Cerrahi işlemle kalıcı kilo kaybı mümkün

Altı ay diyet ve egzersiz yapmasına rağmen sonuç alamayan obez hastalarda; cerrahi müdahale ile mide küçültülüyor.

Kapalı yöntemle yapılan ağrısız operasyonla kilo kaybı sağlanıyor ve hasta en fazla üç günde taburcu ediliyor
Halk arasında şişmanlık olarak bilinen obezite, günümüzde en tehlikeli sağlık sorunları arasında yer alıyor. Bunun nedeni; obezitenin başlı başına bir sorun olmasının ötesinde kalp ve tansiyon, şeker, böbrek, solunum sistemi, eklem hastalıklarına ve ani gelişen felçlere neden olmasıdır. Günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde obezite her geçen gün biraz daha artış gösteriyor. Sağlık harcamalarının büyük kısmını da obezite ve buna bağlı hastalıklar oluşturuyor. Obezite; tüm dünyada olduğu gibi her geçen gün ülkemizde de gittikçe yaygınlaşıyor, birçok hastalığa davetiye çıkarıyor ve genel sağlığımızı olumsuz etkiliyor.

OBEZLER 12 YIL DAHA AZ YAŞAR
20'nci yüzyılın ikinci yarısında ve 21'inci yüzyılda özellikle Batı dünyasında refah artarken yiyeceğe erişim de kolaylaştı, yiyecek ucuzladı ve çeşitlendi. Bunun yanında hızlı yaşam koşullarının getirdiği fast food'lar, televizyon ile başlayan gece atıştırmaları ve yiyecek alışkanlıklarımızdaki değişiklikler tüm dünyada fazla kiloları da beraberinde getirdi. Sağlıksız yeme alışkanlığı, kimyasal madde ve hormon içerikli gıdalar ile günlük aktivitenin azalması; vücutta giderek aşırı miktarda yağ depolanmasıyla sonuçlanmaya başladı. Vücutta aşırı yağ depolanması olarak da nitelenebilecek bu duruma obezite denir. Obez kişilerin yaşıtlarına göre ortalama 12 yıl daha kısa yaşadığına dikkat çeken Medicana Çamlıca Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Alp Gürkan obezite tedavisi hakkında önemli bilgiler veriyor: Obezite; şeker hastalığı (tip 2 diyabet), kalp ve damar hastalıkları, yüksek tansiyon, yağ metabolizması bozuklukları, cinsel bozukluklar, eklem ve kemik problemleri, uyku apnesi gibi birçok hastalığa davetiye çıkarır. Hatta meme kanseri, kalınbağırsak kanseri gibi kanser türlerinin de de obez hastalarda daha fazla görüldüğü biliniyor. Obezite kişilerin fiziksel görünümlerini bozuyor, buna bağlı olarak ruh sağlığı ve sosyal yaşam da tehdit altında oluyor. Bu hastalığın mutlaka tedavi edilmesi gerekiyor.

TEDAVİ SABIR İSTER
Kalori alımının kısıtlanması ve günlük aktivitenin artırılması şeklinde özetlenebilecek yaşam biçiminin değiştirilmesi, obezite tedavisinin temelini oluşturuyor. Ancak bunu uygulamak ve kalıcı hale getirmek çok kolay değil. Diyetle ve egzersiz ile kilo vermek daha sağlıklı olmakla beraber, insan sabrını zorlayacak derecede yavaş olabiliyor. Kalıcı olarak yaşam felsefesi değişmediği takdirde verilen kilolar hızla yeniden alınabiliyor. Tıbbi tedavinin mutlaka metabolizma uzmanı ya da bu konuda deneyimli bir iç hastalıkları hekimiyle birlikte diyetisyen ve psikologla birlikte yapılması gerekiyor. Tıbbi tedaviye en az altı ay şans tanınmalı. Böylece yüzde 2-3'lük şanslı grup, tıbbi tedaviyle bu hastalıktan kurtulabilir. Medikal tedavinin yetersiz olduğu durumlarda ise cerrahi tedavi seçenekleri ile çok başarılı sonuçlar alınabiliyor.

