Bir ilçede adaletin sesi kısılırsa, orada artık kimse kendini güvende hissetmez. Havza’da son günlerde yaşananlar, sadece bir ruhsat meselesi değil; adalet duygusunun sarsıldığı bir dönüm noktası gibi. Kamu Denetçiliği Kurumu’nun, Havza Belediyesi’nin “eşitlik ve hakkaniyet” ilkelerine uymadığını tespit etmesi, aslında hepimizin içinde yankılanması gereken bir uyarı niteliğinde.
Belediyeler, bir ilçenin kalbidir. O kalp adaletle atmazsa, en güzel hizmet bile güven vermez. İnsanlar sadece yol, park, bina beklemez; adil bir yönetim görmek ister.
Ama Havza’da görünen tablo, bu güvenin zedelendiğini gösteriyor. Aynı kurallara tabi olan vatandaşlara farklı muamele yapılmış. Birine anlayış gösterilmiş, diğerine kapı kapatılmış. Bu fark, bir imza veya evrak hatasından öte, yönetim anlayışındaki bir eğriliği işaret ediyor.
Belediye başkanlığı, makamdan çok bir vicdan sınavıdır.
O koltukta oturan kişi, kendi yakınını ya da sevmediğini değil, adaleti gözetmelidir.
Başkan Murat İkiz’in yönettiği süreçte, maalesef bu eşitlik terazisinin şaştığı görülüyor.
Kamu Denetçiliği Kurumu’nun kararı bunu açıkça söylüyor: “Eşit davranmadınız.”
Bu kadar net bir uyarıdan sonra, yapılması gereken şey savunmaya geçmek değil; özeleştiri yapmaktır.
Havza küçük bir ilçe olabilir ama küçük yerlerde adaletsizlik daha büyük yankı bulur. Çünkü herkes birbirini tanır, herkes kimin haklı, kimin haksız olduğunu az çok bilir. O yüzden yapılan her yanlış, sadece bir kişiyi değil, bütün ilçeyi üzer.
Bu noktada Sayın Başkan’a düşen görev açık:
Hatalı bir uygulamayı sahiplenmek değil, onu düzeltmektir.
Bir yöneticinin en büyük erdemi, hatasını kabul edip doğruyu yeniden inşa etmesidir.
Kamu Denetçiliği Kurumu’nun kararı, bir tehdit değil, bir fırsat olarak görülmeli.
Çünkü adalet terazisi bir kez bozuldu mu, onu düzeltmek zaman ister.
Havza halkı adalet istiyor.
Kimin kim olduğuna göre değişmeyen, herkes için geçerli bir adalet.
Bir belediye için bundan daha büyük bir beklenti olabilir mi?
Yeter ki teraziyi tutan el vicdanla titreşsin.