Bir sohbet sırasında bir hoca arkadaş , konu başlığı edindiğim cümleyi kullandı. Dikkatimi çok çekmişti bu cümle. Hiç vakit kaybetmeden kendisine bu cümlenin manasını sordum. Şöyle cevap verdi: "Fayda veren, bilgi veren, tat veren, lezzet veren, gönlüne ferahlık ve genişlik veren"... Hoca, aslında farkındalığı çok güzel açıkladılar/ örneklendirdiler. Gene de kısa da olsa farkındalığın tanımını yapalım.
Farkındalık, bir canlının çevresinde gelişen olayları bilme, algılama ve duyumsama becerisidir. "Bir şeyin bilincinde olma" anlamına gelmektedir. Göreceli bir kavram olan farkındalık, iç organlara ait bir duyu olabilirken duyu organları yoluyla alınan dış kaynaklı bir durumu da ifade edebilmektedir.
Bütün canlılar için genel bir tanımlama bu. Her canlının mutlaka bir farkındalığı vardır. Bu farkındalığı fark edip insanlığın yatarına kullanmakta fayda vardır. Günümüzde bilgi ve teknolojik sayesinde diğer canlıların bu farklılıklarını insanlığın faydasına ya da zararına kullanılmaktadır.
Özelde insanlara has olan farkındalıklar da vardır. Nasıl yani? Sende bir özellik olsun ki başkasında olmasın, ya da çok az kişide olsun ki farklı özelliğin ortaya çıksın. Milli Eğitimde 400 bin civarında sınıf öğretmeni var. Bu öğretmenlerden % 1'i bile yazar değildir. Öyle ise "ben farklı bir öğretmenim" desem yanlış olur mu acaba? Başka bir ifade ile sosyal ve fiziksel olayların perde arkasındaki durumlarını fark etme, keşfetme, sezginleyebilme ve ortaya koyabilme maharetidir farkındalık. Farkındalığı yüksek olan insanlar, farklı insanları hemen anlar ve de keşfeder. Bu insanlara kaliteli insan da denir aslında. Bunların toplumda fazla yeri yoktur. Genellikle yalnızdırlar. Farkındalığı yüksek olan bu insanlar kalipresi düşük insanların arasında rahat etmezler. Farkındalıklarını ortaya koyduklarında çoğu kere toplumdan tepki görürler. Kendi ayarlarındaki kişileri bulduklarında mutlu olurlar.
Kaliteli malın alıcısı azdır. Ucuz malın alıcısı çoktur. Birilerinin etrafındaki çoğunluğa bakmayınız. Ucuz kalabalıkların arasında olmaktansa yalnız kalmayı tercih ederim. Bir insan bana bir şey katacaksa onunla varım, benden bir şey götürecekse ondan uzak dururum. Ha!!! Burada alıcılara bilgi ve tecrübelerimi aktarmak ve paylaşmak isterim. O ayrı bir konu tabi ki;
Evet, günlük hayatta farkındalık kelimesini çok kullanmaya başladık. Hızla gelişen ve değişen dünyaya ayak uydurmak için, monoton bir hayattan aktif bir hayata hicret etmek için, toplumda hak ettiğin yere erişebilme adına genelin dışında yani farklı olmak durumundayız. Herkes gibi olunursa bir cazibesi olmaz.
Toplumların gelişimini ve değişimini sağlayan insanlar aslında farkındalığı yüksek insanlardır. Bu farkındalık kendiliğinden oluşmaz. Düşünmekle, inanmakla, sevdalanmakla, aşkla, çalışmakla, yeri geldikçe diyet ödemekle, çile çekmekle olur. Ön yargılarını silmekle, beynine format atmakla, yenilikleri keşfetmekle, bu konuda mesafe kat etmiş insanları bulmak ve onları sabırla dinlemek bilgi ve tecrübelerinden istifade etmekle olur.
Hoca, "bana farkındalık katacak birileriyle sohbet etmekten, iki lokma yemek yemekten, seyahate çıkmaktan, arkadaş ve dost olmaktan mutlu olurum" sözünü boşuna söylememiştir. " "Farkındalığı yüksek insanlarla hayat çok güzel! " sözü de söz konusu Hoca'ya ait bir sözdür. Hoca ile sohbet esnasında " Seyahat etmeyi ve gezmeyi sever misin? sorusunu yöneltmiştim. Soruma karşılık farklı bir cevapla karşılaştım. Hoca cevaben "Parçamı yolda giyerim." karşılığını verdi. Bu deyim dikkatimi çekti ve anlamını sordum.Hoca; gezmeyi çok sevmek anlamında olup pantolonun bir paçasını evde birini yolda giymek anlamında olduğunu ifade etti. Rahmetli annesi gezmeyi çok seven büyük ablası için bu deyimi kullanırmış. Çok dikkatimi çekti. Bundan sonra ben de kullanacağım inşallah.
Bu sohbet ve diyaloglar aslında farkındalığın önemini ortaya koyuyor. Hayatınıza renk katacak, sohbetimizi anlamlandıracak, fikirlerinizi zenginleştirecek, farkındalığınızı artıracak, kendiniz için yeni bir dünya kurmanıza kapı aralayacak, ufkunuzu açacak, ruh dünyanıza girebilecek yeni dostlar edinmeniz dileğiyle...