BELEDİYELERİ DİYORUZ DA

Adnan Bahadır

                                  

Son günlerin gündemde olan en önemli konularından birisi Belediyelerde yaşanan hoyratça harcamalar. Bu konuda benim de canım sıkılmıyor değil. Büyükşehir Belediyesi’nin son üç yıllık Denetim raporu incelendiğinde sadece el ilanı, broşür dağıtımı için bir yılda bir firmaya 2 milyon lira civarında para verilmiş. Tramvay gazetesi adı altında beş yılda ödenen para on Milyona yakın para, olay sadece bunlarla da sınırlı değil. Vezir hazretlerinin yakın akraba-i taallukatlarının çevre düzenleme şirketine ödenen çiçek böcek paraları milyonlarca lira. Bizim Bay Sergio’nun oğlunun şu meşhur Avukatla ortak olduğu şirkete verilen ihalesiz işler milyonlarca lira tutarında. Büyükşehir Belediyesi borç batağına düşmüş ise bunun nedeni yaptığı hizmetlerden ziyade bu tür fuzuli harcamalardır. Sadece müşavir firmalara ödenen paralar on milyon dolar civarındadır. Vezir hazretlerinin yirmi yıllık yırt dışı gezilerine harcanan para da birkaç milyon doların üzerinde olduğu kanaatindeyim. Tüm bu fuzuli giderleri topladığınızda karşınıza korkunç rakamlar çıkar. Diğer alt Belediyelerde durum farklı mıdır? Derseniz, onlarda da sıkıntı var ama Büyükşehir’in çok altında olduğu kanaatindeyim.

 

 

Gözümüzün önünde olan Belediyeler olduğundan onları konuşuyoruz. Ya Büyük kuruluşlarda durum nedir bilir misiniz? İnanın oralardaki durum Belediyelerden çok daha kötü durumda. Bunu birkaçı örnek vererek açıklayayım; büyük bir kamu kurumunun yaptığı ihalede Müteahhit firmanın yaptığı yirmi milyon dolarlık fazladan hakedişe imza atmayan yönetici anında görevinden alınır. Adamcağız üzüntüsünden emekliye ayrılır. Aslında bu arkadaşın yaş haddinden emekliye ayrılmasına on yıl var, on yıl daha iş yapıp Devlete hizmet üretecek adam emekliye ayrılmak zorunda bırakılıyor. Aynı şekilde yapmadığı imalatın parasını hakedişine koyan başka bir müteahhidin hakedişini imzalamayan idareci de anında o görevden alınıp başka bir göreve veriliyor. İdarenin başındaki adam da elinde bile olmadığından olayları üzülerek izlemenin dışında bir şey yapamıyor. Bu örnekler o kadar çok ki anlatamam. AK Parti iktidarında bu tür olayların yaşanması beni o kadar üzüyor ki anlatamam. Bu partinin kuruluşunda Reis-i Cumhur’un ortaya koyduğu üç Y’den birisi yolsuzluktu. Şimdi bu yapılanlara baktığımda acaba bu durumu duysa ne yapar diye merak ediyorum.

 

 

Nasıl ki insanlar doğar, büyür ve ölür. Partilerin de doyup büyüdüğü ve öldüğü bir gerçektir. Cumhuriyet döneminde kurulan tüm partiler böyle olmuştur. CHP bu kuralın dışında kalmış gibi gözükse de kuruluşundan itibaren Menderes dönemine dek tek partili iktidar olmanın dışında, koalisyonları saymazsak neredeyse hiç iktidar olamadı. Demokrat partinin kapanmasından sonra Adalet partisi, onun da kapatılmasından sonra Doğru-Yol partisi kuruldu ve iktidar oldu. Aynı şekilde Milli Nizam partisi çizgisinde Milli Selamet partisi, Refah partisi, Fazilet partisi ve Saadet partisi aynı çizgide devam eden partiler oldular. AK parti ise ANAP gibi dört eğilime açık ama lideri Milli Görüş davasında yetişmiş bir liderdi, AK parti ise kurulduğunda ciddi anlamda güzel işler yaptı. Aradan geçen on altı yıllık süreçte AK Parti’ye sirayet eden çıkarcılar ve yalamalar nedeniyle parti ciddi anlamda sıkıntılar çekmekte. İşin garibi bu tür adamlar onursuz olduklarından her fırsatta aradan çıkmasını bildiklerinden kapıdan atsanız bacadan çıkıyorlar. Bu gidişat üzücü bir tabloyu ortaya koymakta, toplum bunların farkında, taşrada Belediyelerde sıkıntı varmış gibi gözükmekte ancak Ankara’da durumun çok daha sıkıntılı olduğunu da belirtmekte yarar görüyorum.

 

 

Umarım ve dilerim ki Reis-i Cumhur bu tür insanların farkına varır da teşkilatlardan bu insanları temizletir. Yoksa işleri zor olduğunun altını bir kez daha çizmek istiyorum. Özellikle büyük yatırımların olduğu kamu kurumlarında ciddi sıkıntılar var. Bu kurumların taşra teşkilatlarında da sıkıntılar var, ne demek istediğimi anlayanlar anladı. Bundan daha fazlasını yazmak doğru olmaz. Üstadımın dediği gibi lafın tamamı deliye denir. Ben söyleyeceğimi söyledim. Muhatapları yaparsa ülke ve parti kazanır. Yok, yapmaz iseler yapacak bir şey yok, benden vebal gitti.  Bugünlük de bu kadar, kalın sağlıcakla.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (14)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.