DURMAK YOK...

Adnan Bahadır

DURMAK YOK KALDIĞIMIZ YERDEN YOLA DEVAM

Hiçbir siyasi partinin, cemaatin,  yardım kurumun, tasavvuf erbabının düşmanı olmadığımız gibi, Allah'a  ve ahret  gününe inanan  herkesi  kendimize dost kabul etmekle kalmayıp, onlara elimizden gelen desteği de veririz. Ancak  bu saydığımız kurumların içerisine sızmış olan  art niyetli  insanları  topluma  tanıtmak da bizim en temel görevlerimiz arasında olduğunu bilmenizde yarar var. Osmanlı Devleti'nin son döneminde  ilim erbabının askerden muaf tutulması  hakkını alabilmek adına eline emsile (Arapça dilbilgisi kitabı) kitabını alan yollara düşüp, yıllar yılı bu kitabı okuma numarası ile askerlikten yırtan üçkağıtçılar gibi  siyasi partilerin ve cemaatlerin içerisine giren art niyetli insanları  ayıklama adına yaptığımız yayınlar bu kurumlara düşmanlıktan ziyade bilakis  destek olmak, zarar görmelerine engel olmak adına yapıldığını bilmelerinde yarar olduğu kanaatindeyim.

            Dünkü yazımda da belirttiğim gibi amacımız üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. Dünkü yazımda  ziyaretimize gelen Kızılay  heyeti  ile ilgili  yazdıklarım arkadaşlara  yeterli gelmemiş, yasal yollara müracaat edeceklerini ifade etmişler, keşke yapsalar da bizde kalan haberlerimizi tamamlamış olsak zira aman dileyene al kaldırma gibi bir adetimiz olmadığından arkadaşlarımızın gelip, olaylarla ilgili yaptıkları  sunumları dinledik, kaldı ki dinlediklerimizden ikna olma şansımız yoktu, zira yaptığımız haberlerin tamamı  belgelere dayalı haberler idi. İşin enteresan tarafı adamlar gelince yapmadığımız haberlerle ilgili bazı bilgiler verince  onlar  hemen gidip, ilgilileri telefonla arayıp, tedbir almışlar. Bu arkadaşlarımız bizim bu işlerdeki maharetimizi bilmediklerinden aradıkları kişilerin telefon  numaralarının bizde olduğunu, olayın mahkemeye intikal  etmesi durumunda o konuşmaların tespit edileceğini unutmuş durumdalar. Adamların iyi niyetli olduklarını yazma nedenim onurlarının rencide olmaması idi, ancak mahkeme kararı ile iki yıl on bir ay ceza almış bir adamla ilgili bu şehrin en temiz adamıdır, siz bakmayın hakimin verdiği cezaya demeleri gerçek niyetlerini ortaya koymaktadır.

            Ben insan olarak Kızılay kurumunun daha fazla yıpratılmaması adına üzerime düşeni yaptım, ancak bu arkadaşlar  bu iyi niyetimize rağmen olayı  farklı boyutlara taşımış olmaları kendilerinin iyi niyetinden şüphe etmemize neden olmuştur. Bu nedenledir ki bugün kaldığımız yerden haberlerimize devam etme kararı aldık. Adamlar dün yanımıza geldiklerinde iyi niyetlerine güvenip onlara gösterdiğimiz belgelerle ilgili gidip yeniden evrak tanzim edip, bizzat beni arayıp evraklarla ilgili cevap vermek istediklerini söylemiş olmaları çok ama çok acı bir durum. Bu zavallı insanlar yaptıkları pek çok işin delillerinin elimizde olduğunu bilmemeleri gerçekten şaşılacak bir şey.  Şimdi yayınlamadığımız evrakları da yayınlamak sureti ile olayın vahametinin hangi boyutta olduğunu sizlerle paylaşacağız. Bir örnekle olayı açıklamak gerekirse bana kumbaralarda toplanan paralarla ilgili bilgisi olmadığını, bunu kendi altını oymak için birilerinin yapmış olabileceğini söyleyen Sayın Başkan  bu kumbaraların  Türkiye genelinde toplanmış olmasına rağmen Samsun'da halen daha olmasının nedenini nasıl izah edecek?  Yetmedi Kızılay kampının ihaleye verilmesi olayında komisyonda olmamasına rağmen yerine imza atılan şahsın durumu ne olacak? Yetmedi Gençlik Kampı'nın şezlongları kiraya verilip paraları alındığı halde resmi kayıtlarının olmamasını nasıl izah edecek? Yetmedi Mustafa Keskin'in almış olduğu hapis cezası ile ilgili mahkeme kararında Mustafa Keskin'le ilgili verilen kararda sorulan sorulara verdiği kaçamak cevaplar ifadesinden ne anlıyorsunuz? Yetmedi hapiste olan vatandaşa sekiz kez sevk imzalayıp, veren adamı yönetim kurulunda  tutmanın ne anlama geldiğini bana izah eder misiniz?

            Bu arkadaşlarımızın gerçekten çok toy olduklarını  gerek elimdeki evraklardan, gerekse  yaptığım görüşmelerden çok rahat bir şekilde anladım. Sırf adamların onuru zedelenmesin diye yazdığımız yazıyı geri adım atmak gibi değerlendiren bu arkadaşlarımızın şimdiki yapacağımız haberlere ne cevap vereceklerini de tahmin edebiliyorum. Önceki gün bana verdiği bilgide Kızılay'a ait olan röntgen cihazının nasıl ortadan kaybolduğunu anlatırken Gazi Devlet Hastanesi'ne devredildiğini belirtmişti, ancak bu cihazların iki tane olduğunu ve birisinin Gazi Devlet Hastanesi'ne devredildiğini, diğerinin ortalıkta olmadığını bildiğimden haberi yoktu. İşin en ilginç yanı bu arkadaşlarımızın hararetle bu evrakları kimin verdiğini araştırıp, bu olayı çözmeye çalışmalarıdır. Madem ki dürüstsünüz kendinize güveniyorsunuz o zaman yapmanız gereken  evrakları vereni araştırmak mı, yoksa  evrakların doğruluğunu  veya yanlışlığını ispat etmek mi? Allah yanlış yapanları ıslah etsin temennisiyle  kalın sağlıcakla

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.