Fatiha hakkında açıklamalar(6)

Prof.Dr.M.Okuyan

Değerli dostlarım,

Bugün altıncısını yazmaya çalışacağım konu yine Fâtiha sûresi ve onun beşinci âyeti. Daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz üzere Fâtiha sûresi Besmele"den sonra üç temel konudan oluşmaktadır. İlki çeşitli sıfatlarıyla anarak Yüce Allah"a hamdetmektir. İkinci konu ise bir önceki yazımıza da konu olan ve bu sûrenin beşinci âyetinde ele alınan “ibadet ve tevhid ilanı” konusudur. Her âyet grubunu tek bir yazıda ele almaya çalışırken bu âyete ikinci kez yer verme sebebimiz, Fâtiha beşinci âyetin ve bütünüyle Kur"ân vahyinin inşa etmek istediği Müslüman kimliğini ortaya koyan çok önemli bir içerik arzetmesidir.

Fâtiha beşinci âyette; “(Ey Rabbimiz!) Yalnız sana kulluk ederiz ve yalnız senden yardım isteriz” şeklindeki istek, “ben adına, tek kişi için, ferde yönelik” değil, “biz adına, hepimiz için, toplum menfaatine yönelik” isteklerde bulunmayı öğretmektedir. Bu âyet, müslümanlara sadece kendileri için değil, başkalarıyla beraber ve onların da hayrına yaşamayı öğretmeyi amaçlamaktadır.

Fâtiha sûresinin beşinci âyeti, Müslümanın kafa karışıklığına sahip olamayacağını bildirmektedir. Müslüman, neye niçin inandığını, kim için ve ne uğruna yaşaması gerektiğini, kimden ve neyin karşılığında yardım talebinde bulunacağını bilmelidir. Ayrıca istenen şekilde bir duruş ortaya koymanın asgari gereklerinin nelerden oluştuğunu da çok iyi bilmelidir. Müslüman, Ra"d sûresinin 14. âyetinde de ifade edildiği gibi Allah"tan başkasından yardım istemenin, aslında boşa kürek çekmekten başka bir şey olmadığını bilen insandır. Müslüman, günlük namazlarının her rekatında tekrarladığı bu “emre âmâde oluş” ilânını, anlamını bilmeden, sadece bir lafız seslendirmesinden ibaret saymayan kişidir. Müslüman, verdiği tevhid sözünün arkasında gereği gibi duran ve davranışlarıyla bu itirafının sahibi olduğunu gösteren, sözünün eri kişidir. Müslüman, namazlarındaki bu cümleyi dünü için, dünü temizlemek, dünkü hatayı silmek için söyleyen -belki de bu esnada yeni yapacağı hataların planını yapan- insan olamaz. Müslüman, namazındaki bu esas duruşu ve gönülden gelip diline döktüğü tevhid ilânını, yaşadığı anı ve geleceği bilinçli yaşama kararlılığını gösterendir. Müslüman, bu âyeti söyleyerek aslında “ya Rabbi, beni yaratma gerekçenin farkındayım, buradayım ve emrine amadeyim” diyerek bir sonraki namazına kadar Yüce Allah"ın gazabını gerektirecek hatalar yapmama sözü veren kişidir.

Müslüman, tevhid ilânının arkasında durarak namazlarını, öncenin muhasebesi ve yeni görev talimatlarını almanın zamanı ve buluşması olarak kabul eden adamdır. Müslüman, tevhidi varlığın esası kabul edip Tek olan için, O"nun adına ve O"nun rızasını kazanmak için fedakarlık yapmayı canına minnet sayan kişidir. Müslüman, elinden ve dilinden diğer insanların, hatta canlı-cansız diğer varlıkların güven duyduğu insandır. Müslüman, bu güvenin kaynağında Yüce Allah"ın olduğunu bilen ve bunu ilân eden insandır. Müslüman, mü"min olma bilinciyle inanılması gereken değerlerin bütününe inanan, inandığı değerlere güvenen ve çevresine de güven verendir. Müslüman, hayatının kaynağını Yüce Allah"ta, istikametini vahiyde ve örnekliğini de Hz. Peygamber"in önderliğinde gören, bulan ve yaşayan adamdır. Hasıl-ı kelâm Müslüman, adam gibi adamdır.

Bu vesileyle yaklaşan Kadir Gecenizi ve Ramazan Bayramanızı tebrik ediyor, afiyetler diliyorum. Allah"a emanet olunuz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.