FIRSATÇILIK

Sami Kesmen

 

 

Müslüman; elinden ve dilinden diğer Müslümanların emin oldukları, kendisine güven duyulan kimsedir.

Eylemi ile söylemi örtüşen, yapamayacağı şeyleri söylemeyen, söylediklerini yerine getiren kimse kendisine güvenilen ve itibar edelin insandır.

Peygamberimiz, kendisine “bana İslam’ı öyle tanıt ki bu konuda başkasına bir şey sorma ihtiyacı hissetmeyeyim” diye soran bir sahabiye; “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol!” cevabını vermiştir.

Bir Hadis-i Şerif’de “her Peygamberin bir ümmeti olduğu, bu ümmetlerden sünnete sarılanların bulunduğu, daha sonraları da yapmadıklarını söyleyen, emrolunmadıklarını yapan bir topluluğun o samimi  insanların yerini aldığı, böyle kimselerle el, dil ve kalp ile mücadele etmenin bir cihad olduğu, bu cihadı yerine getirmeyenlerde imani bir problemin bulunduğu, oruç tuttuğu, namaz kıldığı ve kendisini mü’min kabul ettiği halde, yalan söyleyenin, sözünde durmayanın ve emanete riayet etmeyenin münafıklık alametlerine sahip olduğu” bildirilmiştir.

Müslüman kendisi için arzu ettiğini, diğer Müslümanlar için de arzu etmedikçe Allah tarafından makbul olacak bir imana sahip değildir.

İçinde bulunduğumuz toplumun en büyük problemlerinden birisi kimlik yozlaşmasıdır. Sahip olduğu kimliğin gereklerini yerine getirme hususunda duyarsızlık söz konusudur.

İslamın ortaya koyduğu Müslüman tipi ile, toplumda bulunan Müslüman tipi arasında  farklılıklar vardır.

Sözüne güvenilmeyen, işini doğru yapmayan, hile ve dolandırıcılığı davranış biçimi haline getiren, elinden ve dilinden zarar görülen, şerrinden emin olunmayan  çok fazla sayıda kendisini Müslüman diye tanımlayan insan bulunmaktaır.

Böyle tutum ve  davranışlara sahip olan Müslümanlar nedeniyle İslam dışı toplmlar tarafından İslam kötü bir din ve anlayış diye tanımlanabilmektedir.

Artık bir Müslüman için; “O Müslüman’dır yalan söylemez, hırsızlık yapmaz, gönül kırmaz, istismar etmez, kimseyi aldatmaz, ondan mala-cana, akla-ırza zarar gelmez” demek imkansız gibidir.

Fırsatçılık haramdır.

Ramazan ayının o kutsal iklimini fırsatçılığı tahvil ederek maddi çıkar sağlamak da haramdır, kimlik yozlaşmasının hayata yansımasıdır, inanç, yürek ve tasavvur kirliliğinin en çarpıcı örneğidir.

Fakir edebiyatı yaparak zenginleri sömürmek, malı ben kazandım diyerek  yokluk içerisinde olanların acı ve sızılarını duymamak, fakirlerle zenginlerin arasında taşeronluk yaparak bunu kendileri adına fırsatlara dönüştürmek imani ve ahlaki bir sorundur.

Bu tutum ve davranış biçimleri, buna katkı sağlayan eylem ve söylemler günahtır, sonucunda elde edilmiş olan  her şey haramdır.

Dini duygu ve değerleri kullanarak fırsatçılıktan nemalanmanın dünya ve ahiret sonuçlarına katlanmak çok zordur.

Bunları Hz. Peygamber müflis olarak tanımlamaktadır. Ahirette, başkasının  dünyada  işlemiş olduğu günahı çekmek zorunda kalacak olanlar da işte bunlardır.

Genelde her zaman, özelde ramazan ayında Müslümanları incitmeyelim.

Onların hasbi duygularından istifade edip, maddi çıkar sağlamak, dünyevi imkanlarımızı genişletmek ve geliştirmek için fırsat sektörünün oluşmasına katkı sağlamayalım.

Böyle bir sektörün oluşması halinde, o sektörü oluşturanlarda bunun altında  ezileceklerdir.

Müslümanların inanç ve ibadetlerini istismar ederek fırsata dönüştürmek en hafif ifadesiyle zulümdur.

Zulüm yapan zalimleri Allah sevmez ve mağdurları onları affetedikçe de Allah onları bağ ışlamaz. Çünkü Allah her zaman mazlumların yanındadır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.