Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sinema ve tiyatrocuların ardından radyocularla buluştu. AK Parti İstanbul İl Başkanlığı'ndaki toplantıda konuşan Başbakan Erdoğan, radyoculuğun neredeyse Cumhuriyet ile yaşıt olduğunu, Türkiye'deki ilk radyo yayınının dünyadaki örneklerinden sadece birkaç yıl sonra 1920 yılında gerçekleştirildiğini söyledi. ''Türkiye'de medya, eleştiri hakkı olduğu kadar eleştirilme hakkı olduğunu da görmek, anlamak ve buna göre bir demokratik duruş içinde olmak zorundadır'' diye konuşan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Geçtiğimiz hafta Londra'da, Türkiye'de kaçak olarak çalışan Ermenilere ilişkin bir ifadem oldu. Öncelikle şunu belirteyim. Bugün başta ABD ve Avrupa Birliği olmak üzere hemen her ülkenin kaçak işçi sorunu vardır. ABD'de sınırda kaçak göçmen yakalama timleri vardır. Son derece trajik bir yolculuk yaptıktan sonra sınırı geçenler yakalandığında, hiç müsamaha gösterilmeden sınır dışı ediliyor. Meksikalı kaçak işçiler, Meksika'ya geri yollandığında burada ne Amerikan basınında ne de uluslararası basında 'Meksikalılar sınır dışı edildi' veya 'Meksikalılar tehcire tabi tutuldu' diye yer almaz.'' Londra'daki ifadelerinden ''kaçak'' kelimesinin çıkarıldığını ve şu anda uluslararası basında ifadelerinin ''Ermenileri sınır dışı ederiz'' şeklinde son derece çirkin bir şekilde kullanıldığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu: ''Ermeni vatandaşlarımla ilgili 7.5 yıldır iktidarımız döneminde her zaman iyi niyetle, münasebetlerimizi en güzel şekilde, hiçbir iktidarda olmayan bir yaklaşımla sergiledik, devam ettirdik, devam ettiriyoruz. Bunu gerçekleştiren, böyle bir yaklaşım içinde olan iktidarın bu türlü bir yaklaşımı sergilemesi mümkün mü? Üzülerek ifade etmeliyim ki, böyle milli bir meselede, ulusal basınımızdan destek beklerken, aynı tavrın burada da gösterildiğine, olumsuz bir yaklaşımın sergilendiğine şahit oluyoruz. Benim partimin ya da Hükümetimin azınlıklar konusunda tavrı son derece nettir. 7.5 yıllık iktidarımız süresince neler yaptığımız da aynı şekilde ortadadır. Hele hele milli birlik ve kardeşlik süreci gibi ülkemiz için bir milat niteliği taşıyan projeyi başlatan bir hükümetin zorunlu göçe sevk etmeyi, sınır dışı etmeyi, tehdidi aklından dahi geçirmesi söz konusu olamaz ki 6-7 Eylül olaylarının bir yanlış olduğunu, bir hata olduğunu dile getiren ilk Başbakan olduğumu da burada ifade etmek istiyorum. Bu ve benzeri gerçeklere rağmen sırf Hükümeti yıpratmak, partimi yıpratmak adına bu çarpıtmaya can simidi gibi sarılıyor olmalarını açıkçası manidar bulmuyorum.''
YEREL RADYOLARA ÖVGÜ
Erdoğan, konuşmasında yerel radyoları övdü: ''Özellikle yerel radyolarımızın demokratikleşme çabalarımızda kilit bir noktada olduğunu biliyorum. Hükümet olarak başlattığımız milli birlik ve kardeşlik projemizde radyolarımızın ve radyocularımızın hayati önemde sorumluluk yüklendiklerini de burada hatırlatmak isterim. Bu projenin içinde ne var, hep bu soruluyor. Sürekli söylüyoruz. Türkiye'nin sorun alanları var mı? Bu sorun alanlarına yönelik çözümü kim üretecek? Kimin üretmesi lazım? Sorumluluk mevkisinde olan iktidarın yürütmesi lazım. Bu proje, benim partimin projesi değil, bu bir devlet projesidir. Niçin devlet projesi ifadesini kullanıyorum? Bunun tek sebebi var. Milletçe buna sahip olalım. Yani burada bir ortak akıl oluşturalım. Burada demokrasi var. Türkiye'nin bir demokrasi sorunu var mı? Var. Diyebilir miyiz 'Biz en ileri demokrasiyi yakalamış bir ülkeyiz?' Eksiklerimiz yok mu? Var. Özgürlükler noktasında her şeyin halledilmiş vaziyette mi? Sorunumuz yok mu? Var. Türkiye'nin terör sorunu, terör gibi bir bela başımızda var mı? Var. Peki etnik unsurların sorunu var mı? Var ama derseniz, 'Efendim işte Kürt sorunu', sadece bu işi buraya bağlamaya kalkarsanız orada ben bir Başbakan olarak diyorum ki Türkiye'de sadece benim Kürt kökenli vatandaşlarımın sorunu yok, tüm etnik unsurların sorunu var. Her birinin kendine ait sorunu var.''
ROMANLARIN DA KÜRTLER KADAR SORUNLARI VAR
Bunun için Roman vatandaşlarla bir araya geldiklerini hatırlatan Erdoğan, Romanların da sorunları olduğunu söyledi. Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bugün benim Kürt kökenli vatandaşlarımın sesi çok çıktığı için veya onların savunucuları çok daha fazla olduğu için zannediliyor ki Türkiye'de sadece Kürt kökenli vatandaşlarımın sorunu var. Allah aşkına bugün Roman vatandaşlarımız sayısal olarak Kürt kökenli vatandaşlarımız kadar değil ama onların sorunlarına yönelik bugüne kadar atılan adımlar nelerdir veya ne kadar adım atıldı? Şimdi zaman zaman 'Doğu ve Güneydoğu'yu dolaştınız mı?' diyorlar. Kardeşim oraları da dolaştık. Peki sen, Roman vatandaşların yaşadıkları mahallelere hiç gittin mi, bu mahalleleri hiç dolaştın mı? Onların göçebe hayatı yaşamak suretiyle bir idameyi hayat içinde olduklarını biliyor musun? Onların çocuklarının hastane ve okullarda nasıl taciz edildiğini biliyor musun? Bunlar tek tek bize gelmeye başladı. Dedik, 'Bu bizim sorunumuzdur. O zaman bunun üzerine gideceğiz.' Onlar bütün bu sorunlarına rağmen bunu hiçbir zaman haykırmadılar, meydana çıkarmadılar ama onların o şen şakrak halini görenler 'Romanların hiçbir sorunu yok' dediler. Nerede görürseniz hemen gülüyorlar, eğleniyorlar ya... Ama ben onlarla beraberdim.'' Erdoğan, ''Herkesin şunu bilmesi lazım; Bizim önümüzde önyargılarımızdan daha büyük bir engel yoktur. Bizim önümüzde statükodan, eskimiş, köhnemiş alışkanlıklardan ve ezberletilmiş korkulardan daha büyük engel yoktur. Eğer önyargıları kırabilir, aşabilirsek, eğer korkuları bir kenara itebilir ve atabilirsek, inanın bu milletin, ülkenin önünde hiçbir engel kalmaz'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, toplantıya katılan radyoculara teşekkür ederek, ''Sesiniz ülke semalarından hiç eksilmesin, baki kalsın diyorum'' dedi