BİR "NEVZAT TÜRKTEN" VARDI

M.Halistin Kukul

Elbette ki, hürmet etmek, sevmek, hâlleşmek, helâlleşmek ve hasret duymak çok güzel insanî meziyetlerdir ammâ niçindir bilmem, insanlar, birbirlerinden ayrılınca daha fazla kıymetleniyorlar. Bu "kıymet ve hasret" mes'elesi, hakîkaten, varlığından uzaklaşınca mı daha çok hissedilir de ondandır, bunu da düşünmek lâzımdır.

Nevzat Ağabey ve binbir güçlükle çıkardığı Erciyes Dergisi hakkında vefâtından önce de birkaç yazı yazmış, bir Anadolu şehrinde yaptığı hizmetin Anadolu'yu aşıp Türk Dünyâsı'na ulaştığını dile getirmiştim.

Bugün îtibâriyle, -9 Aralık- Nevzat Türkten, aramızdan ayrılalı bir yıl oldu.

Geçen hiçbir yıl, ehil kişilerin hizmetlerinden bir şey eksiltemez, aksine; o kişilerin yokluğu daha çok hissedilince, aranmaya başlanılır ki, işte, "kıymetlenme ve hasret" de burada kendini gösterir.

Şu var ki, insanlar, birbirlerinin kıymetini yaşarken de bilebilmelidir, vefât ettikten sonrada...Fâsılasız!..

İlk şiirimin Harbiye'nin Sesi Dergisi'nde yayınlandığı Eylül 1961 târihinden îtibâren, Ülkemiz, Bayrak Töre, Defne, Şölen, Çaba gibi dergilerimizin ardından, yazı ve şiirlerimin en çok yayınlandığı ve bende de en çok tesir bırakanları, Feyzi Halıcı ve Çağrı, Ahmet Kabaklı ve Türk Edebiyatı, Mehmet Çınarlı ve Hisar ile Nevzat Türkten ve Erciyes Dergileri olmuştur.

İlk yazı veya şiirim, Çağrı'da, Haziran 1972'de; Türk Edebiyatı'nda, Mart 1973'te; Hisar'da, Ekim 1975'te ve Erciyes'te de Haziran 1987'de yayınlandı.

Hisar Dergisi, 277. sayısıyla, Aralık 1980 tarihinde, Mehmet Çınarlı'nın vedâ yazısıyla kapandı. 1984 yılı Ağustos ayında Samsun ziyâretinde, Cumhuriyet Meydanı'nda bulunan Divan Pastahânesi'nin bahçesinde sohbet ederken, kendisine, Hisar'ı tekrar çıkarıp çıkarmayacağını sormuştum. Çınarlı'nın o anki vaziyetini hiç unutamam. Bir müddet dalar gibi oldu, konuşmadı. Sonra, gönlünden geçeni söyledi: "Eğer, Gösteri gibi, reklâmını yapacak duruma gelirsem, elbette!.." Sözlerinin devamı gelmemişti..Belliydi ki, hüzünlenmişti. Gönlünde, çok farklı bir Hisar yaşatıyordu ve niyeti de onun gün ışığına tekrar çıkmasıydı. Olmadı!..

O sıralarda, Hürriyet Gösteri Dergisi çıkıyordu ve televizyonda reklâmı yapılıyordu. Bu, bir imkân mes'elesiydi ve Çınarlı'nın da hedefi böyle bir Hisar'dı.

Tabiîdir ki, bu zaman dilimleri içersinde ve sonrasında, Töre gibi, Millî Kültür gibi, Türk Yurdu gibi, Toşayad Kümbet, Bizim Külliye, Bizim Ece, Uzunsokak gibi, Çıngı gibi dergiler ile, Bab-ı Âli'de Sabah, Tercüman, Ortadoğu, Hergün, Türkiye, Büyük Kurultay gibi gazeteler de vazgeçilmezim olmuş, onlarda da yazı ve şiirlerim yayınlanmıştı/yayınlanmaktadır.

