DİRİLİŞ KAPILARI VE NEFİS...

Sami Kesmen

İslam düşüncesinde insan, yalnızca bedensel bir varlık değil; işiten bir kulak (semî’), gören bir göz (basîr) ve hisseden, akleden bir kalple (fuâd) donatılmış sorumlu bir varlıktır. Bu üç meleke; bilgiye ulaşmada, gerçeği tanımada ve hakikati idrak etmede insanın en temel vasıtalarıdır. Ancak bu melekeler, aynı zamanda ahlaki ve dini sorumluluğun da temelini oluşturur. Zira Kur’an isra suresi36.ayette;, insanın gözünden, kulağından ve gönlünden hesaba çekileceğini bildirir ve Yüce Allah şöyle buyurmaktadır; "Kulak, göz ve kalp – bunların hepsi ondan sorumludur." Bu ayet; duyulan her sözün, bakılan her görüntünün ve iç dünyada taşınan her düşüncenin Allah katında kayda geçtiğini, insanın bu üç organı denetlemekle yükümlü olduğunu ortaya koyar.

İşitme; bilginin, vahyin ve öğüdün ilk giriş kapısıdır. İnsan çoğu zaman, duyduklarıyla düşünmeye başlar. Ancak duyulan her söz hakikat olmayabilir. Bu nedenle Kur’an, “bilmediğin şeyin peşine düşme” buyurmaktadır (İsrâ, 36). Kulak, yalnızca haber almaz; aynı zamanda kul hakkına giren dedikodu, gıybet, iftira gibi kötülüklerin de bir taşıyıcısı olabilir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmaktadır; “Her kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa, ya hayır söylesin ya da sussun.” (Buhârî, Edeb 31) Bu hadis, hem dili hem kulağı bağlamaya yöneliktir. Zira kötü söz söylemek günah olduğu gibi, kötü sözü dinlemek de aynı vebali taşır. Kulağın korunması, bireyin iç huzuru kadar toplumun güvenliğini de sağlar.

Basîr, Allah’ın bir ismidir ve O, her şeyi görendir. İnsan da bu ilahî özelliğin bir yansıması olarak gören bir varlık kılınmıştır. Ancak bu görme, denetimsiz bırakılmamalıdır. Kur’an, mümin erkek ve kadınlara gözlerini haramdan sakınmalarını emreder (Nûr, 30-31). Bu sadece cinsel ahlaka dair değil; israf, kibir, kıskançlık gibi toplumsal hastalıkların önüne geçmek için de geçerlidir. Modern dünyada görüntüler çağındayız. Gözün sorumluluğu, artık ekranlardan taşan içerikleri de kapsıyor. Reklamlar, diziler, sosyal medya görüntüleri… Tüm bunlar, insan ruhuna olumlu ya da olumsuz etki eder. Müslüman, “basîret”le görmek durumundadır. Yani sadece bakmakla yetinmeyip hikmeti, arka planı, hakikati de görebilmelidir.

Fuâd; Kur’an’da kalbin daha derin, daha duyarlı ve akleden yönü olarak kullanılır. Sadece duygular değil, kararlar da kalpte doğar. Kur’an’da; “Onlar, kalpleri olduğu halde onlarla anlamazlar…”(A’râf, 179) buyrularak, sadece biyolojik kalbin değil; idrak, hikmet ve vicdanla hareket eden bir gönlün önemi vurgulanır. Kalp bozulduğunda, insanın tüm yönelişi sapar. Peygamber Efendimiz (s.a.v) “Dikkat edin! Vücutta bir et parçası vardır. O düzgün olursa bütün vücut düzgün olur. O bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin, o kalptir.” (Buhârî, Îmân 39) buyurmuştur. Fuâd’ın kontrolü, modern dünyada “duygu yönetimi”, “vicdan muhasebesi” gibi kavramlarla da ifade edilir. Ama İslam, sadece psikolojik değil; ahlaki ve manevi bir sorumluluk yükler. Kalp; iman, sabır, merhamet, tevazu ve takvanın merkezidir.

Kulak, göz ve kalp… Her biri, insanı şekillendiren üç kapıdır. Bilinçsizce açıldığında, nefsin heva ve hevesleri içeri dolar. Bu nedenle Kur’an’da bu üç organın kontrol altında tutulması, sorumluluk bilinciyle yönlendirilmesi emredilmiştir. Bir toplumda bu üç duyunun sorumsuzca kullanılması; dedikodu, teşhircilik, ahlaksızlık, merhametsizlik, iftira ve gaflet gibi sosyal yaralara yol açar. Bugün medya ve iletişim araçlarıyla kulağımız, gözümüz ve kalbimiz sürekli bir bombardıman altındadır. Bu çağda müminin görevi; duyduklarını süzmek, gördüklerini filtrelemek ve gönlünü arındırmaktır. Zira her biri, ahiret günü sorguya çekilecektir. Yüce Allah “Andolsun ki, insanın kendi kulağı, gözü ve kalbi, hepsi ondan sorumlu tutulacaktır.” (İsrâ, 36) buyurmaktadır. Bu sorumluluk bilinci, hem bireyin hem toplumun diriliş kapısıdır.

Göze, kulağa dikkat eden kalbini de kötülüklerden korumuş olur. Bu üç organı kötülüklerden koruyan nefsine hâkim olur. Nefsine hâkim olan Rabbına yakın olur. Ruhun diriliği ve canlılığı; göze, kulağa, kalbe bağlıdır. Bu organların diriliği nefsi öldürür.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.