Avrupa’da İş Yapmak: Türk Girişimciler İçin AB Vatandaşlığının Avantajları
Türk girişimciler için Avrupa Birliği, işlerini ölçeklendirmek açısından en istikrarlı ve öngörülebilir bölgelerden biri olmaya devam etmektedir. Ancak projelerin hayata geçirilme hızı, vergi yükü ve operasyonel serbestlik üzerinde doğrudan etkili olan temel unsur, AB vatandaşlığı statüsüdür. Uygulamada bu statü, geçici hatta daimi oturum iznine kıyasla çok daha geniş imkânlar sunar.
Rompaso, uzun vadede AB vatandaşlığının Avrupa’da iş yaparken kritik bir rekabet avantajına dönüştüğünü vurguluyor.
Göçmenlik Kısıtlamaları Olmadan İş Yapma Özgürlüğü
Bir AB vatandaşı şu haklara sahiptir:
- AB’nin herhangi bir ülkesinde şirket kurmak;
- ek izinlere ihtiyaç duymadan ticari faaliyette bulunmak;
- vize ve kota olmaksızın yönetici, ortak/kurucu veya serbest meslek sahibi olarak çalışmak;
- AB içinde iş faaliyetlerinin yürütüldüğü ülkeyi serbestçe değiştirmek.
Bir Türk girişimci açısından bu; oturum izni uzatmalarına bağımlı olmamak, göç makamlarına iş planını “kanıtlama” zorunluluğu taşımamak ve iş modelinde değişiklik yapıldığında ret riskiyle karşılaşmamak anlamına gelir.
Avrupa Bankacılık Sistemine Daha Kolay Erişim
AB vatandaşı olmayan kişiler için en büyük zorluklardan biri, AB bankalarında hesap açmak ve bu hesapları sorunsuz şekilde kullanmaya devam edebilmektir. AB vatandaşlığı statüsü:
- uyum (compliance) süreçlerini önemli ölçüde kolaylaştırır;
- bankalar ve ödeme kuruluşları nezdinde güven düzeyini artırır;
- kredi ürünlerine ve leasing imkânlarına erişimi kolaylaştırır;
- yatırım ve fintech platformlarıyla kısıtlamasız çalışmayı mümkün kılar.
Rompaso’nun deneyimine göre, AB vatandaşı adına kayıtlı şirketler kurumsal banka hesabını ortalama olarak 2–3 kat daha hızlı açabilmektedir.
Vergi Planlaması ve Doğru Yargı Alanını Seçme
AB vatandaşlığı, yasal çerçevede bir ülke seçmeyi mümkün kılar:
- şirketin kaydı için;
- vergi mukimliği için;
- şirketin yönetim merkezinin konumlandırılması için.
Bu sayede AB mevzuatı içinde vergisel planlama yapılabilir, çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarından yararlanılabilir ve işletme sahibini gereksiz risklere maruz bırakmadan uluslararası iş yapısı esnek biçimde kurgulanabilir.
Avrupa Pazarlarına ve B2B Sözleşmelere Erişim
AB’de birçok sözleşme, ihale ve iş ortaklığı programı:
- yalnızca AB vatandaşları tarafından yönetilen şirketleri hedefler;
- yöneticinin ülkede sürekli bulunmasını şart koşar;
- uzun vadeli taahhütler içerir.
Vatandaşlık bu engelleri ortadan kaldırır ve özellikle şu alanlarda Avrupalı iş ortakları nezdinde güveni artırır:
- lojistik;
- IT ve SaaS;
- üretim;
- danışmanlık;
- e-ticaret.
Yatırım ve Hibe Olanakları
AB vatandaşları şu imkânlara erişim sağlar:
- ulusal iş destek programları;
- AB hibeleri ve sübvansiyonları;
- startup hızlandırma programları ve fonlar;
- avantajlı finansman programları.
Bir Türk girişimci için bu, yalnızca AB içinde iş yapmakla kalmayıp aynı zamanda finansmanı daha elverişli koşullarla temin edebilme imkânı anlamına gelir.
Vizesiz Hareketlilik ve İş Yönetimi
AB vatandaşlığı şu imkânları sağlar:
- Schengen Bölgesi içinde vizesiz seyahat;
- farklı ülkelerdeki şubeleri etkin ve gecikmesiz şekilde yönetebilme;
- iş seyahatlerinde vizeye bağlı risklerin ortadan kalkması;
- uluslararası iş ortaklarıyla daha kolay ve hızlı iş birliği.
Bu avantajlar, sınır ötesi faaliyet gösteren ve aynı anda birden fazla yargı alanında çalışan girişimciler için özellikle önemlidir.
İş Dünyası Açısından AB Vatandaşlığı Neden Oturum İzninden Daha Avantajlıdır
AB vatandaşlığı, oturum izninden farklı olarak:
- yenileme gerektirmez;
- şirket cirosuna bağlı değildir;
- iş faaliyetinin değişmesi hâlinde iptal edilmez;
- miras yoluyla devredilebilir.
Uzun vadeli stratejik bakış açısından, Avrupa’ya odaklanan bir girişimci için en istikrarlı statüdür.
Profesyonel Desteğin Rolü
AB vatandaşlığı elde etmek, hem hukuki dayanağın hem de ülke seçiminin doğru yapılmasını gerektiren, hukuken karmaşık bir süreçtir. Rompaso, Türk girişimcilere ikinci pasaport ediniminin her aşamasında eşlik eder.
Uygulamada doğru kurgulanmış bir vatandaşlık stratejisi, hem AB pazarına giriş sürecini kolaylaştırabilir hem de uzun vadede işletmenin operasyonel ve hukuki risklerini azaltabilir.