Duygularla oynamak; bir bireyin karşı tarafın hislerini manipüle etmesi veya bu hisleri kendi çıkarları için kullanmasıdır. Bu durum genellikle güvenin zedelenmesine yol açar ve duygusal travmalara neden olabilir. Birey, maruz kaldığı bu tür bir davranış sonucunda kendini değersiz hissedebilir, kendine saygısını kaybedebilir ve psikolojik sıkıntılar yaşayabilir. Manipülasyona uğrayan kişi, genellikle ilişkilerde sağlıklı sınırlar koyma konusunda zorluk yaşar.
Toplumda duygularla oynama; bireyler arası ilişkilerin zayıflamasına, güven duygusunun kaybolmasına ve sosyal bağların zedelenmesine yol açar. Bu durum, bireylerin topluma karşı yabancılaşmasını artırabilir. Özellikle sosyal medya ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaşması, duygularla oynamayı daha görünür ve yaygın hale getirmiştir. Toplumda bu tür manipülatif davranışların artması, bireyler arasında empati eksikliğine ve duygusal kopukluğa neden olabilir. Aynı zamanda, ahlaki değerlerin ve dürüstlüğün toplum içinde önemini yitirmesi de bu durumu besler.
İslam dini açısından bakıldığında, duygularla oynamak hem ahlaki hem de manevi olarak ciddi bir sorumluluk gerektirir. İslam’da dürüstlük, adalet, ve başkalarının haklarına saygı büyük önem taşır. Kur’an-ı Kerim, insanları aldatmaktan, yalan söylemekten ve başkalarının duygularını istismar etmekten sakındırır. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: “Müslüman, elinden ve dilinden diğer Müslümanların emin olduğu kimsedir.” Bu, bireyin başkalarına zarar vermemesini, özellikle duygusal zarar vermekten sakınmasını vurgular. Duygularla oynamak; kul hakkına girer ve kişinin ahirette hesap vermesini gerektirir.
Duygularla oynamak; bireylerin ve toplumların manevi, psikolojik ve sosyal dengelerini bozan ciddi bir davranış biçimidir. Hem bireysel hem de toplumsal düzeyde, bu tür davranışların önlenmesi için dürüstlük, empati ve sevgi temelli ilişkilerin teşvik edilmesi gerekir. Dini açıdan ise, Allah’ın huzurunda her davranışın bir sorumluluk olduğu unutulmamalı, insanlar birbirlerine karşı dürüst ve saygılı davranmaya özen göstermelidir. Bu hem dünya hem de ahiret mutluluğu için önemlidir.
Her toplumun kendine ait değer yargıları vardır. Aynı toplumda yaşayan bireylerin de farklı değer yargılarına sahip olması çok doğaldır. Devlet, toplumun da, bireylerin de değer yargılarına saygı duyarak, korunmasını sağlar. Bu değer yargıları, diğerlerinin değerlerine zarar vermedikçe çok doğaldırve makul karşılanır. Birbirinin değer yargılarına müdahale eden vatandaşlara devlet yaptırımları uygular. Herkesin hakkını korur ve özgür yaşam oluşmasını sağlar.
Bazı değer yargıları çok hassas olur. Bunlara, toplumun "sinir uçları" da denir. Sinir uçlarıyla oynanmaya başlandığı anda ve mekanda mutlaka bir sorun vardır. Kaşıyıcılara dikkat etmek, onların zihni kodlarını ve aidiyet merkezlerini araştırıp, bulup görmek gerekir. Sinir ucu kaşıyıcılarının, içinde bulundukları toplumda, savaş çığırtkanlığı ve kavga taşeronculuğu yapmaları halinde, ajan olmaları ihtimali yüksektir. Duygularla oynamak, barışı baltalamaktır.
Sinir ucu duyguları çok hassastır. Küçük bir müdahale tepki oluşturur. Kıcılcımlar ateşe, ateş de kısa sürede yangına dönüşür. Toplumun sinir ucu duygularıyla bireylerin duyguları örtüştüğünde de yangınların felakete dönüşmesi kaçınılmazdır. Din ve vatan, ar ve namus bizim toplumumuzun en hassas sinir uçlarıdır. Bu konulardaki en küçük manipülasyon kestirilemeyen sonuçların ortaya çıkmasına neden olabilir. Ortaya çıkan olağanüstü bir konuyu değerlendirerken, o konunun duygusal sinir uçlarıyla ilişkisini dikkate almak lâzımdır.
Devlet, milletin hak ve hukukunu korumak, kendi tüzel kişiliğine de sahip çıkmak zorundadır. Bunun için de, en küçük şüpheyi bile dikkate alarak tedbirini almak zorundadır. Bu, devlet olmanın gereğidir. Devlet, makul gibi görünen olağanüstü olay ve konuları bile dikkatle incelemek ve takip etmek durumundadır. Devlet sorumluluğu bunu gerektirir.
Hiç kimse; milletin, devletin ve bireylerin duygu ve sinir uçlarıyla oynayamaz. Unvan, makam ve mekânları, hangi; konum, pozisyon ve güçte olursa olsun, herkes hatasının bedelini ödemek zorundadır. Karşı tarafın duygularını manipüle ederek ve sinir uçlarını kaşıyarak kendine ortam ve alan oluşturmak; büyük bir hak ihlalidir. Hak ihlali yapan; dünya ve ahirette cezasını çekmek zorundadır. Hakikat ve fıtrat böyledir.
DUYGULARLA OYNAMAK...
İlk yorum yazan siz olun