GAFLET UYKUSU BÖYLE BİR ŞEY !...

Hasan Anayol

Son yıllarda siyaset dünyamız, şov dünyasına dönüştü. İktidar partisinin  son grup toplantısında türkücülerin  kalabalıklara mikrofon uzatıp, tempoyla  seyirciyi coşturmasına benzer  görüntüler yaşanıyor.

Alkış kıyamet ...gırla gidiyordu, neyi, niçin alkışlıyorlar ?

Tam da ABD gizli servisi CIA'nın bir askeri tesisten TBMM'si dinlendiği  iddiası ortaya atılmışken, Eski CIA ajanı Edward Snowden'in -Barack Obama izniyle- başta Türkiye olmak  üzere ,  tüm müttefiklerini dinlettiği açıklandı. Demek ki  Başbakan, bakanlar, büyükelçilikler konsolosluklar dinlenmiş.

İngiliz  bile Maliye Bakanı'nı dinlediğini gizleyemedi. Baştakiler hala “dik durmaktan” söz edebiliyor.Alkışlanıyor... Toplumdan hiç tepki yok. Alan razı , veren razı havasındalar.

Gaflet uykusundalar...

Hadi diyelim Taksim olaylarının arka planında uluslararası rantçı çeteleri var. Irkçı emperyal güçlerin içimizdeki uzantıları var. İşbirlikçi provokatörler var. Küçük marjinal grupların sızmaları var. Bulup çıkarmak devletin asli görevi değil mi? Halka şikayet etmenin mantığı ne?

Lice'de,  Hakkari'de yaşanan olaylara sebep olanlar kim ya da kimler?

Orada da yabancı parmağı mı var?

Başbakan işin kolayını buldu. Her olayın ardından fail ve failleri muhalefet dili ile kitlelerin önüne atıyor. Ancak tehdit algısına tanım ve kimlik veremiyor. Nasılsa meydanlardaki kalabalıklar gaflette, kalabalık psikolojisini, suni coşkuyu kullanıyor.

Son grup toplantısında Lice'deki olayları analiz ederken , Başbakan:”Lice olayı esrar, Hint keneviri olayıdır.”diyor. Neden tek cümlelik. İmha edilen Hint kenevirinin maliyeti “100 trilyoncuk”muş! Taksimdeki maddi zararları da aynı rakamla açıklamıştı. Başbakan asıl bombayı patlatıyor. Terörün parasal kaynağı buydu” diyor. Peki,hangi terörün?

PKK olabilir mi?

Barış sürecinin muhatabı, İmralı canisinin gerilla tabir edilen çapulcu çetesi olabilir mi?

Oslo'dan başlayan süreçte, ara ara pazarlık , müzakere, mütareke, demokratikleşme gibi sihirli sözcüklerle toplumu  gaflet düşüren, rehavet uykusuna  yatıran,  Akillerin sözcülüğünü yaptığı,           30 yıllık güvenlikçi politikaların iflasını açıklatan ve 100 yıllık sürecin muhatabı olan uluslararası tescilli  ayrılıkçı terör örgütünden mi söz ediliyor?        

Yoksa,”Hem siyaset yapıyorum, demokrasi mücadelesi veriyorum, diyeceksin, öbür taraftan kalkıp esrar, eroin, silah, her türlü insan kaçırmaya kadar bunları yapacaksın…

“Biz buna müsaade etmeyiz “diye hedef gösterdiği örgüt muhatabı kim?

Kime bu sözler. BDP diyemiyor. PKK , İmralı, Kandil diyemiyor. Diyemez.

 

Barış sürecine Doğu ve Güneydoğu'da yaşayan kürt kardeşlerimizi rehin bırakanlar, şudur diyemezler. Batı'da derler, Fırat'tan ötede diyemezler. Laf kalabalığı ile oyalayıp, toplumu silkindirecek, kendine getirecek, şoklamayı yapamazlar.