OBEZİTE CERRAHİSİNİN TÜRLERİ NELERDİR?
Obezite tedavileri; mide balonu, mide bandı, tüp mide gibi farklı birçok yöntemi içeriyor. Seçim; hastanın tercihine göre değil, hastanın genel durumunun değerlendirilmesine göre yapılmalıdır.
MİDE BALO NU: Kilo vermeye yardımcı olan en basit yöntem; mide balonu uygulamasıdır. Bu yöntemde mide içine, hafif bir anestezi altında sıvı veya hava doldurulan bir balon yerleştirilir. Böylece midenin gıda alma kapasitesi düşürülür ve çabuk doyma sağlanır.
MİDE KELE PÇESİ : Laparoskopik ameliyatların günlük kullanımının yaygınlaşmasıyla beraber bu yöntem 15 yıl önce zayıflama ameliyatlarında da kullanılmaya başlandı. Yöntemde; yemek borusunun mideye giriş yerinin hemen altında mide bir kelepçe gibi sıkıştırıldığından halk arasında mide kelepçesi diye anılıyor.
MİDE TÜPÜ: En az diğer komplike cerrahi yöntemler kadar etkili ama yapılışı diğerlerinden daha kolay ve daha az sorunlu olduğu için son zamanlarda zayıflama ameliyatlarında en sık kullandığımız yöntem. Bu yöntemde mide, yüzde 80-90'ı çıkartılarak bir tüp haline getirilir. Bu ameliyat da kapalı yöntemlerle bir-iki saatlik bir sürede yapılır. Ameliyat sonrasında hastalar iki hafta sıvı, daha sonraki iki hafta da yumuşak gıdalar tükettikten sonra normal gıdaya geçebilirler.

MİDE BALONU SAĞLAMDIR, PATLAMAZ BİR YIL BOYUNCA MİDEDE KALABİLİLİR
Obezite cerrahisinde önceleri yaş aralığı 18-60 arasında belirlenmişti ama insan ömrünün uzamasıyla birlikte bu aralık da değişti. Yani 65 yaşındaki bir hastanın yaşam kalitesi bu cerrahi ameliyatlarla artacaksa ve bedeni de operasyonu kaldırabilecek güçteyse, neden olmasın?
Operasyonlar laparoskopik olduğu, yani karın açılmadan dört-beş küçük delikten yapıldığı için neredeyse ağrısızdır. Hastalarımızı genellikle bir-üç gün içerisinde taburcu ediyoruz.

ÖLÜMCÜL KOMPLİ KASYO N OL MAZ
Mide balonu silikondan yapılmış, iki ya da üç çeperi olan çok sağlam bir protezdir. Yeni çıkan balonlar; hem ayarlanabiliyor, hem de bir yıl midede kalabiliyor. Patlamıyor, ancak belli bir zaman sonra sızıntı şeklinde sıvı kaybı olabilir. Sıvı kaybeden balon, giderek küçülerek mideden bağırsaklara geçebiliyor. Bu durumda balon büyük oranda normal yollarla vücuttan atılır, nadiren ameliyatla çıkarılması gerekebilir. Mide bandı ise aynı şekilde silikondan yapılmış bir üründür. Yabancı cisim olmasına bağlı kayma, mide duvarında aşınma, enfeksiyon gibi çeşitli sorunlarla karşılaşılabilir. Ancak zamanında müdahale ile bunların çoğu çözülebilir ve hiçbirisi ölümcül komplikasyonlar değildir.
Bu kadar zahmetli bir süreçten geçen kişilerin bir daha aynı sorunları yaşamamaları için en az iki yıl süreyle hekim kontrolü altında olmaları, egzersiz ve diyetlerini ihmal etmemeleri ve kötü beslenme alışkanlıklarından kesinlikle uzak durmaları gerekiyor.

10 YIL ÖNCEYE GÖRE ERKEKLERDE İKİ KAT ARTTI
Yapılan araştırmalara göre; Türkiye'de erkeklerin dörtte birinde, kadınların yarısında obezite görülüyor. Bu oran, 10 yıl önce çok daha az iken günümüzde erkeklerde iki kat artmış, 50 yaş üzeri kadınlarda ise görülme sıklığı yüzde 40'tan yüzde 50'ye yükselmiş durumda. İsveç'te yapılan bir çalışma ise; zayıflamanın bir zamanlar temel direkleri olarak kabul edilen diyet, egzersiz ve destek tedavi üçlüsünün uzun dönem başarı oranının yüzde 2 civarında olduğunu gösterdi. SABAH

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

SAĞLIK Haberleri