AVM' EKONOMİSİ ve SAĞLIMIZ !

Süleyman Soylu

Günümüzde sağlıklı gıda bulmanın zor olduğunu hepimiz biliyoruz. Hele hele vatandaşlarımızın muhtaçlık sıralamasında önde gelen illerimiz arasındaki Samsun'da
gıdalarımızı ne kadar sağlıklı tükettiğimizi hiç bilmiyoruz. İşveren ve işletmeci lehine tutum sergileyen şikayet mercilerimizin tutumları da şikayetleri güvensiz kılmakta ve en asgariye indirmektedir. Sonuçta "kimi  kime şikayet ediyorsun?" sözü gerçekleşmektedir.
  Ortalama 800 tl.ve daha altında geliriyle üç veya dört kişilik aileyi geçindirmeye çalışan bir ailenin şikayeti ne kadar sonuç alacağı da bilinen bir soru işaretidir.
  Sosyo-ekonomik durumu bozuk, zaten çöp konteynerlerinden ve pazar yerlerinin gıda artıklarından ve yardımlardan sağlayan insanlarımızın Sosyal yardımlaşma ve dayanışma*"nın kayıtlarındaki gibi; hiç de azınsanmayacak kadar çok olduğu şehrimizde gıdanın sağlıklı olup olmadığına bakmak da kimlerin aklına geliyor?!
   Genellikle, satın alım gücü düşük insanlarımızın alışverişlerinde gördüğümüz mal ve hizmetler ucuzdur. Bu, dar gelirlinin kullandığı, ucuz mal ve hizmetlerin sağlığı ve dayanıklılığının kontrolü, daha fazla denetime tabi tutulması gereken ürünler olmalıyken ne yazık ki daha az denetlenmektedir.
    Sanırım enflasyonun da bu mal ve hizmetlerden hesaplandığı aşikar olmaktadır ki, istatistik enflasyonu sürekli düşük çıkmaktadır.  Halbuki enflasyon eğer, sağlıklı ve güvenilir ihtiyaç mal ve hizmetlerden hesaplanmış olsa inanıyorum bu durumda enflasyon % 5 yerine % 50 olması muhtemeldir. Eğer biz sağlıklı ve IQ' sü yüksek nesiller yetiştirmek istiyorsak mutlaka gelir dağılımı adaletsizliğinin giderilmesini aynı zamanda 800 tl. ile geçinilmeyeceğini ne dinimizin, ne insanlık aleminin ne vicdanların kabul etmeyeceğini de  bilmemiz gerekmektedir.
   Bir ülkenin gelişmişlik düzeyinin ölçüsü önce; yaşamın insani standartlarda olmasıdır. Bunun ölçüsü; çağdaş ve gelişmiş ülkelerle kıyaslamadır. Şehirlerin de gelişmişlik düzeyi, orada oturan insanların yüksek hayat standartlarından ne kadar yararlandığı ve % kaç yararlandığıdır. Ne yazık ki ülkemizde işsizlik had safhada olduğu gibi gelir dağılımı ve yaşam koşullarında da uçurumlar yaşanmakta ve AB standartlarına yaklaşmak yerine uzak kalmaktayız.
  Kullandığımız mal, hizmet ve gıdaların kalitesinden de anlaşılacağı üzere ne kadarımız sağlıklı yaşıyoruz ve AB standartlarını kullanıyoruz ?
Örneğin; gelişmiş ve çok üreten ülkelerin mallarını pazarlayan AVM'lerden satın aldığımız gıdalara neler katıldığını biliyormuyuz ?  
 Bakınız almak zorunda olduğumuz ve yediğimiz gıdalara, midenizi bulandıracak neler katıyorlar ve bunun yanında GDO' su da cabası? ; Zaten kurbandan kurbana yediğimiz et, fiyatından tutun da nasıl kesildiğine kadar bir çok sorun içeriyor.  Bu katkılardan bazılarını sayacak olursak;
 *Et ve et ürünlerine tavuk derisi, bağırsağı ve sakatat katılması.
 *Kırmızı ete su enjekte ederek şişirilmesi, *et ürünlerine soya ve farklı et ürünlerinin karıştırılması *süt tozuna tebeşir ve puding şekeri ilavesi *sütlerden kendi yağı alınıp bitkisel yağ konulması, su ve orjin katılması *sütün kıvamını artırmak için süttozu ilavesi *süt ürünlerine su tutucu olarak nişasta ve jelatin ilavesi *süt ve süt ürünlerini beyazlaştırmak için titanyum oksit katılması.
 *Küf tutmuş ve bayatlamış peynirler eritilerek, eritme peynir yapılması.*tereyağına bitkisel yağ ve patates katılması.*bozulmayı önleyici antibiyotiklerin kullanılması.
 *Yoğurda bebek bezlerinde kullanılan jelin katılması. *sabun üretiminde asidi yüksek olan yağların katılması.
 *Naturel sızma zeytinyağına asidi ısıl işlemle düşürülmüş zeytinyağı ve kolon sızması karışımının katılması. *Bal içine de botanik ve ceografik orjin karışımı, şeker ilavesi.
 *Biraya botanik orjin ilavesi. *meyva suyu ve bazı içeceklere şeker ve gıda boyası ilavesi.   *baharatlara boya ve kurutulmuş ot, saman karışımı. Soyaya (gdo) katkısı.
 *Zeytini karartmak için (fe) isimli kimyasal kullanımı.
 *Muz olgunlaştırmak için karpit kullanımı. *esmer şekeri beyazlaştırmak için boya ilavesi.
 *Çikolaya kakao yağı dışında bitkisel yağ ve soya unu karıştırılması, domuz jelatini kullanımı.
 Evet görüldüğü üzere daha bazılarını sayabildiğimiz gıdalarımız üzerinde ve içeriğindeki katkıların sağlığımıza ne gibi etkileri olduğunu bilmeden kontrolümüz dışında tüketiyoruz. Artık düşünün ki enflayonu düşürmek adına ne kadar daha, kalitesiz ve denetimsiz  ithal mal ve hizmet tüketeceğiz. Bakalım daha ne kadar emperyalist ülkelerin AVM pazarı olmaya devam edeceğiz ?! Daha ne kadar, mutlu bir azınlık servet üstünde yaşarken, halkımızın büyük çoğunluğu zor koşullarda ve yaşam standartları altında 800 tl.ile yardıma muhtaç ve gıda özürlü şekilde yaşayacak bilmiyoruz. Fakat şunu iyi biliyoruz ki hala " Gelişmekte olan ülke"yiz ?!  
                                                                                               Saygılarımla.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.