Karakol baskınları, yeni bir olay değil, sivil itaatsizlikler, gösteriler, ayaklanma isyan provalarıdır. Hakkari'deki molotof kokteyli kundaklamala ,  vandalizm  birbirinin  izdüşümüdür. Her ikisi devlet otoritesine ve toprak bütünlüğümüze karşı işlenmiş terör eylemleridir. İstanbul'da bir Camii müezzinini 6 saat sorgulayan yargı erki, Lice ve Hakkari olayları kaç saat,kaç gün sorgulayacak dersiniz?

Başbakan'ın Lice yorumunda bir gariplik var. Dünyanın bizi dinlediği,istihbarat servislerinin özel hayatın mahremiyetine kadar sızabiliyorsa, Kuvvet Komutanlarının sesli tab'eleri internette yayınlanıyorsa, Lice'deki Hint keneviri ekenler, eroin, esrar baronları deşifre edilmek istenirse pekala edilebilir. Kenevir ekimi bir günde mi yapıldı? İnsan boyuna bir günde mi erişti? Kimse görmemiş, fark çetmemiş olabilir mi? Anahtar hırsızın elinde hikayesi..

Hepsini geçtik. Bari gaflet uykusundaki vatandaşı kandırmayalım. 10 yıldır Devleti yönetenler, iktidar koltuğunda ahkam kesenler  PKK'nın parasal kaynağının yeni mi farkına vardılar. Yurtdışındaki koruyucuları dost, müttefik diye sarıp sarmaladığımız, Sevrciler değil mi? Bu devletlerin gizli servisleri, bu kanlı örgütle içli dışlı olduğu bilinmiyor mu? Bilinmiyorsa gaflettir. Bilindiği halde bilmezden geliniyorsa bunu adı ihanettir. Olanları görmemezlikten gelmek çelişkidir.

Bir başka çelişki ülkemizde yasalar Doğu'da başka , Batı'da başka uygulanamaz. İşlenen suçun mahiyeti aynıysa farklı muamele olamaz. Lice'ye ,bakarsak yasadışı eylem ve ekim yapılıyor. Suç türü kaçakcılık.  Terör bağlantısı var deniliyor.  Uluderede'ki  olaylarda -sehven -öldürülenler,  kaçakcılıkla geçinenler değiller mi? K.Irak'a,ne sebeple geçiyorlar? Olay a kaçakcılık gözüyle bakılmıyor?                 Neden Hükümet bu konuda Lice'ye benzer açıklamalar yapmıyor ?

Üstü örtülüyor…

Halkımız uyutuluyor. Verdiği oyun , desteğin kölesi yapılıyor. Bilgi kirliliği ile kafalar karıştırılıyor. İktidar bunu bilinçli yapıyor. Hayali düşmanlarla gündem saptırıyor. Mağduriyet, ajitasyon, suikast, dinlenme (böcek)idamlar, darbe planları, etnik,dini farklılıkların öne çıkarılarak, Başbakan,vatandaşı kutuplaştırarak, duyarlılığı ,”Adam sen de ,ne olacaksa olsun!” noktasına getiriyor.

ABD'nin kapitalist elitleri tüm dünyayı kontrol edebilmek için müttefiklerini, düşmanlarını, olası tüm tehdit algılarını kontrol edebilmek için dinleme yoluna giderler, ya da bu amaçla mesleği, konumu ne olursa olsun ajanlık görevini üslenecek özel seçkinleri bulup çıkarırlar. Hayal edemedikleri gücü emir ve  hizmetlerine verirler. İşte Mısır örneği .ABD özgürlük adına iki zeytin verdi, şimdi  arkadan bardak dolusu zeytin yağı çıkarıyor. Dün,Tahrir meydanı Mursi!..Mursi!.. sesleri  ile inlerken, şimdi o kalabalıklar, Tayyip Erdoğan'ın  Laiklik nutkunu dinlediği o meydanda ostal sesleri  arasında “Demokrasi !”ye yol aranıyor.

Gaflet böyle birşey!

Neyi, niçin alkışladığını bilmeyen kalabalıklar  baharı yaşamadan güz hüznünü yaşarlar!.. 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.