BİR KİTAP:"HEM OKUDUM HEM DE YAZDIM - 3"

M.Halistin Kukul

     Görünen odur ki, Şâir ve Yazar Ali Kayıkçı, bu başlık altındaki seri yayınına devam edecektir.  Şüphesiz ki, duâmız da, dileğimiz de budur!..

     "Hem Okudum Hem de Yazdım-3"; benim de üyesi bulunduğum 'Samsun Medya Mensupları Cemiyeti Derneği'nin ilk yayını olarak okurlarla buluşturuldu. Ali Kayıkçı Bey, otuzun üzerinde esere imza atmış biri olarak, sâdece Samsun'un değil, Türkiye'nin de mes'elelerini dile getiren bir şâir ve yazardır ve ele aldığı mevzûlar, mevzî olarak bir muhite de mahsus değil, umûmî'dir.

        O; millî ve mânevî değerlerimize duyduğu hürmet ve bu sebeple de, kaleme aldığı yazılarını ve şiirlerini, Türkçe hassasiyetiyle de birleşerek birer güzellikler demeti olarak karşımıza çıkarmaktadır.

        İçinde yaşadığımız menfî ve müspet hâdiseleri, yer yer hicve varan bir üslûp ile dile getirerek çâre aradığını ve bunun da, kendisinin, en büyük hedefini teşkil ettiğini müşahede etmekteyiz.

        488 sayfadan ibâret olan eserin 'başlık altında' şu ibâre bulunmaktadır: "Dil ve Millî Kültür Konulu Köşe Yazısı- Şiirler"

        Demek ki; "Hem Okudum Hem de Yazdım-3" te, dil ve kültürü esas alan yazı ve şiirlere yer verilmiştir...İşâret budur!..

         Yazar Kayıkçı'nın "Yaş 65 Yolun Yarısı Eder"  adlı eseri için yazdığım "Şâir ve Yazar Ali Kayıkçı'dan Yeni Bir Tarz ve Üslûp Denemesi (Köşe Yazısı Konulu Şiirler)  başlıklı yazımda şunları söyledim:

        "Her şiirin, bir hikâyesi vardır" düşüncesi, Kayıkçı'da, "her hâdisenin/hikâyenin bir şiiri vardır/olmalıdır" düşüncesine ulaşıyor/dönüyor/çevriliyor...

        Dikkat edilirse anlaşılır ki, kitabın ismi olan  yazının altında "Köşe Yazısı Konulu Şiirler" ibâresi bulunmaktadır. Bana göre, kitabın ismi kadar bu ifade de mühimdir. Zîrâ, yazar Kayıkçı, bu ifadeyi, bilâkis, buraya yerleştirmiştir. Hem de en muhkem bir şekilde. Bu, hem okura ve hem de -varsa- edebiyât tenkitçilerine bir işârettir."

        (Bknz: M. Hâlistin Kukul, Olay Gazetesi, 11-12  Ekim 2012, Sf. 8; Erciyes Dergisi, Temmuz 2013, Sf. 23-24)

     "Hem Okudum Hem de Yazdım-3" adlı kitabının başlık altı cümlesi de, yukarıda söylediğim gibi: "Dil ve Millî Kültür Konulu Köşe Yazısı-Şiirler"dir. Demek ki, Yazar, aynı 'tarz ve üslûp' denemesini, dilimiz Türkçe ve Türk millî kültürü üzerine inşâ etmiştir. Böylece; okura, 488 sayfada,  yüz elli beş "Köşe yazısı şiir" ikrâm etmiştir.

       Eserin TAKDİM yazısını yazan Samsun Medya Mensupları Cemiyeti Derneği  (SAMMED) Kurucu Başkanı Mehmet Hazinedar ise; Ali Kayıkçı'nın, "Hem Okudum Hem de Yazdım-3" (Dil ve Millî kültür konulu köşe yazısı şiirler)" adında 488 sayfalık eserini de yayınlayarak işe "Bismillâh" deyip başladık.." diyerek, bunun arkasının geleceği ümit ve müjdesini vermektedir.

     Şâir-Yazar Ali Kayıkçı ise; eser(ler)ini yazma maksadını, ÖNSÖZ'de şu satırlarla dile getirmektedir: "Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed  (sallallahü aleyhi ve sellem)in "İlmin kapısı" diye nitelendirdikleri Hz. Ali (radiyallanü anh) hazretleri, "Öldükten sonra yaşamak isterseniz, ölmez bir eser bırakınız!" derken, "Oku!"manın ne kadar önemli olduğuna işâret buyurmuşlar ve ilim taliplilerince de bu âdeta bir vâsiyet olarak benimsenip yaşanmış ve hilâfeti döneminde de ülkeden ülkeye bu emri duyurmuşlardır...

      (...) Demek ki, öldükten sonra yaşamak ve kalıcı/ölmez bir eser bırakmak için "Oku!.."malı; okurken de "Rabbin adıyla / besmele ile başlamalı ve "İyi ve güzel, hayırlı ve faydalı" şeyler okumalı"dır." (Sf. 17)

      Öyleyse; "okumak" ve "yazmak" fiillerini icrâ etmek, bize/ insana verilmiş ilâhî bir emirdir. Bu vesîleyle; sözlerimi, büyük sosyoloğumuz S. Ahmet Arvasî'nin  "Okumak ve Anlamak" başlıklı" makalesinden kısa bir örnekle sonlandırmak istiyorum.

       Arvasî Hoca şöyle diyor: "Okumak, bir bakıma, başka bir kişinin, zümrenin, neslin, başka bir kültür ve medeniyetin kaydedilmiş duygu, düşünce ve tecrübeleri ile karşı karşıya kalmak demektir. Biz, okuyarak bunları anlarız. Böyle düşününce, "okumak", sanki "dinlemek" gibi bir şey olmaktadır.

       Gerçi, okurken, muhatabımız ile yüzyüze değiliz, ama sözleri, yazılı olarak karşımızda duruyor. Onu, "seslendirmek" ve "anlamak" bize düşüyor. O hâlde, "anlamak" için, her şeyden önce, "iyi okumasını" bilmek gerekir. Bu da sanki muhatabımız karşımızda imişçesine, onun yazdıklarını, içimizde hissetmek, kafamızda değerlendirmek ile mümkündür. Bir metni okuyup anlamakta güçlük çekenlere ilk tavsiyemiz, "güzel okumanın" yanında "sesini" de biraz yükseltmektir. Ama, bilinmelidir ki, en iyi okuma şekli "sessiz okuma"dır."

        (Bknz: S. Ahmet Arvasî, Size Sesleniyorum-1, Model yayınları, İstanbul 1989, Sf. 285)

        İşte, "Hem Okudum Hem de Yazdım-3" ile, böyle bir eserle karşı karşıyayız!..Onu, bu şuûrla okumalı, muhakeme etmeli, yol almalıyız!..

         Tabiî ki; 'yenilerini beklemek' hakkımı mahfûz tutarak, yazanına ve yayınlanmasına vesîle olanlara teşekkür ediyor, yazımın başında da belirttiğim gibi, devamını bekliyorum!..

      

    

    

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.