Başsavcı, AK Parti’ye kapatma davası açtı...

Yargıtay Başsavcısı Yalçınkaya, “Laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği” iddiasıyla AK Parti'nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde dava açtı. Başsavcı, Gül'ü de aralarına alarak AK Parti'den 71 kişinin siyasetten yasaklanmasını istedi.

ANKARA - Başsavcı'nın Anayasa Mahkemesi'ne kapatma davası açtığı haberi, şok etkisi yarattı. Başsavcı, iddianameyi Anayasa Mahkemesi'ne gönderdiği sırada, AK Parti Genel Merkezi'nde MKYK toplantısı sürüyordu. Haberi bu toplantıda öğrenen Başbakan Tayyip Erdoğan'ın açıklama yapması bekleniyor. Özellikle türban serbestisinin ardından, AK Parti'nin laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiğini iddia eden Başsavcı, 71 kişinin siyasetten yasaklanmasını istedi, eski başbakan ve parti yöneticisi olması nedeniyle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü siyasi yasak istediği listeye dahil etti.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan'dan başlayarak, AK Partililer'in türban, imam hatip liseleri, laiklik ve cumhuriyetle ilişkili açıklamalarını bir süredir mercek altına alan Başsavcı, dava gerekçesini Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu'na dayandırdı.

Alınan bilgilere göre; İstanbul Haseki ve Vakıf Gureba hastanelerinde türbanlı doktorların çalışması, bazı bölgelerde içkili yerler için 'kırmızı sokak' uygulaması, İstanbul'da bazı afişlerin sansürlenmesi, son olarak üniversitelerde türbanı serbest bırakma amacıyla anayasa değişikliği ve Başbakan'ın “Velev ki siyasi simge, suç mu” şeklindeki demeçleri de dosyada bulunuyor.

Başsavcılık, Refah Partisi'nin kapatılmasında da aynı gerekçelere yer vermiş; “Türban anayasada cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayılan laiklik ilkesine karşı olanlar tarafından güçlü bir siyasi sembol olarak kullanılmaktadır. Yükseköğretim kurumlarında bilimsel yöntemlerle yetiştirilerek birlikte çalışmalar yapan gençlerin kimin hangi inançtan gösterir güçlü bir dini simge olarak başörtüsü takmalarına izin verilerek onları dinsel inanç ve görüşleri nedeniyle çatışmalara sevk edebilecek ortamın yaratılması başkalarının inanç özgürlüğünü ihlal edeceği gibi kuşkusuz kamu düzenini de tehlikeye sokacaktır” demişti.

Başsavcı Yalçınkaya, son olarak türban serbestisi konusunda anayasa değişikliği hazırlanınca, kapatma davası uyarısı yaparak şunları söylemişti:

ANAYASA'DA VE YASALARDA YAPTIRIMLARI VARDIR
“Anayasa'da yer alan hak ve hürriyetlerin devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamayacağı, Anayasa ve yasalarda hüküm altına alınmış, ayrıca yaptırımları gösterilmiştir.

ÇATIŞMAYA GÖTÜRECEĞİ AÇIKTIR
“Cumhuriyetin temel ilkelerini, 85 yıllık kazanımlarını yok saymak, özgürlüğü çağdaşlaşma yerine dini esaslar çerçevesinde ele alarak etnik gruplara, mezheplere, ırkçılara haklar vermek olarak görmenin ve tartışmanın ülkeye yarar getirmeyeceği halkı önce bilinçlendirmeye, ayrıştırmaya sonra da çatışmaya götüreceği açıktır.

SİYASİ PARTİLER DİKKATLİ OLMALI
“Siyasi partiler; mevzuatın veya yasal ve anayasal yapının değiştirilmesi konusunda girişimde bulunurken önerilen kuralların ve buna ulaşmadaki faaliyetlerin her bakımdan yasal ve demokratik olmasına dikkat etmelidir. Önerilecek değişikliğin kendisi temel demokratik prensiplerle anayasada belirtilen insan hakları ile, Atatürk milliyetçiliği ile laik ve sosyal hukuk devleti ile bağdaşmalıdır.

AİHS KORUMASINDAN DA YARARLANAMAZLAR
Demokrasinin bir veya birçok kuralına uymayan veya cumhuriyetin temel ilkelerinden olan laik ve üniter yapıyı, demokrasiyi yok etmeyi amaçlayan ve de demokrasinin tanıdığı hak ve özgürlükleri yasa dışı yorumlarla tarif ederek oluşturulan siyasi projeleri öne süremeyecekleri, bu nitelikteki beyan ve eylemlerin gerek iç hukuk gerekse de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi korumasından yararlanamayacağı gözetilmelidir.”

ŞİMDİ NE OLACAK?
Siyasi Partiler Yasası'nda yapılan değişiklikle parti kapatmak zorlaştırılmıştı. Parti kapatmak için, ancak cumhuriyet karşıtı eylemlerin odağı haline gelmesi gerekiyor.

Başsavcı Yalçınkaya, akşam saatlerinde iddianameyi Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'na gönderdi. İddianamede, AK Parti'nin “laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği” savunuluyor.

Anayasa Mahkemesi, iddianameyle ilgili ön incelemeyi yapacak, herhangi bir eksiklik tespit edilmez ve iddianamenin kabulüne karar verilirse ön savunmasını yapması için iddianame AK Parti'ye gönderilecek. AK Parti yasal olarak 1 ay içinde ön savunmasını verecek.

Ek süre talebinde bulunulursa bunu da Anayasa Mahkemesi değerlendirecek. Ön savunmanın Anayasa Mahkemesine verilmesinin ardından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya, esas hakkındaki görüşünü bildirecek.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının esas hakkındaki görüşü AK Parti'ye gönderilecek. Daha sonra belirlenecek bir tarihte Yalçınkaya sözlü açıklama, AK Parti yetkilileri de sözlü savunma yapacaklar.

Bütün bu sürecin ardından, davaya ilişkin bilgi, belgeleri toplayacak raportör, esas hakkındaki raporunu hazırlayacak. Bu işlemler sürerken, gerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, gerekse davalı AK Parti ek delil veya yazılı ek savunma verebilecek.

Raporun, Anayasa Mahkemesinin 11 üyesine dağıtılmasının ardından, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç bir toplantı günü belirleyecek. Üyeler, belirlenen günde bir araya gelerek kapatma istemini esastan görüşmeye başlayacaklar.

AK Parti hakkındaki kapatma davasını, 11 kişiden oluşan Anayasa Mahkemesi Heyeti karara bağlayacak. Asıl üyelerden herhangi birinin bulunmaması veya emekliye ayrılması halinde 4 yedek üyeden en kıdemlileri heyete katılacak.

Anayasa'ya göre bir siyasi partinin kapatılmasına karar verilebilmesi için nitelikli çoğunluğun oyu aranacak. Buna göre, kapatma kararı için Anayasa Mahkemesinin 11 asıl üyesinin en az 7'sinin oyu gerekecek.

Haberleri