BİR YILDIZ KAYDI

Adnan Bahadır

"Alim"in  ölümü, Alemin ölümü gibidir"  buyuran Yüce Efendimizin, ne kadar güzel söylediğini bir kez daha yakından müşahede etme imkanı bulduk.1974 yılında tanıdığım Prof.Dr. Mehmet Okuyan kardeşimin, Hakka yürüyen babasının cenaze merasiminde duygulanmamak ve ağlamamak mümkün değildi.Cenaze merasimine katılanların tamamı gösterişten,riyadan uzak sadece ve sadece Allah rızası için, çok sevdikleri hocaları olan Kemal Okuyan hocamızın merasimine icabet etmişlerdi.Babasının helalliğini cemaatten isteyen Mehmet hocanın konuşması, hayatının en zor konuşması olduğunu açıkça ortaya koymakta idi.Yıllarca bu tür merasimlerde konuşan Mehmet Hoca babasının merasiminde konuşmakta o kadar güçlü çekmişti ki, bunu anlatmak mümkün değil.

Kemal Hocamızın cenaze merasiminde görev yaptığı Bayburt,Rize, Of ve Hayrat bölgesinden gelen cemaatin üzüntüsü, yüzlerine yansımış,adeta yetim kalmış çocuklar gibi boyunları bükülmüştü.Mehmet Hoca ile 1974 yılında tanışıp,arkadaş olmamıza  rağmen, merhum Kemal Hocayı 1981 yılında Of"da görev yaptığım esnada tanıma imkanım olmuştu.Kemal Hoca görev yaptığı bölgelerde öğrenci yetiştirmenin yanında, bölge insanı ile iyi ilişkiler içerisine girip,onlarla dost olmayı da bilmiş ve onlara yaşantısı ile örnek olmuş, bu sayede yapmak istediği tebliğ görevini konuşarak değil,yaşayarak insanlara anlatmıştır.Hayrat bölgesi Kemal Hocayı bağrına basıp,onu kendisinden birisi olarak kabul etmiş,emekli olmaması için hayli baskı yaparak, 18 yıl gibi uzun bir süre, onu ilçelerinde tutmayı başarmışlardır.Daha sonra ise, Mehmet Hocamızı ilçenin damadı yapmayı da başarmışlardır.Bu Kemal Hocamızın, ne kadar sevilen,sayılan,saygı duyulan bir insan olduğunun göstergesidir.1982 yılında görev yaptığımda aynı Müftülüğe bağlı olduğumuzdan, Müftülüğün Kemal Hocamıza duyduğu saygıyı da çok iyi bilmekteyim. İlçe Müftüleri ona personelleri gibi değil,amirleri gibi muamele edip saygı duyarlardı.Hocamız gerektiğinde sert,gerektiğinde müşfik,gerektiğinde büyük, gerektiğinde ise çocuk gibi davranmayı bilip,muhatabının gönlünde taht kurardı.Genellikle hocaların çocukları babalarının aksine İslamı yaşamayan,biraz şımarık,biraz aykırı fikirli,biraz ters görüşlü insanlar olmalarına rağmen, Kemal Hocamızın çocuklarının tamamı Babalarının yolundan gitmeyi bilmiş, küçük oğlu Abdurrahman,  çocukluğunda ve Hafızlık yapma dönemlerinde  merhumu birazcık üzmüş olmasına rağmen,  daha sonraki yıllarda onu istediği gibi bir evlat olmanın hazzını ona yaşatmayı becermiştir.Merhum Mehmet Hocanın dediği gibi çocuklarının hem hocası, hem babası, hem arkadaşı olmayı başarmış bir insandı.Otuz yılı aşkın süredir ailece tanıdığım ve bir kez dahi aramızda en küçük bir olumsuzluğun yaşanmadığı bu aile, hem inanç bağlamında,hem amel bağlamında,hem yaşantı bağlamında, hem de dostluk bağlamında örnek alınacak bir ailedir.Gerek daha önceki Cezaevinde kaldığım sürede, gerekse bu sefer ki dönemde ailemi ve çocuklarımı sürekli arayarak, destek olan bu aile benim için öz ailemle eşdeğerdir.

Cenaze merasiminde Mehmet Hocanın ve Prof.Dr. Bayraktar Bayraklı hocanın konuşmaları hayli duygusaldı.Merhum Kemal Hocanın, oğlu Mehmet Hocaya yaptığı son nasihat Yüce Kitabımız olan Kuranı Kerimi hayatı boyunca elinden geldiği kadar herkese anlatması olmuştur.Onun anlatmakla mükellef olduğu bu Yüce Kitabı bizlerin de yaşaması ümidiyle,Hakka yürüyen merhum Kemal Hocamızın makamların en güzeli olan Efendimizle birlikte olmayı Rabbimden niyaz ederek,ailesine,sevenlerine başsağlığı dilerim.Mutlu Pazarlar

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.