DİNLER ARASI İTİFAK SAÇMALIĞI VE TÜRKÇE OLİMPİYATLARI

Adnan Bahadır

DİNLER ARASI İTİFAK SAÇMALIĞI VE TÜRKÇE OLİMPİYATLARI

Dikkat ederseniz cemaatlerin bir kısmında özellikle İslam Dinini iyi bilen insanlara pek rağbet edilmez, hatta İslami konularda malumat sahibi olmayan kişiler daha çok itibar görürler, bunun nedeni nedir? derseniz cemaatlerin kafalarına göre ihdas ettikleri bazı uyduruk şeylere, malumat sahibi insanlar itibar etmezler, onlar neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bizzat menşeinden öğrenip ona göre inandıklarından onları her şeye ikna etmek mümkün değildir. İslam Dini ile ilgili en ufak bir malumatı olmayan insanlara ne anlatılırsa onu Dinin emri imiş gibi kabul edeceklerinden cemaatler bu tür insanlara çok değer verirler, hatta sadece değer vermeyle kalmazlar onları cemaatlerin en tepe noktalarına yönetici yaparlar. Bu yazdıklarımı birilerine düşmanlık yapmak adına yazdığımı düşünenler olabilir ancak benim için hiç önemli değil. Önemli olan birilerinin kınaması veya sevmesi değil. Rabbimin rızasıdır, onun için doğruları asla çekinmeden ve kıvırmadan yazmaya devam edeceğim.

Konuyu çok özelleştirmeden birkaç örnek vererek açıklamakta yarar görüyorum. Örneğin adam hayatı boyunca en ufak bir İslami tedrisat almadığı gibi aile hayatına bakıldığında İslamın -İ'si ile ilgisi olmayan bir hayat tarzı yaşadığı açıkça ortada olmasına rağmen, Cemaatte ya mütevellidir ya da ağabey pozisyonundadır. Bu şehirde 24 saati düzgün olan veya Allah'ın emir ve nehiylerini dikkate alarak hayatına şekil vermeye çalışan gazeteciler, cemaatin en büyük düşmanları ama Şaribulluyl vennehar yani gece gündüz kafayı çeken gazeteci müsveddeleri cemaatin en iyi dostları ise buna ne demeli siz takdir edin. Son zamanlarda kanaatim o kadar farklı bir noktaya geldi ki anlatamam. Bana göre bu ülkede PKK belasından sonra en ciddi sıkıntı Cemaat belasıdır, zira bu insanlar Devletin her kademesine öyle sirayet etmişler ki anlatamam. Ülkenin en kaliteli Üniversitelerini bitiren pırıl, pırıl çocuklar iş bulamazken cemaat mensubu gençler anında iş bulmakla kalmıyor, kurumlara yönetici olarak yerleştiriliyorlar. Adamlar sistemlerini öyle enteresan kurmuşlar ki her işe yerleştirdikleri kişiden burs taahhüdü alıyorlar, mensuplarının evlenme hayatından ticari hayatlarına varıncaya dek her şeylerini dizayn ediyorlar.

Peki Cemaatin her yaptığı İslami Kurallara göre doğrumudur derseniz birkaç örnekle ne kadar doğru ne kadar yanlış olduğunu izah edeyim… Son yılların en moda konularından birisi de Dinler arası ittifak safsatası, bu konuyla ilgili koca, koca adamlar, siyasetçiler, akademisyenler toplantılar yapıyorlar, bu işin ehemmiyetine vurgu yapıyorlar peki bakalım bu konuda alemlerin Rabbi Yüce Mevlamız ne buyuruyor Bakara suresinin 120. Ayeti Celilesi aynen şöyle “Yahudiler ve Hıristiyanlar onların dinlerine girmedikçe asla senden (Peygamber veya Müslüman'dan) razı olmayacaklardır. De ki; Doğru yol, ancak Allah'ın yoludur. Sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan and olsun ki Allah'tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır” ayeti celile açık ve net olarak Yahudi ve Hıristiyanların onların Dinine girmedikçe Müslümanlara dost olamayacağını beyan etmesine rağmen Dinler arası ittifak safsatasını ortaya koyanların nereden ilham aldıklarını çok merak ediyorum. Allah Resulü, Cihadı Farz kılan ayetlerin gereğini açıklarken İslam Dininin dışında olanlara üç şart ortaya konulmasını emrediyordu. Neydi bu üç şart? Ya İslam dinine girip beraber cihat edilecek, ya cizye(Vergi) verecekler veya onlarla savaşılacaktı. Bu Allah'ın emri olmasına rağmen kim kiminle ne adına ittifak edecek ve hangi yetkiyle merak ediyorum.

Bir ikinci konuya gelince yine son zamanların gündemden düşürülmeyen konularından birisi Türkçe olimpiyatları, verilmek istenen imaj Türkçe olimpiyatları sayesinde ülkeye ve Dinimize çok büyük bir hizmet yapılıyormuş gibi bir politika izleniyor. İyi güzel de Türkçe şarkı söylemenin ne işe yaradığını çok merak ediyorum, o insanlardan kaç tanesine Allah, Kitap, Resul öğretiliyor çok merak ediyorum. Yüce Rabbimiz Hucurat Suresinin 13. Ayeti Celilesinde “ Ey İnsanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizi tanıyasınız diye kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır” bu Ayeti Celileden de anlaşılacağı üzere Allah katında en makbul insan O'ndan en çok korkandır, yani Allah katında en makbul kişi en güzel Türkçe şarkı söyleyen değilmiş… Öyle değil mi? Size çok açık ve net bir biçimde iki örnekle iki olayı Ayeti Kerimeler ışığında izah etmeye çalıştım, bu dediklerime itirazı olan varsa her ortamda tartışmaya hazırım, dilerseler kendi basın yayın organlarında açık oturum yapmaya da hazırım, ama ben onların istediği gibi ağabeylerin anlattığı Dine değil Allah'ın Kuranı Kerimde anlattığı dine inandığımdan bu dediğimi yapmaya hiçbir zaman yanaşmazlar. Rabbim kendi rızasına muvafık eylesin diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (19)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.