ANLAM VEREMİYORUM

Mustafa Cemal Tomar

Ahmet Selçuk Özdağ (d. 7 Ağustos 1958; Keskin, Kırıkkale), Türk siyasetçi, akademisyen ve eski Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) genel başkan yardımcısı. 13 Eylül 2015 tarihinde genel başkan yardımcılığı görevini üstlenen Özdağ, ilk defa 2011 Türkiye genel seçimlerinde Manisa milletvekili olarak meclise girmiştir.

Şimdi ise, Yeni Yol Partisi Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ; bakın neler diyor: "Biz, 'Filistin'e insani yardım nasıl gider?' diyerek bir araştırma önergesi verdik. AKP'li vekiller 35-40 kişiydi, oylamaya geldiğinde bir anda 172 oldular. Kabul etmediler. Onların Gazze hassasiyeti budur." Ben demedim, eski Ak Partili vekil söyledi. Burda da mı acaba hükümetin bir bildiği vardır da, bizim haberimiz yok.

Anlam veremediğim bir başka konu; 9 Mayıs 2025 tarihi itibariyle Türkiye’de dolaşımdaki para miktarı (kağıt para + madeni para toplamı) 726 milyar 958 milyon 582 bin liradır. Dolaşımda bu kadar para varken aynı tarih itibariyle bankaların ürettikleri toplam kredi miktarı 18 trilyon 416 milyar 802 milyon liraya ulaşmıştır. Yani bankalar kendilerine ait olmayan parayı tam 25 defa döndürüyorlar. Bunun sebebini de hiç anlamış değilim. Bilen biri varsa anlatsın.

Bankalar millete kredi vermiyor, ya da çok yüksek oranda veriyor. Verseler de az veriyor. Bir milyonluk konuttan en fazla iki yüz bin çekebiliyorsuniz. Hal böyle iken şu habere ne dersiniz? 2025 Mart sonu itibariyle bankaların net kârı 216 milyar 114 milyon liraya ulaşmıştır. 2024’ün aynı dönemindeki kârları 160 milyar 84 milyon lira, 2024’ün tamamındaki kârları ise 658 milyar 975 milyon lira idi. Kâr oranları bu nispette artmaya devam ederse sene sonunda bankaların kârı bir trilyona ulaşacaktır. Bu bankalar ne üretiyor da bu derecede fahiş miktarda para kazanıyorlar. Bu değirmenin suyu nereden geliyor?

Bir başka düşündürücü haber; Nisan Ayı Bütçe Gerçekleşmeleri açıklandı: İlk dört ay sonunda bütçeden 724 milyar 609 milyon lira faiz ödemesi yapıldı. Bütçe 2025’in ilk dört ayında 885 milyar 531 milyon lira açık verdi. Böyle giderse bütçe açığı 3,5 trilyonu aşacaktır. Bunun manası nedir derseniz; 2025 bütçemiz 100 milyar dolar açık verecek demek. Sırtımıza bir o kadar daha yük binecek demek. 550 milyar dolar olan borcumuz 650 milyar dolara çıkacak anlamına geliyor. Var mı başka izahı acaba.

Konu rakamlardan açılmışken biraz daha devam edelim. AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılı sonunda vatandaşların bankalara olan Tüketici Kredileri + Bireysel Kredi Kartları borcu toplamı 6 milyar 605 milyon lira idi. Döviz cinsinden karşılığı ise 4 milyar 370 milyon dolardı. Tabi bu rakamlar anlık değişiyor da bir fikir edinesiniz diye yazıyorum.

14 Şubat 2025 Cuma günü itibariyle vatandaşların bankalara olan Tüketici Kredileri + Bireysel Kredi Kartları borcu toplamı 4 trilyon 6 milyar 212 milyon liraya, döviz cinsinden de 110 milyar 60 milyon dolara ulaşmıştır. Aradan aylar geçti. Bu rakam daha da yükselmiştir. Yuvarlak bir hesaplama ile döviz bazında borçta 25 kat artış olmuş, TL'sı cinsinden ise 666 kat artış olmuş vatandaşımızın bankalara olan borcunda. Soru şu; Madem ortalama borcumuz o kadar artmış, refah seviyemiz de o kadar yükselmiş mi?

Sen de ne diyorsun hoca? Borç ile refah bir evde olur mu hiç. Haklısınız. Yollar gıcır gıcır arabalarla dolu. Vatandaşımızın bu halini görünce büyük mutluluk duyardım. Evler desen sarayları aratmaz. Böyle lüks evlere gidemez oldum. İnsan kendi halinden utanıyor o zaman. Çünkü böyle şatafatlı hayatın çok gerisindeyim. Bu rakamları görünce de üzüldüm. Hem devletimin adına, hem de yurttaşlarım adına. Niye derseniz. Bu şatafatlı hayatın altında büyük borç yatıyormuş meğersem. Borcunu azaltırsan hür yaşarsın, günahlarını azaltırsan rahat ölürsün. Hz. Ömer (r.a.) Benim bir lokmam, bir hırkam olsun yeter. Yeter ki borcum olmasın..

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.