Dizi dizi hayatlar!

Televizyonlarda yayınlanan bir dizi film var…

İzlemek nasip olmadı…

Ama adını biliyorum…

“Öyle bir geçer zaman ki…”

***

Dizinin geçen haftaki bölümünde, lise çağlarında bir oğlan…

Babasıyla birlikte, kendini yakıyordu…

Ve hiç de normal olmayan bir monolog vardı dizide…

Çocuk, daha çok, kendi kendine konuşuyor…

Neler yaşamış, neler görmüşse…

Normal bir durum değil yani…

Çocuk da normal değil zaten…

Kafayı yemiş bir halde, elindeki benzin bidonuyla evin içinde babasına bağırıyor, çağırıyor ve sonunda da çakmağı çakıyor…

Babası da zaman zaman “Yapma etme”  gibi repliklerle diziye katkı sunuyor…

Ben tamamını izlemedim, fragmanını gördüm sadece…

Ama umumiyet pek meraklıymış böyle dizilere…

***

Bilenler, izleyenler beni boşuna konuşturmasın…

Şiddet toplumun bir parçası haline geldi…

Biz de evlat sahibiyiz…

Ama bu tür dertlerden, en çok muzdarip olması gerekenlerse anneler…

Öyle ya? Bütün anneler, doğaları gereği şiddete karşıdır…

Bir ülkede barışı anneler sağlar…

Ama savaşları çıkaranlar da onlardır…

***

Bu diziden yola çıkarak, oğlumun annesi de kızıma yazmış…

“Böyle yakılması gereken şerefsiz babalar da var” filan diye…

Bugüne kadar bu konuda hiç ağzımı açmadım…

Buna yanıt verilmez çünkü…

Ancak kızıma, “Cennet annelerin ayakları altındadır” diyebilirim…

Sadece cennet mi?

Cehennemde tabi ki!..

Ben bir şiirle cevap verdim… Dedim ki:

Dün "canım" olan yarın "düşmanım" olmaz benim...

Yaşananların hatırı hep saklı kalır...

Hatırları sorulur, selamları hep alınır...

"Sildiklerim" vardır bir de !

Onlar yanlışlarım ve pişmanlıklarımdır...

Adları anılmaz, hatırları sorulmaz, sadece beddualarımdır...

Vicdanla birlikte...

"Şeref" ararım ben sevdiklerimde…

Her zaman doğru değildir elbet seçimlerim...

Zaman gelir "Şerefsizleri" de severim...

Her yerde gözüm kulağım vardır benim.

"Eksik söylemek, yalan söylemek değildir" mantığındaki…

Beni değil, kendini kandırır yalnızca....

Bilmezden gelişlerim, aptala yatışlarım kaybetme korkumdan değil, karşımdakilerin yalan söyleme potansiyellerine olan merakımdandı...

"İnkar" olmaz benim hayatımda...

Yaşananı "Yaşanmamış" saymam...

Sayanları da “Saymam”…

Kelimelere sığmaz...

Sayfalar sürer beni anlatmak…

Ama ne kadar anlatılırsa anlatılsın;

Yaşayan bilir beni...

Yaşamayan anlamaz…

Ağırdır sevmelerim, her "Yürek" taşıyamaz...

Vee..

Büyüktür umutlarım her "Omuz" kaldıramaz…

***

Bunu, benden önce muzdarip olan başka bir mağdur yazmıştır belki…

Ben yazmadım… Nazım Hikmet"in diyorlar…

Ama değil… O da hatunlardan çok çekti çünkü…

Oysa dışarıdan bakan öyle düşünmez…

“Vay be! Nazım Hikmet ne kadar da çapkınmış” filan der…

Oysa Nazım"ın Piraye"den çektiğini kimse bilmez…

***

Ne anlatıyorum ben…

Diyorum ki…

Anneler… Çocuklarınızı nefretle büyütmeyin…

Evet… Babaları canınızı sıkmış olabilir…

Eğer elinizin altındayken, kalıba sokamamışsanız…

Zorlamayacaksınız…

Yoksa kalıbı kırarsınız!...

***

Tamam… Bir şey demedim…

Babaları hıyar olabilir… Ama çocuklar sizin…

Eğer bu tutumu sürdürürseniz, çocukların hıyar olması da muhtemeldir!..

***

Bırakın bebeleri kendi haline…

Becerebiliyorsanız, onlara “Yapma, etme” filan da demeyin…

Eğer, yanlış yaptıklarını düşünüyorsanız…

Yapmamaya ikna edebiliyorsanız edin…

Yok, eğer ikna edemiyorsanız…

O sizi ikna etmiş demektir…

***

Bırakın, akıl egemen olsun…

Hırsınızı, kininizi, bir yana bırakın…

Çocuklarınızı dinleyin…

***