Şüphesiz ki, bunlardan biri de, ilk yayını gazete olarak 1910'lara uzanan, 1911'de dergiye dönüşen, o günlerden bugünlere birçok mâcera yaşayan, otuz senedir de, her türlü irtibatım ve gönül bağım devam eden Erciyes Dergisi'dir.

Gerek Nevzat Türkten Ağabey ve gerekse, Âlim Gerçel Bey ile gönül muhabbetimiz o zamandan beri sürüp gelmiştir.

Nevzat Ağabey, tabiî ki, ayrı şehirlerde bulunmamız sebebiyle, sık olmasa bile, gerek telefonda ve gerekse Kayseri'ye gittiğimde ve Elâzığ Hazar Şiir Şöleni'nde görüştüğümüzde, artık yaşlandığını, derginin yükünü kaldıramadığını söylerdi. Yanıbaşında Âlim Gerçel gibi vefâlı, çalışkan, her parmağında bir mârifet bulunan, çok yönlü bir hizmet âşığı ile, oğlu Mahmuthan Türkten gibi fedâkâr insanlar da bulunuyordu.

Netîcede, 2013 yılı Aralık ayı sonu îtibâriyle Dergi sahipliğini ve idâresini Âlim Gerçel Bey'e devretti. O günlerde, Âlim Bey, bir "Nevzat Türkten'e Armağan" kitabı düşünüyordu. Bir çok şâir ve yazar arkadaştan olduğu gibi, benden de, yazı talebinde bulunulmuştu. Şahsen ben, yazımı hazırlayıp göndermiş, kitabı bekliyordum. Âlim Bey de bu hususta çok hevesli ve heyecanlıydı. Fakat her telefonlaşmamızda, Âlim Bey, kitabın maddî imkânsızlıklar yüzünden çıkarılamadığını söylüyordu.

Erciyes Dergisi'nin ne kadar zor şartlarda çıktığını da biliyordum. Nevzat Ağabey, dergiye abonenin hiç derecesinde bulunduğunu, üniversitelerin ilgi göstermediğini söylüyor, dertleniyordu. Elbette ki , bu şartlarda da, böyle bir kitabın yayınlanması zordu.

Şimdi, düşünelim: Siz olsanız. bu hâle üzülmez, vah çekmez misiniz!!??

"Ey Kayseri şehri!..demez misiniz? Ey koskoca fakat kültür ve san'atta bir türlü yol alamayan Türkiye!" demez misiniz? Böyle bir kültür temsilcisi için hazırlanabilecek bir kitabın baskı masrafını karşılayabilecek bir zat veya bir müessese nasıl bulunamaz, demez misiniz?

Birkaç saatlik bir eğlence için binlerce lirayı gömenler, kültür ve san'at değerlerimizin, korunması, tanıtılması ve geliştirilmesi için ömürlerini fedâ edenler için, niçin ufacık, evet ufacık bir masrafa katlanamazlar, anlamak mümkün değildir. Bu yapılmaz ve ondan sonra da, " Yok, Avrupalı şöyle; yok, Amerikalı böyle, bilmem filânca şu-bu şöyle-böyle!.." diye basbas bağırılmaktan da geri durulmaz!.. Diyeceğim o ki, işimiz şikâyet!..

Anadolu'nun ortasında, bir "kültür çınarı" hakkında, hâlâ bir kitap neşredemeyenlerin lâf ebeliğini nasıl îzah edebiliriz? Türk kültürüne hasredilen bir ömürden söz ediyordum...Gece gündüz , dur- durak bilmeden fikren ve bedenen çalışan, didinen, çevresini harekete geçiren, yaşadığı cemiyeti bir basamak daha yukarılara çekmeyi arzulayan bir kültür kahramanından bahsediyorum.

