DOSTLUK VE MUHABBET

Sami Kesmen

Allah c.c. ile dostluk, kulları ile muhabbet oluşturmak; kamil mümin olmanın ahlakındandır. Kulluk; Allaha itaat, kulları ile hak ve hakkaniyet üzere ilişki kurmak, canlılara da merhamet göstermek olarak tarif edilmiştir. Yüce Allah, “Ehseni Takvim” olarak yarattığı kullarına sayısız nimetler ihsan etmiştir. Ancak, kullarının kendi katında değer bulmalarını iman ve dostluğuna bağlamıştır. İmanlı ve ahlaklı olanları Firdevs Cennetiyle müjdelerken, imanı ve ahlakı bozuk olanlara da Esfeli Safiliyn adresini göstermiştir.

İslam cemiyet dinidir. Tek başına bir hayat sürmek veya tek başına yaşayarak Allaha iyi kul ve güzel bir dost olduğunu iddia etmek akıl fakirliğinden başka bir şey değildir. Asl olan, insanlarla ve canlılarla birlikte yaşayarak güzel ve ahlaklı, imanlı ve ihlaslı insan olmaktır. Dünyada insan olarak herkes Allahın adaletinde eşittir ama Allahın muhabbeti sadece kendisine dost olanlara yöneliktir. Allahı dost edinenlere Allahın dostluğu nimet olarak yetecek, Allahı düşman edinenlere de Allah gadabıyla tecelli edecektir.

Kur’an-ı Kerim Allahın vahyi mesajını insanlara bildirirken, nasıl yaşamaları gerektiğini de anlatmaktadır. Kur’an ayetleriyle müminler; hem bilgi, hem ilgi,  hem de sevgi sahibi olur, Allahı ve kainatı tanır, ahireti ve dünyayı öğrenmiş olurlar. Allahın insanlara sunduğu her nimet, kullarının kendisiyle dostluk kurmasına yönelik ihsanlardır. Bu dünyevi nimetleri görememek veya görmemezlikten gelmek bir insan için büyük kayıptır, enaniyettir, şımarıklıktır, kibirdir ve Allaha düşmanlığın işaretidir.

Kainat da Allahın ayetlerindendir. Denizler, yaylalar, ormanlar, ağaçlar, kuşlar… Hülasa  ! Tabiat ve tabi hayatın her unsuru Allahı hatırlatır. İnsan ve cinlerin dışındaki her canlı kendi lisanıyla Allahı zikreder, kendi fıtratına göre de bu zikriyle Allaha kulluğunu yerine getirir. Kainata bakarak Allaha dost olmak, insanlarla beraber yaşayarak Allah ile muhabbet kurmak; akıllı, imanlı , ahlaklı müslümanın tavrı ve davranışıdır. Kainat da, insanlar da, diğer canlılar da Allah katında değerlidir. Her bir canlı insana hizmet etmek için yaratılmış, İnsan da Allaha kulluk etmek için vardır. 

Yabani olan hayvanların vahşeti; fıtrat olarak insanlara hizmet içindir. Fıtratlarının dışına çıkmadıkça veya insanlar o canlıların fıtratlarını engellemedikçe, onlardan insanlara zarar değil hizmet gelmektedir. Yılan insanın düzleminde zararlıdır ya da insan onun dünyasına engel olduğu zaman zarar vermektedir. Kurt, Çakal, Arslan, Kaplan; kendi dünyalarında yaşarlarken insanlar için faydalı hizmet etmektedirler ama onların yaşam akışı insan tarafından bozulmaya başladığın da onların da insanlara zarar vermeye başladığı görülmektedir.
İnsan için dünya yaşamının özü; dostluk ve muhabbettir.

Bunu başaran insan huzurlu ve mutludur. İmani hakikatlere vakıf olan insan; dünyadaki her canlı ile dostluk ve muhabbet kurabilmekte, böylece de Rabbının rızasını kazanmaktadır. Ağaca, Taşa, Toprağa, Kuş’a Kurt’a ibret gözüyle bakan her insan yüce Yaratanı görür. Yüce Yaratanı gören her gözün sahibi de Allah ile dostluğunu ve muhabbetini geliştirir. İnkar ve inanmama inadı, Allahın Yüceliğini görmeye engel değildir. 

Kainatın bir sahibi ve yaratanı olduğunu her akıl sahibi insan bilmektedir. Yaratıcının Allah olduğuna inanmak insanı mümin yapar, bir başka gücün yarattığına inanmak da ya müşrik ya da kafir sınıfına sokar. Yaratanın Allah olduğuna inanmak; insanı tüm canlılarla muhabbet etmeye ve dostluk kurmaya sevk eder, Yaratanın başka bir güç olduğunu düşünen de, başta kendisi olmak üzere herkesle ve her canlı ile savaşa kalkar. Dostluk ve muhabbet; iman işidir. 
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.