta, debelenmeye gerek yok diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla…

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (13)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.