Kahraman, sâdece, elinde kılıç, meydanlarda nâra atarak zafer kazanan değildir. Kahraman; aynı zamanda, geleceğin berrak ufukları için, tefekkür ve fazîlet güneşini beyinlere ve gönüllere nakşetmeye çalışandır. Nevzat Türkten, bu kahramanlardan biridir ve böyle bir kahramandır.

Yukarıda sözünü ettiğim bu yazımı, ikinci defa, Erciyes Dergisi'ne gönderdiğim hâlde, ne yazık ki, Nevzat Ağabeyin sağlığında, yine, yayınlan(a)madı. Bunun üzerine, ben de, " Erciyes Dergisi'nin Mîmârı-Bir Kültür Âbidesi Nevzat Türkten Ağabey" başlıklı bu yazımı, Samsun'da yayınlanan Denge

Gazetesi'nin 10-11-12 Ocak 2016 târihli nüshalarının 11. sayfasında yayınlayarak kendisine postaladım. Yapabileceğim başka bir şey yoktu.

Aradan çok zaman geçmedi ki, hastalandığını öğrendim. 09 Aralık 2016 Cuma günü vefâtına kadar irtibatımız hiç kesilmedi. Kendisine ulaşamadığım zamanlarda, Âlim Gerçel Bey'den ve oğlu Mahmuthan Bey'den bilgi aldım.

Düşünmüştüm ki, Erciyes Dergisi'nin Ocak 2017 sayısı Nevzat Ağabey'e hasredilir ve ölümünden sonra bir özel sayı yapılır. Bunun üzerine; "Nevzat Türkten Ağabeyi Kaybettik" başlıklı bir yazım (www.kapsamhaber.com- 09 Aralık 2016) yayınlandı ve akabinde de, "Bir Anadolu Beyefendisi Nevzat Türkten Ağabey'in Ardından" başlıklı bir yazı hazırlayıp, bir nüshasını yaygınağ/internet vasıtasıyla Erciyes Dergisi'ne gönderdim ve ayrıca, aynı yazımı, yine, Samsun'da neşredilen Denge Gazetesi'nin 12 Aralık 2016 tarihli nüshasının 12. sayfasında yayınladım.

Üzgünüm!..

Niçin mi?

Erciyes Dergisi'nin Ocak 2017 sayısında, Nevzat Ağabey ile ilgili olarak, sâdece, kıymetli kardeşim Bedrettin Keleştimur'un "Av. Nevzat Türkten ve Erciyes" başlıklı güzel bir yazısı yer alıyordu. Benim ise, vefât tarihi 13 Şubat olan "Bahtiyar Vahapzâde'ye Hasret" başlıklı yazım...Başka tek kelime yok!..

Ve şimdi; 2017'nin Aralık ayında, Nevzat Ağabey'in vefâtının birinci yılındayız. O'nun için, bırakınız "Armağan kitabı" hazırlamayı, bunca zaman emek verdiği bir dergi olarak bir "özel sayı" bile düşünülememesinin sebebini bir türlü anlayabilmiş değilim!..

Bir kitapla değil...Bir makaleyle değil...Bir cümleyle, bir beyitle niçin mümkün olamadı? Bilemem!..

Biz, böyle değildik!..

Kaldı ki; yol arkadaşı, gönül dostu, millî şuûr hisarı Âlim Gerçel Bey, 29 Kasım 2014 târihinde, başkanı bulunduğu Kayseri Kültür ve Turizm Derneği ile Kayseri İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün müştereken düzenlediği ve benim de katılmakla şereflendiğim, "Av. Nevzat Türkten'e Vefâ Gecesi", bu sahada yapılmış "hârika bir numûne" olarak bütün kültür-san'at câmiasında büyük iz bırakmıştı.

Bu hususta, mutlaka, geniş çaplı bir çalışmanın 'düşünüldüğünü düşünüyorum', başkası mümkün olamaz!..

Bu vesîleyle; Nevzat Ağabeyi rahmetle anıyorum; mekânı cennet olsun!..Âmîn!..

 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.