FELAKETTEN UMUT BEKLEMEK

Adnan Bahadır

İnsanların dünya görüşleri ne olursa olsun fikirlerine zikirlerine değil yaptıkları işe göre kıymeti harbiyeleri olur. Çok sevdiğiniz bir insan öyle kötü bir iş yapar ki selam vermekten utanırsınız. Aynı şekilde hiç sevmediğiniz bir insan öyle güzel bir iş yapar ki takdir etmeden yapamazsınız. Felaketlerden medet umanlar veya siyaset yapmak isteyenler benim nazarımda insanlığın yüz karalarıdır. İnsanların hastalanmalarından, cezaevine düşmelerinden ve felakete maruz kalmalarından çok büyük rahatsızlık duyarım. Velev ki düşmanım olsalar bu durum hiç fark etmez. Elbette herkes yaptığı hatanın bedelini ödemeli bu ayrı bir konu ama hata insana mahsustur her zaman yapabilir, yeter ki kısa zamanda hatasını anlayıp gereğini yapsın. İnsanlara zulmedip, çile çektirdikten sonra onlardan özür dilemenin elbette anlamı yoktur. Elinde olmayarak yaptığı hatalardan veya anlamadan yapılan yanlışlardan özür dilemek de erdemliktir. Bu ayrıntıyı vererek yazıya girme nedenime gelince; geçtiğimiz günlerde Canik’te yaşanan kaya düşmesi sonrasında iki yavrumuzla babalarının vefatı elbette hepimizi kahru perişan etti, bu konuda canı yanmayan kimse yok ama olayları değerlendirirken felaketten ekmek çıkarmaya çalışmak gerçekten üzücü bir şeydir.

CHP milletvekili olan arkadaş olayı hiç araştırmadan, sormadan, bilmeden TBMM’ye araştırma önergesi vermiş, onunla da kalmamış konuyla ilgili de konuşmuş. Meclis önergeyi reddetmiş ama bu arkadaş ruhsatın 1998 yılında merhum Muzaffer Önder’in Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde Canik Belediyesi tarafından verildiğini bilseydi aynı önergeyi verir miydi acaba? Hani derler ya ağzı olan konuşuyor diye, bu konuda elinde belge olmadan önüne gelen konuştu. Biz hiç konuşmadık, belge aradık. Belgeye ulaşınca da hem haber yaptık hem de Web TV’deki yayınımızda bunu söyledik. Günlerce yayın yapan, konuşan insanların bu belgeyi görünce sesleri solukları kesildi, kimsenin ağzını bıçak açmıyor. Ben Vezir Hazretlerinden hiç hazzetmediğim gibi on beş yıldan beri de konuşmam. Niye TBMM’de konuşmadı diye eleştirenler oldu, olaylara objektif olarak bakmak gerekirse ilk akaryakıt ruhsatı 1998’de verilmiş, ardından 2004 yılında bir tadilat yapılmış, ardından 2006 yılında bir tadilat daha yapılmış. 2011 yılında ise tekrar ruhsatlandırılmış. Son olarak da 2024 yılında son tadilat yapılmış ama bu yapılan tadilatta ruhsatlandırma yok. Eski ruhsata göre istasyon yenileme yapmış, Canik Belediyesi de gidip kaçak bir yapılaşma var mı diye bakmış, en ufak bir kaçak yapılaşmaya rastlanmayınca da istasyon tekrar işletmeye açılmış.

Gelelim o bölgede yapılması gerekenlere. Bölgede bir heyelan olduğu ortada, ancak Kirazlık’a kadar olan kısımda eskiden taş ocağı olarak işletilen hatta Murat Karayalçın’ın babasına ait olduğu söylenen çok eski bir taş ocağı olduğu söylenmekte. Bu bölgede birkaç yıldan beri kayaların açılması için bir çalışma yapıldığını hepimiz biliyoruz. Bu çalışmayı özel şirketlerle Canik Belediyesi ve Büyükşehir Belediyesi yaptı, hala daha da devam eden çalışmalar var orada. Bu çalışmalar ezbere kafalarına göre bir çalışma değil, üniversitelerden alınan bilirkişi raporları doğrultusunda palyeleme dediğimiz basamak şeklinde yapılmakta. Bu çalışmalar durdurulmalı mı bölgedeki işletmelerin ruhsatları iptal edilip bölgenin tamamı kamulaştırılmalı mı derseniz; buna ilim adamları karar vermeli. Bölge kayalık bir bölge, orada heyelandan ziyade kaya düşmesi olarak adlandırılan kayaların kayması yaşanmakta. Bu kayma durdurulabilir mi veya devam eder mi konusu net bir biçimde ortaya koyulduktan sonra yetkili kişiler karar vermeli. Bir de bu işletmelerde çalışanından ailelerine, binlerce insan ekmek yiyor, bu detay da göz ardı edilmeden insan hayatı öncelikli bir çözüm ortaya konulmalı.

Felaketten medet umarak siyaset yapmak veya hoşumuza gitmeyen insanları suçlamaya kalkmak en basit tabiriyle vicdansızlıktır. Olayları değerlendirirken objektif olarak her tarafı düşünerek, başta can güvenliği olmak üzere mal güvenliği, ekonomik boyutu ve sosyal boyutu da dikkate alarak değerlendirmek zorunda olduğumuzu unutmayalım. Rabbim bu tür kazalardan hepimizi emin eylesin. İki evladı ile eşini kaybeden bacımıza Rabbimden sabrı cemil ecri cezil niyaz ederek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.