Ateş yanmayınca duman çıkmaz


ATEŞ YANMAYINCA DUMAN ÇIKMAZ

Şanlı geçmişimizin geleneklerine sahip çıkmalıyız, geleneğimizde cevabı muğlak ve içinden çıkılması zor konulara pratik çözüm üreten bilge değerlerimiz her dönemde eksik olmamıştır. İşte bu değerlerden birisi; Trabzon"da Cansız Hoca diye  birisi  yaşarmış. Sıkıntılı sorular hep ona yöneltilirmiş.
Bir gün Edison"un insanlığa hizmetini tartışanlar, bu adam cennete mi yoksa cehenneme  mi gidecek diye tartışmışlar Bir türlü aralarında karar veremeyince Cansız Hocaya sormaya karar vermişler. Hoca bu soruya Allah dilerse cennetine koyar cevabını vermiş. Bu cevaba ısrarla itiraz edenler olmuş. İşte O İslam dinine uygun olarak yaşamamış,  bizimle nasıl cennete gidebilir gibi… Bu duruma Cansız Hoca kızmış, bakın ne cevap vermiş; Allah dilerse cennete koyar dedim siz hala itiraz ediyorsunuz. Allah bu buluşunu hizmet kabul edip bir insanı cennete koyacaksa  koyar. Bunu sizin gibi işe yaramaz milyonlarca itoğlu itemi soracak… Ve bu cevapla onları kovmuş.
Şimdi bu örneği esas konumuza uyarlayalım. Yaklaşan mahalli idareler seçimleri öncesi Samsun "da birçok insan tedirgin ve  huzursuz. Şöyle ki acaba bu gün beni Adnan BAHADIR köşesin de yazar mı? Yıpranır mıyım yoksa prim yapabilir miyim?  Ya da Adnan BAHADIR yazmazsa İsmail BALCI yazar mı? Gazeteyi almak işine gelmeyenler hemen internetten okuyorlar. Güne Ayet-el Kürsü okuyarak başlayanlar olur ya. Bu günler de bazıları camiayı iyi bilen köşe yazılarını okuyup öyle güne başlıyorlar.
Halbuki bunlara hiç gerek yok. Eğer bakkaldan ekmek ister gibi kurumlardan iş istememişseniz bir sıkıntınız yok demektir. Ya da bazı kurum çalışanlarıyla başka pazarlıklar içine girmemişseniz yine sıkıntınız olmaz. Kısacası parti kimliğini kullanıp iş takipçiliği ya da zamparalık yapmayanların bir sıkıntısı olmamalı. Bir işe soyunduğunuzda amacınızı az çok herkes bilir, normal amaçla aday olacaksanız çok fazla dedikodusu olmaz bu işin. Amacınız gerçekten kendi işlerinizi yürütmek, yoluna koymak ise o başkaları tarafından bilinir, konuşulur, gazetelerin başköşelerinde işlenir. Merak etmeyin insanlar uyumuyor.
 Bu tür halt işleyenler ise çok dikkat etmeliler. Birine azcık dokunuyorsun gelip diyor ki falanca varya, beni ikiye katlar. Böylece bilgi akışı da hiç eksilmiyor. Dolayısıyla bizlerin günlük malzemeleri de çıkmış oluyor. Burada şunu da vurgulamak istiyorum. Tüm yazılarda yine de sansür uyguluyoruz. Asla bize gelen şekliyle kaleme almıyoruz. En yumuşatılmış şekliyle yayınlatıyoruz. Yoksa ayaklı gazetelerden, muzır neşriyattan gelenleri tüm çıplaklığıyla yazsak kıyamet kopar… Buna rağmen birileri rahatsızlık duyuyorsa, yapacak bir şey yok. Söyleme sırrını dostuna, o da söyler dostuna. Olaylar bu şekilde meydana çıkıyor ya da suç ortakları birbirlerini ele veriyorlar. Yoksa biz birileri gibi istihareyle bunları yazmıyoruz.
Sonuç olarak herkes en iyi kendini bilir. Bulaşık işleri olanlara tavsiyemiz ortalıkta fazla görünmesinler, ağızlarından çıkan laflara dikkat etsinler. Bu durum onların menfaatine olacaktır.